Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Kasım '09

 
Kategori
İzmir
 

İzmir kasabasına hoş geldiniz.

İzmir kasabasına hoş geldiniz.
 

Kasabaların kendi özgü bir sosyal yapısı vardır. Köy gibi küçük ve samimi olmayan, şehir kadar büyük ve hazımkar bulunmayan "bağnaz" bir yapıdır bu.

Bu bağnazlık, Necip Fazıl'ın "kaba softa, ham yobaz" dediği insan modelenin kafa yapısın yansıtır tam olarak. Hangi inançtan, hangi ideolojiden olursa olsun, ülkenin en "dar kafalı" tipleri kasabalarda yetişir.

Kasaba aynı zamanda bir "bozulmuşluk" yansıtır. Köyün saflığı ile şehrin kozmopolitliği arasında eğri büğrü bir yerdir burası...Kabasa ruhu, aslında bu bozulmuş toplum yapısını muhafaza etmek yolunda, aşırı muhafazakardır aynı zamanda...

Bu yüzden zamanlar gelir geçer; çağlar değişir ama kasabalar değişmez.

İzmir, son yıllarda hızla "kasabalaştı"..Aslında buna "kasabalaştırıldı" demek lazım. AK Parti iktidarını hazmedemeyen "beyaz elitler" İzmirin geçmişinden gelen duyarlılıklarını tahrik ve tahrip ederek bu sonuca ulaştılar.

Buna bir tür "Güney Afrika sendromu" diyebiliriz. Güney Afrikalı beyazların, ülkenin çoğunluğunu oluşturan siyahlara karşı bakışı neyse, İzmirin seçkinci kesimlerinin kendileri dışındakilere bakışı da o...

İzmir'i Türkiyenin en sosyal ve en hoşgörülü şehri diye ilan edenler, aslında bu "kasaba milliyetçiliği" ile hareket edenlerdir. İzmir'in hoşgörüsü, öteden beri sadece kendine ve kendi gibi olanlara hasredilmiş bir hoşgörü olmuştur ki, buna da herhalde hoşgörü değil, "hoş körü" denebilir ancak..

İzmir'de hoşgörü mekanizması şöyle çalışır: Haya çıtasını epeyce düşürmüş gençlerin davranışlarına gülümseme, giyim kuşam işini bütünüyle kendini aleme pazarlamak gibi kullananlara saygı...

Ama, bu ülkenin dindarına veya etnik olarak kendini farklı gören; farklı giyinip, farklı yaşayanlara değil...

AK Parti'nin beklenenin aksine üst üste ve oylarını artırarak iktidar olması, İzmir'i kendileri için bir "kale" olarak niteleyen CHP zihniyetini iyiden iyiye absürtleştirdi. Zaten, çok dar kapsamlı olan "hoşgörü" iyice kibrit kutusuna dönüştü.

Otuz yıldır İzmirde yaşayan biri olarak, bunları defalarca yazdım. İzmirin katı bir bağnazlığa doğru evrilişini gözlerimle görüyordum çünkü..

Bütün bunları, elbette ki bütün İzmiri kasten söylenmiyor. Bugün, sayısal olarak İzmirde nisbi bir çoğunluk olan ve "beyaz elit" bakışına sahip bulunanları hedef alıyor.

Aslında, şu son DTP konvoyuna saldırı olayındakine bakıp da genel bir yargıya varmak yanlış olur. Bugün, mübadele yoluyla İzmire gelip zamanla kendilerini "beyaz Türk" sınıfına koyanların dışında, çeşitli inanç derecelerinden ve çeşitli etnik temelli pek çok insan yaşıyor İzmirde...

Asıl hoşgörü sahibi olanlar da onlar zaten...Onlar, Anadolu'nun "ezeli" hoşgörü ruhunu yaşatıyorlar İzmirde.

İzmiri kentsel anlamda dönüştüremeyenler, zihinsel anlamda "kasabalaştırarak" İzmirdeki iktidarlarını sürdürmek istiyorlar ve bunu da bugüne kadar başardılar.

Bu kent, bugün sadece alt yapısı, ulaşımı, fiziki görünümü ile değil, sosyal yapısı ile de bir "kasaba" dan ibarettir. Bu kasabalılık duvarı öyle sağlam örülmüştür ki zihinlere, bunu söylediğiniz insanlar, en küçük bir "öz eleştiri" yapmadan çıkışırlar size:

Evet, biz bir "kasabalıyız" ve böyle yaşamak istiyoruz; var mı, diyeceğiniz??

Var!...

Hiç değilse şu mübarak bayram günlerinde tüm insanlığı kucaklayan "medeni" bir duruş sahibi olmaya çalışsanız....

Malum, "medeni" kelimesinin Türkçedeki karşılığı "şehirli" demektir...

İzmirli'nin yeniden "şehirli" olması çok mu zor?

İyi bayramlar!...

 
Toplam blog
: 1645
: 822
Kayıt tarihi
: 19.01.08
 
 

Edebiyat, kamu yönetimi ve gazetecilik tahsili... 27 yıllık eğitimcilik hayatından sonra emeklili..