Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Nisan '15

 
Kategori
Blog
 

İzmir'de şen bir güne...

İzmir'de şen bir güne...
 

Bir geliyor, bir gidiyorum. Daha fazlası için zaman yaratamıyorum. Yazları o aylak aylak film izlediğim vakitlerden neden ‘zaman turşusu’ kurup saklamamışım pişmanım. İlle de üç ay boyunca sabah akşam Mario oynadığım o yaza çok canım yanıyor mesela. :) Neyse…

TÜYAP İzmir Kitap Fuarından haberdarsınızdır. 18-26 Nisan tarihleri arasında gerçekleşecek. Geçen yıl oradaydım. Nasıl kalabalıktı! Nasıl yoğun bir ilgi vardı! Sanki okuma oranı bir günde %100’e erişmiş bir memleketin ortasına düşmüş gibi hissetmiştim. Ne tatlı bir ütopyadır o, memlekette herkes okuyor… Neyse…

Geçen yıla dair belleğime kazınan en muhteşem an, Milliyet Blog’un güzide isimleri, kıymetli kalemler Tülay Eker, Ayşegül Hayvar, Ayşen Aslangiray, şairimiz Özden Özpınar hanımefendiler, yani canlarım ve Ali Haydar Özkan kardeşimle de orada yüzyüze tanışmamdı. Yanı sıra diğer sosyal paylaşım ağlarından tanıdığım ama yüzlerini görmediğim birkaç güzel dostumla da orada tanışmıştık. Şen bir gündü… Şen ve gülşen… Gülüşler kalıcıdır bilirsiniz, çıkmaz insanın aklından. Ama sevgili, ama dost ille gülüşler kalır. O hesap güzel sözlerden müteşekkil konuşmalarımızdaki sözcükler uçup gitti fakat gülüşler kazındı hafızama. Gülüşlerle birlikte yüreğime işlenen güzel anlar duygusu…

Bu Pazar (19 Nisan) saat 16.00’da yine İzmir’deyim. 2. salon, Destek Yayınları’nın 512 nolu standında, yenice okura ulaşan Dokunulmamış Kadınlar’ı imzalayacağım. Hani “Cehaletin tek korkusu kadındır. Çünkü kadın öğrenirse, çocuklarına da öğretir.” felsefesini işleyen ilk uzun soluklu eserim. Önceki iki kitabım için ‘eser’ sözcüğünü hiç kullanmadım. Hatta hâlâ ‘yazar’ bile diyemiyorum kendime. Çünkü bana yazar dersek, Tolstoy’a, Balzac’a, Solokhov’a, Trevanina’a hakaret olur diye düşünüyorum. Neyse…

Demem o ki, aynı gün içinde imzası olan Milliyet Blog arkadaşlarımız varsa bilmek, onları ziyaret etmek isterim. Blogdan fuara gelmek isteyen dostlarımız olursa onları da dört gözle beklerim. Şen bir gün daha olsun, gülüşler kazınsın hafızalarımıza. Öteki tarafa götürülecek renkli fotoğraflarımız olsun… Öyle diyordu Joe Black filmindeki bir karakter. Öteki tarafa götüreceği fotoğraflar ne kadar renkli ve çoksa, o denli huzurla gidermiş insan. Neyse…

‘Neyse’ tabi ki! Ölüm de nerden çıktı? Yaşamın bu kadar istekli müdavimi varken üstelik! :)

“Gelin tanış olalım” diyordu Yunus. Yunusça, dostlukla, görüşmek dileğimle…

 
Toplam blog
: 135
: 3170
Kayıt tarihi
: 23.07.08
 
 

Eğitim sürecinin bazı bölümleri Almanya ve İngiltere'de olmak üzere en son PAÜ'den eğitim uzmanlı..