Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Eylül '07

 
Kategori
Gezi - Tatil
 

İzmir Blog toplantısı

İzmir Blog toplantısı
 

Biz, Milliyet Blog dostlarından bir grup 8 Eylül günü İzmir’de bir araya gelip güzel bir gün geçirdik. Gerçekten çok eğlendik. Milliyet Blog yazarları toplantılarından hemen hepsine katılan ben, uzun uzun ayrıntıları yazmak yerine izlenimlerimi ve duygularımı bu defa farklı bir biçimde anlatmayı denemek istedim. Toplantıya katılmak isteyip de gerçekten ciddi engeller yüzünden katılamayan arkadaşlara bir şey demiyorum ama söz verip katılmayanlara, bahane ettikleri sorunların kaybettikleri şeylerden daha büyük olmadığını söylemeden de geçemeyeceğim.

Sıralama ön isimden alfabetik düzene göredir:

Ahmet Yılmaz: Güler yüzlü, ağırbaşlı, yüce gönüllü abim. Ne güzel bir sürpriz yaptın da çıkageldin. İnan seninle bir kişi değil, çok daha fazlaydık. Otobüsü kaçırdığımda beni son ana kadar yalnız bırakmamanı hiç unutmayacağım.

Alahattin Öztekin: Fazla konuşma tanışma fırsatımız olmadı, ama sanırım pozitif enerjiniz bana da yansıdı. Pistte o kadar rahat olmamda belki de sizin katkınız vardı, kimbilir?

Alev Meisel, Sevil Bayram (İlyas Bayram’ın sevgili eşi), Sevim Özkan, İzmir Mavilim, Şükrüye, Kendimce, Tijhal, Esma Kahraman: “İzmir’in kızları/kadınları güzeldir” derler; tamam anladık, derler de Allah için, bir tane mi fire olmaz kardeşim? Hepiniz birbirinizden hoş, birbirinizden nazik, birbirinizden şeker, birbirinizden alımlıydınız. Hepinizi çok sevdim, kalbim orada kaldı.

Beenmaya: Dönerken yine sattın beni! Oh olsun, cüzdanından yürütüp klarnetçiye yapıştırdığım 10 YTL’yi geri vermiycem işte! Şaka bir yana, canımcım, iyi ki varsın.

Celal Çelik: Pek kimse farkında değil ama bence gecenin yıldızı sendin. Sen ki bugüne kadar hiçbir yerde dans ettiği, halay çektiği, göbek attığı görülmemiş bir adamsın. Elini kaldırmayı bilmediğin halde rezil olurum falan diye düşünmeden kendini piste atıp gerdan kırdın ya, helal olsun derim ancak. Seni kırk yıldır tanırım ama içindeki köçeğin farkına ancak şimdi vardım! Çevreye verdiğin rahatsızlık için senin adına ben özür dilerim.

Deniz: Bir yıldır gülmeni engelleyecek çok şey yaşadın. Ama İstanbul’da, Eymir’de, İzmir’deki toplantılar ve blog dostları hüzünlü gözlerini birazcık da olsa gülümsetebildi umarım. Sana da gülmek yakışır zaten. Benan, Bensu ve Bartu'ya çok selam.

Emre Tekin: Hem kendine hem bize güzellik yapıp geldin İzmir’e; ne iyi ettin. Oynadık, güldük, eğlendik. Kısa bir süre sohbet ettiğim ama adını aklımda tutamadığım sevgili babana çok selam.

Ezgi Umut: Bir ara çekim için bana teslim ettiğiniz kameranızı umarım bozmamışımdır. Eğer bozmuşsam da mutlaka şaşkınlığımdandır, affedin. E, insanın bi kadar güzel kadını bir arada görünce şaşırması normal ama!

Feyhan: O yeşil gözler, o sarı saçlar, o ağır endam… Kendi güzel, muhabbeti has, sözü söz İstanbul prensesi. İyi ki ordaydın.

Güzelgah: Oturup yediğimiz, içtiğimiz, eğlendiğimiz mekan. Gerçekten güzelgahmışsın. Herşeyine hayran kaldım. Güler yüzlü, ferah ve temizdin. Daha ne olsun?

Homeros:
Tanıştık, konuştuk, aramızdaki yapay buzlar eridi. Benden izin; artık günde beş blog yazabilirsin, ama sadece ikisini okurum haberin olsun!

Harun Deniz: Güler yüzlü öğretmenim. Kravatlı kıyafetin pek resmiydi ama için cıvıl cıvıldı, eminim. Yine görmek, görüşmek isteriz.

İlyas Bayram: İzmir toplantısının fikir babası, ebesi, emektarı, işçisi, evsahibi; kısaca herşeyi. Ak saçlı delikanlı, sana ne kadar teşekkür etsek azdır. Çok güzel bir gün geçirmemizi sağladın. Emeğinin karşılığı hiçbir şeyle ödenemez.

İzmir: Yav sen ne güzel, ne dişi, ne bereketli bir şehirmişsin öyle? Açıp upuzun kollarını sarmışsın denizi bi güzel. E, bir şehrin Ege Denizi gibi bir sevgilisi olursa açar tabii öyle…

Kuşkayası: Turgut abim, Anadolu’da esmer bir dağ nasıl gülümserse ona benzer tebessüm kalmış aklımda senden. Hep öyle kal.

Mehmet Eren: Bir fener gibi ışıldayıp ermiş gibi davranan, rüyalarında yemek tarifleri yapıp Fenerbahçe maçları gören koca vücutlu, koca yürekli dostum. İnan bir Beşiktaşlı olarak hiç bıkmadım senden.

