Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Ekim '09

 
Kategori
İzmir
 

İzmir'deki hallerim :)

İzmir'deki hallerim :)
 

Buraya geleli bir yılı geçti.

İş güç, telaş derken fazla gezemedim.

Yaz sıcaklarında zaten kapı dışarı çıkmadım.

Yavaş yavaş program yapıyorum artık :)

İzmir'de en çok sahil boyunu seviyorum.

Akşam üzeri Göztepe tarafları çok güzel oluyor.

Gün batarken karşı kıyıların manzarası müthiş.

İşten gelirken bazen tekrar otobüse binmiyor ve yürüyüyorum sahilde.

İzmir, hoşuma gidiyor sıcağına alışamadım o ayrı tabii.

Gündelik yaşamda bana değişik gelen ilginç enstantaneler yakalıyorum :)

Misal:

Sabahın kör karanlığında açık bakkal manav var bizim orada.

Hoşuma gitti bu erken saatte açılması dükkanların.

24 saat açık manav bile varmış, yeni gördüm :)

Taksilerin bekleme yeri için ''Taksi depolama'' yazısına şaşırdım, hiç görmemiştim başka yerde.

''Taksi durağı demiyorlar'' bekledikleri yere.

Taksi durağı ayrı :)

Kiralık satılık ilanlarının olduğu evler ilgimi çekti dolaşırken.

Çeşitli emlakçıların ilanlarının yanısıra bir de ''sahibinden'' yazılı kağıtlar asılı aynı pencerede :)

Birinde üç ayrı emlakçının afişiyle bir evsahibinin yazdığı kağıdı gördüm el kadar camda :)

Fuar çok güzel olmuş.

Parkına bayıldım.

Simide gevrek diyemeyeceğimden de iyice emin oldum :)

Bir de Anadol otomobiller var, unutmayayım eklemeyi :)

Hayatım boyunca gördüğüm Anadolların toplamından daha fazlasını burada olduğum zaman zarfında gördüm :)

İnsanlar şehir içinde de bağa bahçeye giderken de gayet memnun kullanıyorlar.

Eski meski ama maaşallah tıkır tıkır gidiyorlar.

Yolda kalanını görmedim daha :)

İkea'ya giderken servis kullanmıyorum artık.

Hastanenin bahçesinden geçiyorum.

Böyle bir alışveriş merkezinde nasıl bir servis çilesidir bu, aklım ermiyor.

O kalabalığa o servisler yetmiyor bir de araları çok fazla.

Bir saat servis beklenir mi?

İzmir'de insanlar böyle şeylerden rahatsızlık duymuyorlar galiba.

Genel olarak ''kendine odaklı'' gördüm ben İzmir'de yaşayanları.

Otobüsün önündeki durakta rahatlıkla arabayı parkedip gidebiliyor bazıları.

Dün akşamüstü Mithatpaşa'da ana caddede arabasını durdurup trafiğe rağmen bagajına yük koyan, öpüşüp vedalaşan birileri vardı. Arkadakilerin çaldığı kornalar pek umurunda değildi o kişilerin. Yolda çift taraflı arabalarını bırakanlar da gelmediler araçlarına.

Kocaman cipin biri de Güzelyalı'da sahile dönen o demirli yolda park etmiş ve içindeki abi oradaki bir dükkandan alışveriş yapmıştı :) Arkadaki otobüslerin halini, yolcuların laflarını anlatmayayım, otobüsün birinde ben de vardım zati :)

Aracını yolun kenarına çekip trafiğe engel olmadan işini görme kavramı pek yerleşmemiş şoförlerin hepsinde.

Başka şehirlerde de var bu haller ama İzmir'de her yerde gördüm bu durumu.

İnsanlar rahatlar, keyiflerine düşkünler, dışardan gelen birinin gördüğü aksaklıkları gayet normal karşılıyor ve çözüme ihtiyaç duymuyorlar.

''İzmirli'' olmanın romantizmi yetiyor İzmir'de yaşamaya :)

Olabilir tabii :)

Heryerin, her şehrin kendine has kültürü var.

İstanbul'un dinamizmini, Ankara'nın düzenini, Trakyalının pratikliğini her gittiğiniz yerde bulacaksınız diye birşey yok.

Burasını da böyle kabul etmek lazım :)

Kordon'da gün batımı, midyeciler, baharda manolya çiçekleri, şehri saran yasemin kokusu yeter bana :)

 
Toplam blog
: 403
: 1023
Kayıt tarihi
: 13.08.06
 
 

Kendi halinde biriyim, ziraat mühendisiyim. Emekli oldum ve kendi işimi kurdum. İzmir'de yaşıyoru..