Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Ocak '10

 
Kategori
Mizah
 

İzdivaç, Bisiklet ve Evlilik Programları

İzdivaç, Bisiklet ve Evlilik Programları
 

1980'li yılların ilk yarısı. Bir büyüğüme yakın arkadaşı koşa koşa gelmiş:

-Hasan sana bir şey danışacağım.

-Tamam, olur.

-Kenarda birikmiş azıcık param var. Bu parayla bisiklet mi alayım, izdivaç mı yapayım? Hasan Amca böyle bir soru beklemiyormuş. Çünkü izdivaç kelimesini ilk defa duymuş. Düşünmüş düşünmüş çıkaramamış izdivacı. "Ulan bu adam bisikletle izdivacı karşılaştırıyorsa herhalde bisiklet tarzı yeni icat bir alet olsa gerek. O halde bisiklet bildiğimiz bir alet oysa izdivacı daha görmedik. Bilinmeyeni deneyip pişman olmaktansa herkes tarafından bilinen, kullanılan bisiklet daha iyidir" diye düşünmüş. Gayet kendinden emin bir tavırla ve başını öne eğerek onaylama hareketi yaparak:

-Bisiklet al, bisiklet bisiklet.

***

Hafta içi çalıştığımızdan Türkiye'yi sallayan izdivaç programlarını seyredememiştim. Geçenlerde hastalanıp doktor tarafından eve gönderilince şu programları bir seyredip test etme imkanı buldum. Son zamanlarda bu kadar gülmemiştim. Hele Zuhal Topal'ın programını tek geçerim. Diğerleri de iyi güldürüyor ama Zuhal Topal'ın programı bir başka.

En çok güldüğüm ise 40-50 yaş arası bir bayandı. Efendim şimdiye kadar başından üç evlilik geçmiş gözünü dördüncüye çevirmiş ama bu gidişle Gönül Yazar olmaya doğru gider. Bayan'ın kendine ait evi ve 2000 TL geliri var. Fakat evleneceği adam bu 2000'e güvenip çalışmamazlık yapmayacak. Çünkü görünen o ki zırnık koklatmam havalarında. Evleneceği adamda aradığı özellikler, yakışıklı, boylu poslu olacak. Gezmesini sevecek. "Hadi hayatım uyan Paris'e gidiyoruz." diyecek. Taşı sıkıp suyunu çıkaracak evin geçimini sağlayacak. Bunun anlamı 2000'den uzak dur yoksa bu iş yürümez. Çok anlayışlı olacak, ev işlerine yardımcı olacak. Hatta bazı sabahlar sürpriz kahvaltı tepsileri hazırlayacak. Önceki kocadan olan çocukla çok iyi geçinecek. Bazen onu güldürecek, bazen onu anlayacak birisi olacak. Bazen de çocuk ruhlu olacak o kadar çocuk ruhlu olacak ki örneğin işten çıkıp eve gelirken atlayacak çitin üstünden girecek komşunun bahçesine koparacak bir dal gül. Verecek karısına gülü. Yaşadığı yerin turistik yer olduğunu da ekleyeyim. Buralarda hırsızlık bol olduğundan komşuların bahçesinde sarı, kırmızı, pembe güller olduğu kadar doberman, pitbull, kangal tarzı köpekler de olacak tabi. Ablamızın bu arada dişleri çok bakımlıydı ve son anda ekledi, "Söylemeyi unuttum benim için en önemlisi sportif, boylu poslu olmanın yanı sıra bakımlı dişler, evleneceğim kişinin dişlerinin beyaz ve bakımlı olması gerekli." dedi. Bu sırada kamera evlenmek için bir kenarda bekleyen beylere yöneldi ve içlerinden yaşı başı geçmiş, ağzında muhtemelen takma diş olan ve başında genelde yaşlıların giydiği namaz takkesi olarakta kullanılan bir bere giymiş bir beyamcaya odaklandı.

