İzmirli olmak

Bakıyorum da son yazımı Dokuz Eylül'de yazmışım. O günden beri içimden yazmak gelmedi. Çünkü hem Türkiyemiz'de hem de İzmirimiz'de hiç de içaçıcı gelişmeler yaşanmıyordu. Elim varmadı, yazmadım, yazamadım.

Ancak 22- 24 Ekim tarihleri arasında İzmir'de gerçekleşen bir Sempozyum beni yeniden yazmaya itti. Başka bir deyişle, umutlarımı yeniden uyandırdı, yazmak için şevk verdi.

" İzmirli olmak " adlı Sempozyum 22- 24 Ekim tarihleri arasında İzmir Büyükşehir Belediyesi'ne bağlı Ahmet Piriştina Kent Arşivi ve Müzesi' nde gerçekleşti.

Sempozyum, Ege Üniversitesi İzmir Uygulama ve Araştırma Merkezi ile Mülkiyeliler Birliği İzmir Şubesi' nin işbirliği ile İzmir Büyükşehir Belediyesi Ahmet Piriştina Kent Arşivi ve Müzesi' nde düzenlendi. Bu arada Mülkiyeliler Birliği'nin Mülkiye' nin 150. kuruluş yılını kutladığını da belirtelim.

Sempozyum'da Türkiye' nin ve İzmir' in tanınmış isimleri yer aldı. Üç gün süren Sempozyum' da siyasetten kültüre, Tarihten yemeğe ve spora kadar İzmir her alanda mercek altına alındı.

Bendeniz de üç gün boyunca elimden geldiğince oturumlara katılmaya çalıştım. Kendi adıma çok doyurucu olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Katılımcıların da hepsinde aynı izlenimi gördüm.

İlk günkü Tarih ve Siyaset ağırlıklı oturumlar ardından İzmir konulu " Bir Güzelin Peşinde " adlı film gösterildi. İzlemediyseniz mutlaka bulun ve izleyin diyorum.

Filmin ardından ise, Sayın Hasret NURDAĞ'ın " Eski İzmir Resimleri " konulu yağlıboya sergisi açıldı. Herbiri birbirinden güzel resimler bizi aldı eskilere götürdü.

İkinci gün, kültür konularının ağırlıklı olduğu oturumlar vardı. Benim dinleyici olarak katıldığım " İzmir Mutfağı " konulu panel yıllarca unutulmayacak şekilde belleğimize kazındı. İzmir mutfağı konusunda otorite olan gazeteci Sayın Nedim Atilla'nın moderatörlüğünü yaptığı panelde, Sefarat mutfağından Levanten mutfağına, Girit mutfağından Batı Anadolu mutfağına kadar geniş bir alanda mükemmel bir tanıtım yapıldı.

İkinci günün akşamında katılımcılara ve dinleyicilere Bergama Vapuru ile Körfez Turu düzenlendi. Eh, zaten eğer konu Güzel İzmirimiz ise Körfezde vapur keyfi tadılmadan eksik kalırdı. Dışarıdan gelenler bu sayede İzmir' e bir kez daha aşık oldular.

Bu arada " Voice of İzmir " topluluğunu ve Sayın Berrak TARANÇ' ı kutlamak gerektiğini de hemen belirtelim.

Üçüncü gün sabah oturumu ile sempozyum sona erdi. Sergi salonunda ise poster sunumları gerçekleşti.

Takip edenler bilirler, yazılarımda sürekli İzmir'in yıllardır yerinde saydığını, bu kenti geliştirecek projelerin gerçekleştirilmesi gerektiğini, bırakın Türkiye'yi dünyadaki pek çok kente nasip olmayacak bir kültür ve Tarih birikimine İzmir'in sahip olduğunu, gelgelim bunun üzerine gidilmediğini yazıp duruyordum.

İşte bu sempozyum bu anlamda beni çok umutlandırdı ve sevindirdi. Hemen ardından İzmir Büyükşehir Belediyesi' nin düzenlediği " Kültür Çalıştayı " bu umut ve sevincimi ikiye katladı.

Bize, bu çalışmaları gerçekleştiren ve emeği geçen herkese teşekkür etmek düşüyor.

İzmir, her şeyin en iyisini hak ediyor.

Son olarak şunu hatırlatmak istiyorum: " İzmir, yalnızca bir kent değildir. Aynı zamanda bir yaşam biçimidir. "