Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Ekim '17

 
Kategori
Kitap
 

İzmir’in Aşk Asansörü Yıkılmaktan Nasıl Kurtuldu?

İzmir’in Aşk Asansörü Yıkılmaktan Nasıl Kurtuldu?
 

Bu başlığı okuyanlar,”İzmir’in Aşk Asansörü”  yıkılıyormuş da kurtarılmış mı? Evet, yıkılıyormuş. Peki, kim kurtarmış, diyeceksiniz. İzmir’in Saat Kulesi’nden sonra kentin ikinci simgesi olan “İzmir’in Aşk Asansörü” yerli ve yabancı ziyaretçilerin hayranlığını kazanmış. Asansörü yıkılmaktan kurtaran Ceyhan Demir, nasıl kurtardığını ,”İzmir’in Aşk Asansörü “adlı bir kitap yazarak açıklıyor. Bu kitapta, aynı zamanda,Ceyhan Demir’in yirmi yıllık yöneticilik yaşantısı, karşılaştığı zorluklar sergileniyor. Bu zorlukların üstesinden nasıl geldiği de anlatılıyor,Ceyhan Demir. Değerli yazarla,”Arapgir Postası” aracılığıyla tanışma fırsatını buldum. Bu gazetedeki yazılarımı okumuş, beğenmiş. Gazetenin sahibi Kamuran Sezer’den telefon numaramı alarak benimle iletişim kurdu, öyle tanıştık. Dürüst, saygın, gözünü budaktan sakınmayan, siyasal rüzgârlar karşısında eğilmeyen seçkin, yetenekli bir yönetici, bu ülkenin her kesimden insanına hizmet götürmüş. Emekli. Emekli dedimse üst düzeylerde yöneticilik yapmış; ama yöneticilik görevinden emekli değil. Mesleğinin yirminci yılında istifasını vererek avukatlığa başlamış.

 

Ceyhan Demir, İzmir vali yardımcılığı görevinden neden istifa etti?

 

 Baskılara boyun eğmeyen Ceyhan Demir, Ege Bölgesi’nde beş yıl çalışma hakkı olduğu halde Anavatan Partisi iktidarınca Konya vali yardımcılığına atanınca yirmi yıl gece, gündüz canla başla çalıştığı; teşekkürler, takdirnameler aldığı mesleğinden, emekli maaşı ve ikramiyesi almadan,  ayrılmak zorunda kalır. Evi, arabası yoktur. Üstelik Kiğı’da geçirdiği trafik kazasında eşi felç olduğu için tedavisi, Ege Üniversitesi Hastanesi’nde devam etmektedir.

 

Ceyhan Demir, tahta bavulla çıktığı yaşam yolculuğunda başarılı olmuş; tüm baskılara karşın; haktan, hukuktan, adaletten ayrılmadan, kaymakamlık, genel müdür yardımcılığı, vali yardımcılığı, belediye başkanlığını görevlerini yansız ve yetkinlikle sürdürmüş; bilinçli bir yönetici; dürüst, özverili, saygın bir insan.

 

Toplumumuzun sosyal, siyasal, politik yapısını “İzmir’in Aşk Asansörü’nde işleyen Ceyhan Demir, kitabın arka kapağında, özgeçmişini, özetlemiş.

 

1957 yılında lisede okumak için elinde bir tahta bavulla tek başına Ulukışla ilçesinden otoray treniyle çıktığı Niğde yolculuğunu; kaymakamlık, İçişleri Bakanlığı Merkezinde şube müdürlüğü ve genel müdür yardımcılığı, ardından İzmir vali yardımcılığı ve İzmir belediye başkanlığı görevlerinde yaşadıklarını; toplumumuzun sosyal, siyasal ve yönetsel yapısını, özellikle gençlere aktarmak için bu kitapta topladım. Kitabı okuduğunuzda kimi zaman duygulanıp kimi zaman da düşünecek veya güleceksiniz.

 

Kitabının önsözünde, Doğu Anadolu’ya yaptığı gezide Arapgir’den; 1954’ten bu yana kesintisiz yayınlanan ”Arapgir Postası” ilgisini çeker, gazeteye abone olduğundan, gönderdiği makalelerinin bu gazetede yayınlandığından söz eder.

 

Avukat Suat Sezer, yapıtlarını,Ceyhan Demir’e gönderir. Sezer, avukat ve aynı zamanda yazardır. Ceyhan Demir’i, yazması için yüreklendirir.

 

Ceyhan Demir, kitabının ilk sayfasını, Suat Sezer’e ayırır. Sözü, Suat Sezer’e bırakıyorum:

Bu kitabın yazarını hiç görmedim Arapgir’i gezip görünce gönülden Arapgirli olmuş. Yazdıklarını okuyunca hayran kaldım. Yazdıklarının her biri ayrı bir kitap olacak düzeydeydi

…Geçmişteki çalışmalarını okuyunca çok çalışkan, inandıklarından ödün vermeyen, hukuktan ayrılmayan bir halk adamı olduğunu anladım.

