Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Mayıs '12

 
Kategori
Kişisel Gelişim
 

İyimserlik ve hayal

İyimserlik ve hayal
 

Hayalin netlik kazanabilmesi, düşünsel boyutta mutlaka bir gerçeğe uzanmasını gerektirir. Olmayacak şeylerle hayallere dalmak, asla somut verilere yaklaşmak değildir.


İyimserlik, yalnız kişiler için değil, toplumsal yaşam için de aranan bir özelliktir. İyimserlik havası ileriye yönelik bekleyişlerin olumlu olabileceği sinyalini verir ve bu halin nedenleri vardır. Gerçekleşebilen, elverişli koşullara iyimserliğin dilemesi ile zaman içinde ulaşılır.

Bazı gelişmeler, ılımlı olmayı haklı gösterecek nitelikte midir? Bu soruyu belirli süreçler cevaplar. Ancak, bahsi geçen niteliği aşırılığa götürerek bilinç dışına taşırıp hayalciliğe dönüştürmek çok sakıncalı olabilir.

Dolayısı ile bizler yaşam boyunca iyimserlik ile hayalciliği karıştırmışızdır.

Hayalcilikte, akılcılıktan pek söz edilemez. Düşünülenlerin yoğunlaşması yok denecek kadar azdır. Konuşmalarda gerçekçi bir şekilde kullanılan “umarım”sözcüğü, bir bakıma, kişiyi hayal dünyasından kurtarıp iyimserliğe yönlendirir.

Hayal kurmak, kuşkusuz insan yaşamının önemli bir gereksinimidir. Ama getirdikleri de yok denecek kadar azdır. Sonuçta, masaldan başka bir şeyde değildir.

Yahya Kemal ise, hayalin insan yaşamında önemli bir yapı taşı olduğunu savunanlardan.
“İnsan bu âlemde hayal ettiği müddetçe yaşar” dizesiyle düşüncelerini dile getirmiştir.

Şayet belli nedenler var ve somut veriler söz konusuysa hayalcilik, yerini ister istemez iyimserliğe bırakır. Konuları düşünmeden, irdelemeden, ciddi bir neden olmadan bir yerlere varma isteği, karşılığı olmayan bir arzudur.

Toplum veya kendisi için bugüne değin yararlı bir şey yapmamış kişilerin düşünceleri hayal mahsulüdür.                                                                     

Bunlar ileriye yönelik olamaz, somut örnekleri yoktur.

Herhangi bir düşünce veya felsefe, sağladığı olanaklar ile kendinden söz ettirebilirse faydalı olabilir. Ama, proses alanını çirkinliklerden koruyamıyor veya kurtulmasına yardımcı olamıyor, düzenin olgunlaşmasını temin edemiyor, aksine gevşeyip laçkalaşmasına yol açıyorsa, bu felsefe bırakın iyimserliği, hayal kavramı ile dahi tasvir edilemez.

Aslına bakarsanız, iyimserliğimizin dahi analiz edilecek birçok yanı var.

Bunlar bizi uyarmaya çalışır. Söz konusu ikazları görmezlikten gelir, daha mantıklı düşünmeyi reddedersek, ortamda oluşan herhangi bir değişiklik karşısında şaşkolaza döneriz. Bu bakımdan iyimserlik, bir nebze de olsa, hayalcilikten, hayal kurmaktan iyidir. İnsanı dizginler. İyimserlikte temenni, bir bilgi dağarcığı bulunur. Hayalde ise buna benzer nitelikler olamaz. Çünkü bu boyutta sadece düşlere yer vardır.

Gerçekler doğruya ve aydınlığa, düşler ise karanlığa ve yanlışa götürür.Belirli bir kültür seviyesi, iyimserliğin olgunlaşabilmesi, yaşanabilmesi bakımından önemli bir etmendir. Gereksiz ve hayali mesajlar, boş konuşmalar, gevezelikler, kişinin anlamsız ve saçma olduğunu bilmesine rağmen, düşünmekten kendini alıkoyamadığı fikirler, imaj veya düşünceler, kısaca obsesyon hali, insanı iyimserlik havasından uzaklaştırmaktadır.

Hayalin netlik kazanabilmesi, düşünsel boyutta mutlaka bir gerçeğe uzanmasını gerektirir. Olmayacak şeylerle hayallere dalmak, asla somut verilere yaklaşmak değildir.

Düşüncelerimizde hayal ile kopukluk ve iletişimsizlik var. Dolayısıyla, hayallerin insana asla ulaşmadığı görülüyor. Görüyorsunuz adı bile hayal, yani boş bir düşünce...
Olmayacak bir serüvene uzanma isteği.

İnsan hayalini iyimserliğe terk edebildiği sürece, şüphesiz daha akılcı ve yaşama sevinci ile daha dolu bir hale gelecektir. Bu gerçeği insanlarla paylaşma dürtüsü geniş yelpazede bir insan sevgisini ve toplumsal sorumluluk duygusunu da artıracaktır. Buna yürekten inanıyorum.

Ahmed F. Yüksel

 

 
Toplam blog
: 636
: 9957
Kayıt tarihi
: 14.12.11
 
 

Araştırmacı Yazar.. ..