Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Ağustos '07

 
Kategori
İzmir
 

İzmir Gecesi

İzmir Gecesi
 

Yasemin kokuları doluyor sokağa. İzmir'in en yaşanılası sokakları arasında başı çektiği konusunda bir düşün birliği
sağladık akşam, iskelenin üstünde dostlarla aromalı çay içerken. İzmir, biricik aşkım, yine sardı sarmaladı,
iyileştirdi yaralarımı tek tek. Uzun zamandır varolan yaralar, yenileri eklendikçe biraz biraz kanıyor ama bakıyorum da, başkalarının dertleri yanında yine de benimkiler fasa fiso. Evet, bir yerden sonra şükretmek gerekiyor. Çözülmedi, çözülemedi bazı sorunlar, kesikler öyle derin ki çözülmeyecek, iyileşmeyecek de.

Ahmet Özhan çalıyor bilgisayarımda. "Dün gece mehtaba dalıp hep seni andım / Öyle bir an geldi ki mehtap seni sandım /Sevgili rüyana mı aldın beni bir dem?/ Öyle bir an geldi ki mehtap seni sandım."

Balkonumdan baktığımda ilk dördünündeki ayı görüyorum, mehtap zamanı değil ve ne yazık ki mehtap zamanı da burda olmayacağım ama dert mi?!? Bu yasemin, melisa kokuları aldı götürdü beni benden!.. Çay içerken Körfez'in ışıltılarına bakıp da daldığım anda hem de. 2-3 saattir kendimde değilim yani!..

Diyorum ya, İzmir yaralarımı sarıyor sarmalıyor. Yolda gelirken aklımdan geçen sözcüklerin, tümcelerin hiçbiri kalmadı şimdi. Oysa neler neler vardı yazacak dertli dertli. İzmir'de elem keder pek yok sanırım.

Öğlen can yoldaşımla yemekteydik. Henüz tam bitmemiş kahvemi garson alıp götürürken ses etmedim. Oysa huysuzluğuma yakışan, "Daha bitmedi, görmüyorsunuz sanırım?!?" tarzında kinayeli bir çıkıştı ama yapmadım. "Yahu sen İzmir'de hakkaten gevşiyorsun!.." dedi can yoldaşım. Gerçekten de İzmir'de ben, bir başka ben oluyorum.

Artık havasından mıdır, çiçek kokularından mıdır, evimdeki afacanlarımdan mıdır (kedilerim, hele erkek oğlan bir felaket) yoksa sırf İzmir olduğundan mıdır -ki bu bile koskocaman kitapları doldurur yaşam biçimi nedeniyle- bilmem; İzmir beni olumlu birine çeviriyor.

Yine de aklım uzaklarda... Mehtap olsa göreceğim yüz geliyor aklıma, güzel mi güzel bir yüz. Artık eski bir hikâye oldu aslına bakarsanız ama işte. "Ah bu şarkıların gözü kör olsun!.."

Katina yine yaptı yapacağını, açtı kartlarını söyledi de söyledi. Antalya'yı 4 yıl sonunda temelli seçecekmişim.
Başta ben olmak üzere beni yeterince tanıyan herkes güldü geçti bu yoruma ama belli olmaz. Neyse, ev sahipliğinden ve de aşk hayatından dem vurdu, ancak 4 yıl sonunda araba sahibi olacağımı da söyledi. Falcılar güya bekleneni söyler değil mi? I ıh, Katina kesinlikle bunlardan değil. İzmir sevdamı bildiği halde, illa İzmir'e artık gelemeyeceğimi söylüyor.

Eğer İzmir'e dönemeyeceksem ölümümle olsun bu daha iyi.

Katina bu güzel yüze kavuşamayacağımı da söylemişti. "Yollarınız o kadar farklı ki, sen göremiyorsun aşkından. Oysa ondan daha iyilerine layıksın ama kör olmuşsun." Geçen söyledikleri bunlardı. Kartlarına baktı bir kez daha, ne söylese beğenilir? "Eski bir sevdadan kurtulmuşsun!.. Ama komşuların içinde evli birine yöneleceksin. Bir kızı olan biri!.." Evet, bu kez "Özel biri var mı?" dediğinde nedense hemen bilinçsiz bir biçimde "Hayır." demiştim. Demek kurtulmuşum yani o (artık) eski sevdadan. Yine de evli birinden söz açılması beklediğim bir şey değildi.

Nerde kaldı oğlum senin kaderini ellerinde tutan / tutmaya çalışan kişiliğin?!? Şeytan aldı götürdü, satamadan da getirecek di mi?

Bu nedenle zaten son zamanlarda Türk Müziği'ni yeniden yeniden keşfetmen!.. Hüzzam ile coşup, Hicaz makamında kendinden geçmen!..

"Bir gönül hikâyesi anlatırdı gözlerin / Uzaklarda olsan da senin kalbimde yerin / Anlatamam kalbimin macerası çok derin / Uzaklarda olsan da senin kalbimde yerin"

Ama Oaks, Cristofori's Dream gibi eskiden dinlemiş olduğun parçaları da keşfetmen yine bu nedenle değil mi?
Farkı, TSM sana doğrudan aşkı çağrıştırır, Sezen'e Yıldız'a bağlanıp seni sana anlatırken, New Age'in ustaları daha geniş kucaklamanı sağlıyor yaşamı, değil mi? Kitaro'nun ya da Vangelis'in Sonsöz'lerinde her defasında gözlerinin
dolmasının nedeni de bu.Yalnızca aşk değil, yalnızca karşılıksız sevgiler değil o gözyaşlarının nedeni; bir yalnızlık, bir özlem, bir gurbetlik, bir anlaşılamamışlık aslında...

Biraz da sözlü şarkıların sana tam uymayan öyküleri / özlemleri... Sözsüz parçaları anlamlandırman daha kolay...


Hamiş: Bu satırların yazıldığının 2 gün sonrası evde bir kavga koptu anneyle. Neymiş, saat akşam 8 yerine 9'da gelmişim, o beklemekten nefret edermiş. Oysa saat 20.05 itibariyle arayıp kontrolünü yapmıştı hanfendi!.. Kordon'da geçirdiğim o güzel 1.5 saatin de anlamı kalmadı, coşkuyla çektiğim fotoğrafların da!.. Allah beterinden saklasın sizleri. Anaların gözünde 30, 40, 50 hiiiiç farketmiyor ne de olsa!..

 
Toplam blog
: 39
: 2139
Kayıt tarihi
: 05.03.07
 
 

Bankacılığı bırakıp kendini reel sektörün kollarına atmış bir adamım... Kitaro başta olmak üzere ..