- Kategori
- İzmir
İzmir Bir Sevdadır. Onu "Çekenler" Bilir
İzmir; Bir aşk şehridir; onu, yaşayanlar bilir. İzmir sedâsıyla, rüyasıyla, hasretiyle, sevdasıyla, acısıyla, tatlısıyla, tuzlusuyla bir mabet” şehirdir.
Yoldan bir İzmirli çevirip de sorun bakalım. Size ne diyecektir: “Biz, daldan eğme değil, kökten sürme aşığız. Böyle yaratılmışız. Çünkü biz Egeliyiz. Biz İzmirliyiz. Sevda ülkesiyiz. Gündüz ve gece, hayatımız zaten bir bilmecedir. Pilav üstü “az Ege” istedin mi, kazanı ile gelir önünüze. Yeter ki, sen iste.
Egeli, güneşi elleriyle tutar. Katmerli bulutlar, bizim nefesimizdir. Bir öksürdük mü, yıldız yağdırırız yeryüzüne” Aynen böyle diyecektir İzmirli.
Gâvur İzmir de denir kendisine, buna bayılır, zira işin ucunda Cumhuriyetçilik, vatanseverlik ve medeniyet vardır.
İŞTE İZMİRİN GECESI.
Gavurluk, medeniyettir, gözü pekliktir. Dobra dobracılıktır, Cumhuriyete sahip çıkmaktır. Her köşe başında da ‘Lokma’ dökülür. Hiç üşenmezler. Sıraya girip, bu hayrı yapanlara bol bol dua etmesini de bilirler.
Buzlu bademi, sübyesi, kokoreçi, kumrusu, midyesi, yumurtalı boyyozu, kordondaki buz gibi birası, Kemeraltı’ndaki turşucusu, şambali’si, Kordondaki rengârenk faytonları, şehre damgasını vurur
İzmirliyi tarif etseniz; İzmir’i anlatsanız, yollar biter ama, nefesler tükenmez. Meselâ siz İzmirli misiniz? Nerden belli olur bu? Araba değilsiniz ki, plâkanız olsun. Bir kere, geliyom, gidiyom diyorsa, ‘ Hah!’ deyip şüpheleneceksiniz. Paytonlarda kaykılmış gidiyorsa adam, bu kaykılmadan anlayacaksınız ossat! Çünkü, rahatını sever. Çekirdekçiye: ‘ ver ordan bir külah çiğdem’ dedi mi, bilin ki o , İzmir’lidir. Simide de “gevrek” der.
İzmir’e gelen, kısa zamanda huyuna suyuna alışır. Bir müddet sonra, hakiki İzmirli ile aradaki farkı kapatır. Sonradan İzmirli olan, daldan eğme değil, ‘Kökten sürme’ birer İzmirli olup çıkar.
İzmirli mütevazıdır. Eline ayağına üşenmez. Havra Sokağından yeşillikler alır. Midyesini de yoldan. Midyecinin tepsisi, İzmirliye dayanmaz. Bir solukta bitirir midyeleri. Yeşilliksiz yapamaz. Domatese ‘Domat’ der. Radikasız, tere’ siz yapamaz. Balkonda içmeyi sever. Rakısını yudumlarken, canı, ‘’İzmir’in kavakları’’ türküsünü çeker. Karısını da çağırır yanına. Eline kadehi tutuşturur, birlikte söylerler. Birlikte nemlenir gözleri.
Çatalkaya’da güneş batarken biralamak, Çeşme’de deniz girmek, Karşıyaka’da gezinmek, İmbata dönüp derin nefes almak, Kıbrıs Şehitleri Caddesinde sevgiliyle el ele tutuşarak dolaşmak, zeybek havası duyduğunda ‘Of anam of’ diye bağırarak oynayası gelmek, ardından da misilleme olarak ‘ İzmir’in kavakları’ şarkısını söylemek, rakıyı, tere ile içmek, arapsaçını bilmek, turpotu’nu, Radikayı, deniz börülcesi ile rakılamak, yazın Dikili, Foça Kuşadası’na tüymek,
Eskiden Paraşüt kulesinden atlamayana kız vermezlermiş. Şimdi, Selçuğa gidip, oradaki hava alanından kalkıp paraşüt yapabiliyorsunuz. Ya da Ölüdeniz yamaçlarından uçuyorsunuz
İzmirli başka nasıl anlaşılır? Rahattır, varacağı yer için hiç acelesi yoktur. Üç beş işi birden görür. Vapurdaysa, efeler gibi kaykılarak oturur. Hem gazetesini okur, hem Martılara, elindeki gevrekten atar, hem gevreğini yer, hem çayını yudumlar, fırsat bulursa, karşısındaki kızı keser. İzmirli kız da bu işe şaşmadan, bir anda üç-beş işi bir arada ve bir anda yapan bu maharetli adamı hayranlıkla seyreder
Şayet bakışlar karşılaşmışsa, bizimki elindeki yarım simidin ucundan koparıp uzatır kıza. “ Al sen de ye. Kokmuştur burnuna” der. Bu kadar karşılıklı açık çek verirler birbirlerine. Daha sonra vapurdan inerlerken, evli evine, köylü köyüne gider.
İzmirli kızlar güzeldir. Daha güzellerinin topuk arkasındaki ayak bileğinin arkası, horozun boynu gibi zarif ve ince kıvrımlıdır. Arakadan böyle görünürler.
İzmirli kızlar, İmbatta saçlarını savurmayı severler., dekoltelerini de denize ve sevdiklerine açarlar.
İzmirli başka bir şehre gittiğinde , İzmir’ini arar. Uzaklarda ise, ‘Ah İzmir’im! Der. Küçükken, Kemeraltında kaybolmuşluğu da vardır.