Kurukahveci Osman Avcı: Kahveyle hiç aram yoktur ama bu durum gönderdiğiniz kahvenin kırk yıldan da fazla hatırı olmasına engel değil.

Milliyet Blog: Bir araya gelince hep konuşuruz; daha bir yıl önce aynı şehirlerde yaşasak bile birbirinin varlığından hiç haberdar olmayan bir dolu insanı bir araya getirdin. Tanışmamızı, konuşmamızı, görüşmemizi, paylaşmamızı, dost olmamızı sağladın. İyi ki kurulup hayata geçmişsin. Çok teşekkür.

Milliyet Blog editörleri: Bu kadar zamandır kahrımızı çektiniz. Kendi adıma her anlamda size yük olmamaya çalıştıysam da işinizin zor olduğunu biliyorum. Bir sonraki toplantımıza sizi de bekliyorum artık. Söz, size sorun çıkaranlarla konuşup ikna edeceğim!

Mustafa Gülek: Toplantıya son anda katılıp inceden ve açıkça rol çaldın; kabul. Benim nazarımda bütün önemli roller sana; bunu hakkıyla oynayacağına eminim. İyi ki oradaydın. Kemanlar ağladı be abi!

Neşe Evrim: Hayatın neşesi; toplantıların sevinç ve mutluluk efekti. İlk başlarda tam zıt karakterde biri olarak gürültücülüğünden çekinip biraz uzak durdum ama zamanla alıştım ve sevdim. Meğer sana alışmak için dans etmek gerekiyormuş.

Nihal Yetkin: Önce Ankara şimdi de İzmir’deki evsahiplerimizden biri. Sıcacık yüreğin, imbat gibi gülüşünle İzmir sana daha çok yakışmış.

Pelin Kalyoncu: Her anlamda “şahane evsahibi.” Bir insanın içinin ve dışının güzelliği birbirini ancak bu kadar iyi tamamlayabilir. Dans ederken bastığım ayakların umarım iyi durumdadır. Ama buna da şükretmen lazım, acemliğimden kırabilirdim de!

Pirmete: Blog toplantılarının olmazsa olmaz, vazgeçilmez “Pir”i. Milliyet Blog’un en janti, en sportmen, en şık, en fit yazarı. Seni bir kez daha gördüğüme çok sevindim.

Rakı: Yahu meğer sen ne güzel bir içkiymişsin. O gün beni hiç incitmedin ben de bol bol içtim. İnan ki, hesaba dahil diye değil, sevdiğim için o kadar içtim seni.

Robert Meisel: “Bebeklerin ulusu yok” der bir Türk şairi. Bence iyilerin de ulusu yok. Robert dostum, sen o ulusu olmayan çok iyi insanlardan birisin. (Alev Hanım’a not: lütfen sevgili Robert’e tercüme edin)

Sabiha Rana: Bu defa meleklerin değil çiçeğin öptü yüreğimizden. Çok teşekkür.

Sibel Önal: İstanbul’da on beş dakikalık mesafede çalışmamıza rağmen aylardır sadece maillerle, blog mesajlarıyla, telefonla iletişim kurabildik. Buluşmak İzmir’e nasipmiş. Güzelliğin sadece İzmirli kızlara özgü bir nitelik olmadığının ispatıydın orada.

Tatil: Evet sen çok güzel bir şeydin ama İzmir buluşması da üstüne kaymaklı kadayıf oldu. Umarım artık aramız daha iyi olacak.

Tuğba: Toplantımızdan bir kuyrukluyıldız hızı ve güzelliğiyle akıp geçtin. Keşke biraz daha uzun tutsaydın akışını. Kalbimde izin kaldı.

Üç Nokta: Blogun yakışıklı ve erdemli delikanlısı. Sesin de görünüşün ve yüreğin kadar güzelmiş. Sen susmanın erdem sayıldığı bu topraklarda şiir gibi yazmanın güzelliğini gösterdin hep. Çok sağol.

Yağmur Zamanı: Hatice ve Mürvet gelmeyince bu defa kızılların sayısı ikiye düştü. Ama sen ve Özlem o kadar göz alıcıydınız ki, bak gözbebeklerim hâlâ kırmızı.

Yekruseha: Ben Antepliyim, dolayısıyla fıstıkçıyım. Fındık sevmem ama sırf senin hatırın için gönderdiğin fındıkları son tanesine kadar afiyetle ve severek yiyeceğim. Yüreğine ve eline sağlık. Bir İstanbul ziyareti bekliyoruz senden; gel artık.

Toplantıya katılanlarndan sevgili Nuray ve Işın Çavdar hanımların adlarını saymayı unutmuşum. Daha doğrusu onlar geç gelip toplu resimlerde yer alamadıkları için hatırlayamadım. Kendilerinden özür diler katılımları için çok teşekkür ederim. Özellikle Nuray Hanımla ayaküstü sohbetimi nasıl unutmuşum anlayamadım :(

Not 1: Hoşsada, Ali Gülcü, ve Ufaklık (Ebru) toplantı öncesi telefon görüşmelerimizde herkese selam gönderdiler ama ben iletmeyi unuttum. Biraz geciktim ama buradan söylüyorum.

<ı>

<ı>Not 2: Defalarca kontrol ettim ama buna rağmen adını saymayı unuttuklarım olabilir. Varsa lütfen hatırlatsınlar da onları da ekleyeyim.

 
Toplam blog
: 431
: 3853
Kayıt tarihi
: 30.06.06
 
 

Anahtar kelimeler: Antep, İstanbul, Haziran, İkizler, Beşiktaş, MÜ İletişim Fakültesi, Gazetecilik. ..