 

Ceyhan Demir’in yöneticilik, avukatlık yıllarını içeren “İzmir’in Aşk Asansörü” 333 sayfa, her sayfası, bu toplumun köylüsünün, kentlisinin; yöneticisinin, memurunun; yaşlısının, gencinin… Yaşam tarzını, sorunlarını; yaşama bakışlarını yansıtıyor. Ceyhan Demir, kaymakam, vali yardımcısı, İçişleri Bakanlığı şube müdürü ve genel müdür yardımcısı, belediye başkanı, avukat; Suat Sezer’in dediği gibi bir halk adamı olarak toplumun odağında. Bu nedenle de görevi gereği her konu, her sorun onu bulur. O,kronikleşmiş, yıllarca çözülmemiş sorunları, hiçbir gücün etkisinde kalmadan, baskılara boyun eğmeden yansız, hakka, hukuka, adalete bağlı kalarak çözer; çünkü zorluklardan yılmayan, görev ve sorumluluğunun bilincinde, yetkin bir yöneticidir. Kendisi, ülkenin kalkınmasına katkıda bulunacak yöneticinin önemini, özelliğini, şöyle belirlemiş:

 

Unutmayalım. Ülkeler ancak ve ancak ileri görüşlü ve bilgili yöneticilerin kararlı tutumları sayesinde ilerleyip kalkınabilmiştir. Günü kurtaran, halk dalkavukluğuyla zaman harcayan yöneticilerden geleceğe yönelik yararlı bir hizmet hiç görülmemiştir. O halde, Aziz Atatürk’ün” Akıl ve bilim rehberiniz olsun” sözü kulağımıza küpe olmalı.(s.263)

 

Kitap,2-3 sayfalık bölümlerden oluşuyor. Her bölümde, ülkenin kimler tarafından, nasıl yönetildiğini sergililer. Başka bir söyleyişle yerel ve merkezi yönetimi, akıcı, çarpıcı bir anlatımla dile getirir.  İlk bölümde yazar, tahta bavul elinde yollara düşer. Henüz on dört yaşındadır. Okumak için Niğde Lisesi’ne yatılı öğrenci olarak kaydolur.

Lise yıllarının yarısı rahat ve iyi geçer. Daha sonra eve çıkmak zorunda kalır. Ev denildiyse salonlu, banyolu, mutfaklı bir yer değil; tek odalı bir yer.

 

Liseyi bitirince Ankara Hukuk Fakültesi’ne kayıt olur; sınıfta kalmadan 1964’de mezun olur.

 

Yıl 1968, Kırşehir’in Mucur ilçesinde kaymakam vekilidir. Kaymakam koltuğuna yapışıp kalmayan Ceyhan Demir, İnanç Köyü’ndeki yangına koşar. Yanan ev için-önce kendisi verir- para toplar. Mucur ilçesi kaymakam vekiliyken iki köy arasındaki su sorununu, sınır anlaşmasızlığını çözer; elektriksiz köyleri, elektriğe, Babür Köyü’nü ilkokula, kavuşturur. Hayvan hırsızlığını önler.

 

Bozkurt ilçesinde görevliyken ilçeye gelen Türk Dil Kurumu uzmanlarıyla Türkçenin sorunlarını tartışırlar. Hikmet Dizdaroğlu, deyimler ve terimler hakkında açıklamalar yapar. Arapça ve Farsça kökenli yabancı terim ve kelimeler hakkında çarpıcı örnekler verir.

 

Kastamonu’nun Bozkurt ilçesinde kaymakamken evi yanan kadının, yangının külleri arsından yarı yanmış patateslerin içinden yanmayan bölümlerini yemesi gözünden kaçmaz.         

Belli ki acıkmıştı. Patateslerin yanan bölümlerini ayırıp kalanlarını ağzına atıyordu.(s.58)

 

Bozkurt’ta ağaç sanayi, Bayat’ta esnaf ve sanatkârlar kooperatifini kurar.

 

Köylerde özellikle kız çocuklarını okula göndermezler. Bir kilo şeker alarak çocuklara dağıtarak Yoncalı Köyü’ndeki yüz çocuğun okula kaydını sağlar.

 

Yazar, Öz Türkçeden yanadır. Anlatımında, yabancı kaynaklı sözcüklere yer vermemeye özen gösterir.

Yetmişli yıllar… O yıllarda Ö z Türkçe yazmak ve okumak bürokraside cesaret gerektiriyor, buna yeltenenler solculukla, hatta komünistlikle damgalanıyordu.(s.95)

 

Bayat kaymakamıyken Gökmen Ağa’nın milletvekilinin engellemelerine; valinin de politik baskılar karşısında emir vermesine karşın Akseki Köyü’nün yolunun yapımını gerçekleştirir.