İzmirli, espritüeldir. Birahanede, tuvaletin: ‘ Bira bu kapağın altındadır’ yazısını oturakta okuduktan sonra, garsona birasını ısmarlarken ‘ O kapağın altındakinden olmasın!’ diye de tembihini geçer muhakkak. Maksadı, garsonu, bıyık altından gülerken yakalamaktır.
İşte size, İzmir’deki gırgırlar. Bire bir yaşanmış cinsinden. Adam, gece yarısı taksi arıyormuş. Bir köşede, arabasını park edipte içinde yemeğini yemekte olan şöföre rastlamış. ‘ Müsait misin? ‘ demiş. O da sormuş: ‘ Ehliyetin var mı?’ diye. Adam dostlarına olayı şöyle anlatıyor: ‘ Karşıyaka’ya kadar taksiyi ben kullandım, o, paşa paşa yemeğine devam etti. İşte! Bunu hangi ülkede yaşayabilirsiniz. Di mi?
Bir arkadaş anlattıydı. Alsancakta gezinirken sıkışmış, McDonalds’a girmiş. Tuvalet bitip dışarı çıkmakta iken arkasından seslenmişler: ‘Bir gün, yemeğe de bekleriz!
İzmir’li 9 Eylül gününe çok sıkı hazırlanır. Balkanlardan taşan cengaver türküleriyle ortalığı toza dumana boğar. Evde ne kadar bayrak varsa, onları da asar. Bir bayrak düşkünüdür İzmirli. Günlerce indirmez o bayrağı balkonundan. Hep bayram ve seyranları gözler bayrak asmak için.. Kendisine kalırsa, balkondaki bayrağı hiç indirmek istemez.
İzmirlilerin hikayesi tatlıdır da. Yaşlı kadın, belediye arabasına binerken, daha önceden parası yüklenmiş ‘Kent Kartı’ nı, bilememiş manyetik tablaya basmayı. Basınca, oradan ses çıkar ‘Biiipp! Diye. Kadıncağız kartını, şoförün yüzüne tutmuş, paso gösterir gibi. Şoför de güleç yüzü ile ‘Biiip’ yapmış. Ve millet kırılmış gülmekten. Ne şöför ama?! Baksanıza başka yerlerde şoförle yolcusu, durup durup, birbirlerini pataklıyorlar.
Ankara’dayım. Belediye otobüsündeyim. Yerler kar içinde. Otobüste herkesin suratı beş karış. Uyudu uyuyacaklar. Ortalık sıkış tepiş. Tepede, sapsarı yanan bir gece lâmbası. Alışmamışım böylesi karanlıklara. Yüksek sesle:‘ Bu ne kasvet yahu. Hadi gelin, hepinizi İzmir’e davet ediyorum.” Diye bağırıverdim birden. Aaa, hafakanlar bastı. Yanı başımdan genç bir kız atıldı yüksek sesle: ‘ Ben varım’ dedi. Onca kişi içinden. Kıza sordum nerelisin? Diye. İzmirliyim demez mi?!
Ört ki, ölem!
Dr. Onur Şenli’nin satırları ile: bitirelim yazımızı‘’Saatlerdir boşalan kadehlere / Şarkılarını dolduruyorum / Tabağımdaki her zeytin tanesine / Simsiyah bakışlarını koyuyorum / Ve kaldırıp kadehimi / Bu rezilcesine yaşamaların şerefine içiyorum / Burası Agora meyhanesi / Burada saçların her teline bir galon içilir / Gözlerin her rengine bir şarkı seçilir / Camlara vuran her damlada seni hatırlıyorum
KARŞIYAKA VE İZMİR, FESTİVALLER ŞEHRİDİR.
ATLAR AVRUPADAN KASA AKHİSARDAN. SÜRÜCÜLER TEK TİP KIYAFET VE EĞİTİMLİLER.
ŞAMBALİ. KEMERALTI GİRİŞİNDEYDİ. ŞİMDİ YOK.
İZMİRLİLER, DÜŞMANA İLK KURŞUNU ATAN GAZETECİ HASAN TAHSİN İLE ÖĞÜNÜRLER.
İZMİRİN TAŞI TOPRAĞI TARİH KOKAR. TÜRK ORDUSU 9 EYLÜLDE ŞEHRE GİRERKEN. VE YER DÖŞEMESİNİN TAŞLARI BU GÜN, KALDIRILMADI. AYNEN DURUYOR.
PAYTONCU, ARABASINI GAZİNİN RESİMLERİYLE SÜSLEMİŞ. İŞTE BU İZMİR , KUVA-İ MİLLİYE KOKAR.
KEMERALTINDAKİ SEBZE PAZARI. TANINMIŞ BİR SOKAK İÇİNDE.
İZMİRİN SİMGELERİNDEN BOYYOZ
İZMİR'DE KUMRU YENİR.
SİMİTİN ADI, GEVREKTİR. SATICIYA SİMİT DESENİZ, İLK ÖNCE PEK KAVRAYAMAZ.
BAYRAK, İZMİRLİLERİN CANIDIR, KANIDIR.. İZMİRLİ, BAYRAKSIZ YAPAMAZ.
İZMİR, FESTİVALLER ŞEHRİDİR.
LİMANDAN ÇIKAN BİR TURİST GEMİSİ, ALSANCAKTAN BÖYLE GÖZÜKÜR.
İZMİRLİ HANIMLAR, BİSİKLETE DÜŞKÜNDÜR. BİİSİKLETİN BİLE FESTİVALİNİ YAPARLAR. NASIL Kİ , ENGİNAR FESTİVALİNDE OLDUĞU GİBİ.