Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Ağustos '08

 
Kategori
İzmir
 

İzmir'e olan borcumuz..!

İzmir'e olan borcumuz..!
 

Okur yazar olan, eli kalem tutan insanların da yaşadıkları şehirlere ödemeleri gereken borçları vardır.

Belki buna "görev" demek daha doğru olur.

Yaşadığınız şehri yazmak, aldığınız havanın, içtiğiniz suyun, yediğiniz ekmeğin karşılığıdır.

İnsanlar şehirlerini unuturlarsa, şehirler de insanları unuturlar çünkü.

Bizim edebiyatımızda şehir denilince İstanbul anlaşılır. İstanbul üzerine sayısız şiir, makale, anı yazılmıştır.

Bir de benim hatırladığım, Ahmet Hamdi Tanpınar'ın "Beş Şehir" adlı eseri vardır ki, konuyla ilgili en yetkin eserdir belki de.

Tanpınar, İstanbul başta olmak üzere, Konya, Erzurum, Dıyarbakır.. gibi Anadolunun diğer önemli şehirlerini de anlatır.

Tabi bu şehirler yazarın yaşadığı, tanıdığı, incelediği şehirlerdir.

İzmir üzerine yazılan böyle eserler var mıdır pekala..?

Çok sayıda olmadığı kesin.. Olanlar da İzmir'in Türk-İslam kimliğinden öncesine vurgu yapan eserler daha ziyade..

Nedense İzmir üzerine yazanlar ya da İzmir üzerine çalışanlar, toprağın üstünden çok, toprağın altındaki kültürle ilgilenirler.

Geçmiş medeniyetlere ait eserler, gerek arkeolojik, gerek etnoğrafik olsun, elbette korunmalı ve üzerinde çalışmalar yapılmalıdır.

Ancak "yaşayan kültürünüz" ün izlerini de takip etmeyi bilmelisiniz. Ya da şöyle söyleyelim; eski kültürler üzerinden yeni ve size ait kültürler inşa edebilmelisiniz.

Bu da bakmakla, görmekle ve yazmakla olur..

Şehrin nerdeyse tamamını "sit alanı" ilan ederek, eski kültür varlıklarını koruyor olabilirsiniz. Ancak bu koruma yeni ve bize ait kültür varlıklarının oluşmasını engelliyor da olabilir.

Bugün Balkanlardaki Osmanlı eserleri yok edilmiş durumda.. Yunanlılar, Bulgarlar Osmanlı izlerini silmek için, çok özel gayretler sarfetmişler.

Biz onlar gibi yapmayalım ama kendi varlığımızı korumayı, geliştirmeyi de bilelim.

Yazmak, yaşatmaktır.. Kendi kültür ve medeniyet varlığımızı ne kadar yazarsak; bunları ne ölçüde yabancı dillerde yayınlayabilirsek, yaşadığımız şehre o kadar sahip çıkmış oluruz.

Adetinizi, örfünüzü, sokağınızı, evinizi, bağınızı, bahçenizi, ağaçlarınızı, insanlarınızı yazın ki, bunların size ait olduğu tescillensin.

Galiba Lozan görüşmeleri sırasındadır: Edirneyi ısrarla isteyen Yunan delegesine, İngiliz temsilcisi şu cevabı verir:" Selimiye gibi bir anıtın olduğu şehiri sizi nasıl verelim.."

Bu bakımdan tarihçiler, Edirneyi kurtaran Selimiye olmuştur, derler.

Biz mimar değiliz, taşlara şekil veremeyiz;ancak kelimelere şekil verip şehrimizi ve şehrimize ait tüm değerleri anlatabiliriz.

"Ol mahiler ki, deniz içre yüzerler, denizi bilmezler" özdeyişinin "mahi(balık)" leri gibi olmayalım..!

İyi hafta sonları..!

 
Toplam blog
: 1645
: 822
Kayıt tarihi
: 19.01.08
 
 

Edebiyat, kamu yönetimi ve gazetecilik tahsili... 27 yıllık eğitimcilik hayatından sonra emeklili..