Bu arada programın devamlı seyircileri var. Hafta içi her gün ordalar. Bu vatandaşların nasıl bir evlilikleri vardır? Akşam yemeği, çocuğun ödevi, çocuğu okuldan alma gibi kavramlar bunların lugatında yok. Ya be bileyim insan evinde yemek hazırlar, evini düzenler. Yok bunlar orda boş boş oturacak lak lak yapacaklar "Tahsin Bey'i, Zencefil Hanım'a yakıştırıyorum." gibi yorumlar yapacaklar. Tabi bu kadınların kocalarını da sorgulamak lazım. Ya karı dırdırından bıktıkları için "Aman nereye giderse gitsin başımın etini yemesin de..." diyorlar veya "Canım gittiği yer belli oturduğu yer belli, millet kendi karısına baksın Allah bilir nerelerde fingirdiyor?" gibi yorum da yapabilir. Fakat bir gün amcanın birisi kazan kaldırıp soluğu mahkemede alırsa:

-Şikayetçiyim bundan hakim bey, boşanmak istiyorum. Beni bi kurufasülyeye hasret bıraktı. Sabah bi çıkıyo evden doğru televizyona. Buyrun hakim bey bu kasetler programın kasetleri 365 günün 247 günü kanala gitmiş, diyebilir.

Programda bir diğer ilginç olay, iki tane müdavim ile evlenme adayı bir bayanın oluşturduğu bir ekip, evlenme adayı bir beyin bekar evini teftişe gitti. Neyse ki beyfendi tertipli düzenliymiş. Hani ortalıkta bazı dergiler falan yoktu. Beyfendi bu arada tam bir kadın uzmanı çıktı. 90-60-90 olan kadın ölçülerine yeni bir kriter getirdi, "İdeal kadının ayak bileği 22'dir. 22'den ince veya kalın olan kadından hayır gelmez." dedi.

Şair ruhlu bir amca ise "Pişmiş aşa su katma, bize engel olma." tarzı kafiyeli sözler kurarak evlenmeye çalıştığı kişinin aklını çelmeye çalışanlara bağırdı çağırdı. Hatta bir başka amcayı güreşe davet etti.

Bu programlara katılanların büyük çoğunluğu belli bir yaşın üstünde. Bunu psikologların, sosyal bilimcilerin araştırması daha iyi olur. Bana göre insanlar yaşlandıkça yalnızlaşıyorlar. Hayatının son demlerinde konuşacak, dertleşecek bir eş arıyorlar. Hele 30-40 yıllık hayat arkadaşlarını kaybedince daha da hüzünleniyor ve bir an önce boşluğu doldurmak için çabalıyorlar. Bunu bizlerin anlaması zor. Yeni bir evlilik demek baş ağrısı demek. Yeni eşin çocukları demek, miras kavgası demek. Bu yüzden anne, babanın yeniden evlenmesine evlatları karşı çıkar. Oysa onların istediği mal mülk değil sadece dertleşecek bir eş.

Evlilik programı yapımcıları da her daim bu programa katılacaklar olduğunu en azından yaşlıların katılacağını hesap ederek Nurseli İdiz'in eski bir programından ilham alarak bu programları gerçekleştirmişler. Örneğin Zuhal Topal'ın programı bol bol reklama gidiyor. Demek ki talep var. Format olarak evlilik programı olsa da gülme garantili neşeli programlar.

Geçen yılbaşı kanallar birbirinden berbat programlarla günü geçirdiler. Yılbaşı özel denilen programlarda bilmem ne lisesine selam yollandı. Kanallar bu kadar çaresizse eğer gelecek yılbaşı izdivaç programı koysunlar en azından daha güzel bir yılbaşı geçiririz.

 
Toplam blog
: 150
: 2951
Kayıt tarihi
: 14.01.07
 
 

1975 Aydın doğumluğum, bir Ege sevdalısıyım. Dostluğa, arkadaşlığa önem veririm...