İzmirli ser verip sır vermiyor!

Komşu oturmalarında, dost sohbetlerinde dikkat ediyorum, İzmirliler "zehirli su" konusunda ser verip sır vermiyor. İzmir'in kuzeyinde başlayıp bütününe yayılan sudaki arsenik işinde, İzmirliler "kol kırılır yen içinde kalır" psikolojisini sürdürüyorlar.

İzmirli'nin AKP karşıtlığı olarak kendini gösteren bu "siyasal duruşu" şimdilik, sabır ve inatla sürüyor. Konuştuğunuz insanlar, çoğunlukla, sudaki arsenik olayını ciddiye almamış görünüyorlar. Hatta, "biz çeşme suyu kullanıyoruz, arsenik işi abartılıyor." gibi bir savunma hali sergiliyorlar.

Oysa, ben biliyorum ki, bizim ev dahil, tüm evlerde eve giren damacana sayısı birken üçe çıktı. Sadece içme suyu olarak değil, artık çay, yemek gibi yerlerde de damacana suyu kullanılıyor evlerin çoğunda. Hatta, bazı titiz hanımlar, meyve, sebzeyi de, çeşme suyuyla yıkadıktan sonra, damacana suyuyla tekrar durulama yapıyorlarmış. Bunu da eşimden öğrenmiş bulunuyorum.

Ama, "dışarı" ya karşı sır vermiyorlar. "Kan kusup kızılcık şerbeti içtim" demek gibi bir şey bu!

Bir türlü bitirilemeyen metro, kışın yağmurlarında su altında kalan evler dükkanlar, ulaşım ve trafik kargaşası bir yana, arsenikli su gibi hayati bir konuda bile, İzmirli duruşunu bozmuyor.

Bu "kararlı" duruşta, Melih Gökçek'e duyulan tepkinin de payı var. İzmirliler, su konusunda sıkıştırılan Ankara Belediye Başkanı'nın, "siz önce İzmire bakın" çıkışından sonra, acı gerçekle yüzyüze geldiler. Ancak, "zehirli de olsa su bizim suyumuz, şehir bizim şehrimiz" sosyal- pisikolojisi ile siyasi anlamda bilendiler.

Bu "kararlı duruş" ne kadar sürer?

Bu "duruş" un daha "makul" çizgilere gelmesinde Ak Parti yöneticelerinin tutumu belirleyici olacak. Bugüne kadar sürekli bir "kale" imgesi ile doldurulmuş insanları ikna etmek için AKP'nin ciddi sosyolojik tahlillere dayalı çalışmalar yapması lazım. Bunlar neler olabilir, derseniz. Ben de derim ki; Koca partinin İl Teşkilatı, akıl daneleri var, onlar bu soruya cevap versinler...

"Nasıl olsa bizim Tayyip başkan işi halleder." rahatlığı içerisinde koltuklarına gömüleceklerine, çıkıp sokaklara insanlarla konuşsunlar. İzmirli'nin son dönemlerde epeyce "hassalaşmış" psikolojisine hitap eden cümleler kursunlar.

Bu onların işi herhalde, benim değil!