İzmir'in Kızları

İzmir'in havasından mıdır, suyundan mıdır bilinmez insanları çok güzeldir İzmir'in,

İzmir'i kızlarının yanı sıra orta yaş ve üstü kadınlarına hayranlık duydum bu gidişimde İzmir'e,

Nasıl bakımlı, kendine güvenli ve hayatın içinde,

Cafelerde, restoranlarda rastladığımız sohbet edip gülüp konuşan her kadının farklı bir tarzı, farklı bir duruşu vardı, çok sevdim,

 

İçinden deniz geçen kentlerin ayrı bir enerjisi olduğu doğrudur,

İş seyahati için gitmiştim geçen hafta İzmir'e, o limonata havası deniz esintisi hem ruhuma hem bedenime iyi geldi,

 

Tam ayı Ekim İzmir'i gezmek için,

Temmuz ve Ağustosta hiç önermiyorum sıcaktan gezemezsiniz çünkü,

İzmir'in civarındaki Urla, Özdere, Gümüldür, Seferihisar, Kuşadası, Sığacık, Çeşme tam o zamanlar gidilecek yerler,

Denize girersiniz gündüz, akşamları ise o cıvıl cıvıl sokaklarında dolaşırsınız,

 

İzmir sonrası İstanbul'a toplantı için geçtim,

İstanbul'un güzelliğini orada yaşayanlar görüyor mu, hissediyor mu emin olamadım :(

O trafik, kalabalık, karmaşa yoruyor insanı,

İş ve ev arasında mekik dokuyan İstanbullunun benim kadar keyif aldığını düşünmüyorum açıkçası,

 

Toplantı sonrası sadece keyif için, gezmek için vapura binip karşıya geçerken İstanbul'un  güzelliklerine hayran kalıyorum,

Kız kulesi, martılar, Boğazın muhteşemliği, her şey hayal gibi,

Turist olarak gelmek lazım İstanbul'a diyorum her zaman,

 

Ankara'nın güvenli, sakin ve alışıldık ortamından sonra İstanbul bana çok zor geliyor açıkçası,

Ancak biliyorum ki, İstanbul'da yaşayanlar da başka kentte yaşamayı asla düşünmüyorlar,

 

Seyahatlerde çantamdan kitabım eksik olmaz benim, Müthiş Psikoloji'den Hayır Diyebilme Sanatı kitabı vardı yanımda,

Yakın zamanda onlarla yaptığım söyleşiyi yayınlayacağım,

 

KadIköy'den Vapura binip Karaköy'de indik,

Vapurda martılara simit atmaya bayıldım, nasıl yakaladılar görmeliydiniz,

Vapura binmeden bir simit almayı sakın unutmayın,

 

Karaköy'den Galataya yürüyerek çıktık,

Galata Kulesinin ihtişamını fotoğraflamaya doyamadım tabi ki,

Oradan yürüyerek Beyoğlu'nun kalabalığının içerisinde kafamı kaldırıp o muhteşem tarihi binalarını seyrettim,

Pasajlarına girdim kapılarını fotoğrafladım,

Beyoğlu'na gittiğinizde mutlaka caddedeki bir cafeye girip üst katında cam kenarına oturun ve İstiklal Caddesini izleyin,

 

Pasajlara mutlaka göz atarım dükkanları gezerim, kitaplara dokunurum,

Halep İşhanına girip Ortaoyuncuları Ses Tiyatrosunda Ferhangi Şeyler'de Ferhan Şensoy'un kaçıncı oyunu oynadığını görüp alkış tutarım, yanılmıyorsam 2400 yazıyordu ! (yanlışsa düzeltin)

 

Yemeği nerde yiyelim diye düşünürken balık yemek istediğimize karar verdik ve,

Beyoğlunun arka sokaklarındaki Nevizade'ye girdik,

Genelde barlar ve meyhaneler olan bu sokakta çok lezzetli balıklar ve deniz ürünleri yiyebilirsiniz,

Mahocum daha önce hiç gelmemişti, balığa düşkün bir zat olarak Ney'le Mey'le 'nin hem balıklarını hem de kalamar ve karidesine bayıldı,

 

İstanbul'a yolunuz düşerse bu rotayı takip ederek siz de güzel bir gün geçirebilirsiniz...