Kiğı kaymakamıyken de İnak Köyü’nün yol yapımında da bir köylü kadın tarlasından yolun geçmesini istemez.”Beni kandırmayın. O adam kaymakam değil, gâvur” diye tutturur.

 

İçişleri Bakanlığı personel genel müdür yardımcısıyken genç bir kaymakam vali olmak istediğini söyler. Ceyhan Demir, nasıl olunacağını sorar. Genç kaymakam, TTT, yani üç T formülüyle, der Nedir üç T formülü?

  1. Talep
  2. Takip
  3. Tavassut

 

Yazar, İçişleri Bakanlığı personel genel müdür yardımcısıyken Bülent Ecevit hükümeti düşer, Süleyman Demirel’e verilir. Bir vali, Ecevit’ten aldığı takdirnamenin dosyasından çıkarılmasını ister.

 

Ceyhan ’çığım senden bir ricam var. Sicil dosyamdaki Sayın Ecevit’in verdiği takdirnameyi dosyadan alarak bir süre evinde saklayıp valiler kararnamesi çıktıktan sonra dosyama koyuver.

 

Yazar, Gâvur İzmir sözünün nereden geldiğini de açıklar.(s.207)

 

Yazar,18 Nisan 1983’de Sıkıyönetim Komutanlığınca İzmir Belediye Başkanlığı’na atanır. Bu görevini de ödün vermeden yasaların verdiği yetki ve sorumluluk çerçevesinde yürütür.

 

İzmir’in Aşk Asansörü”nü yıkılmaktan nasıl kurtuldu?

 

Yazar “İzmir’in Aşk Asansörü”nü yıkılmaktan nasıl kurtardığını, şöyle anlatır:

İzmir’in belediye başkanlığına atanmamı kutlama mesajların bir tanesi üzerinde Tarihi Asansör’ün fotoğrafı bulunan bir kartpostaldı… İlgimi çekti ve kartpostalı gönderen Aleksander Tahinci’yi buldurdum…

 

Nesim Levi isimli bir iş adamı buraya bir asansör yaptırarak insanları alt sokaktan kırk dört metre yükseklikteki üst sokağa parayla taşımaya karar vermiş… Asansörde yükselirken ara pencerelerden İzmir’in panoramik görüntüsü karşımıza çıkıyor. Projesi kadar işçiliği de güzel ve sağlam bir yapı…

 

Asansörün mülkiyeti,1942’de İzmirli iş adamlarından Şerif Remzi Reyent’e, Şerif Bey’in ölümünden sonra da Ayla Ökmen’e geçmiş. Asansörü, Joseph Polombo çalıştırmış. Joseph 1976’da emekli olunca asansörü çalıştıracak kimse bulunamamış. Bununla da kalınsa iyi… Asansörün çevresindeki kayalardan kopan büyük taş parçaları, çevredeki evlerin üzerine düşünce bu sokak İmar ve İskân Bakanlığınca afet bölgesi ilan edilir... Afet bölgesi ilan edilen bu yerde asansörün çalıştırılması, can güvenliği riski doğuracak, Türk Ceza Yasası hükümlerine göre sorumlu olacaktım… Ceyhan Demir, çalışmalarıyla asansörün çalıştırılması için engelleri aşar. Asansörün sahibi Ayla Ökmen Hanım, asansörü, İzmir Belediyesi’ne bedelsiz olarak devreder. Çalışır duruma getirilerek toplumun hizmetine sunulur.

 

Ceyhan Demir, sadece yönetim tarihimizin değil; siyasal, sosyal, kültürel tarihimizde de ciddi kırılmaların yaşandığı bir döneme tanıklık eden; bu dönemin sorunlarını, görev bilinciyle kimi kez de yetkilerini aşarak toplumun sorunlarını çözen bir yönetici olarak anılacaktır.

 

Ceyhan Demir’in çeşitli ilçelerde kaymakam vekilliği, kaymakamlık, İçişleri Bakanlığı şube müdürlüğü, genel müdür yardımcılığı, vali yardımcılığı ve İzmir’de belediye başkanlığı görevleri sırasındaki anılarından derlediği “İzmir’in Aşk Asansörü Yıkılmaktan Nasıl Kurtuldu?” adlı kitabıyla bir döneme ışık tutuyor. Editörlüğünü Beril Erbil’in yaptığı bu kitabın, tüm geliri Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneğine aktarılacaktır.

 

Hüseyin Basdoğan,23.10.2017. 

 
Toplam blog
: 391
: 2555
Kayıt tarihi
: 04.12.12
 
 

Hüseyin BAŞDOĞAN, 1942'de Malatya- Arapgir'de doğdu.Arapgir Ortaokulunu, Diyarbakır Öğretmen Okul..