Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Kasım '12

 
Kategori
Magazin
 

James Bond’un zirvesi ‘Skyfall 007’…

James Bond’un zirvesi ‘Skyfall 007’…
 

50 yıllık mazisiyle, sinema tarihine en uzun soluklu serisi olarak geçen James Bond’un son macerası ‘Skyfall 007’, daha çekim aşamasında ülkemizde ses getiren bir yapım.

Tarihi mekânlara zarar verdiği gerekçesiyle siyasilerin dahi çenesini mi yormadı… Trafiği karıştırmaktan tutun da ticari kazanca sekte vurmaya, vatandaş şikâyetlerine mi hedef olmadı. Eminönü'ndeki çekimleri sırasında medyada gündeme gelen eleştirileri açıklığa kavuşturmak için yapımcısı Michael Wilson özel basın toplantısı bile düzenledi. Kısacası İstanbul, Adana ve Fethiye'deki sahnelerin çekim aşaması, hem ‘Skyfall 007’ için hatırı sayılır bedava reklama fırsat sağladı hem de önyargıyla ne kadar çabuk alevlenildiğini ispata yaradı.

Bayram tatili nedeniyle oldukça erken yapılan basın gösteriminde, Warner Bros’un film hakkında ‘ipucu vermeme’ konusundaki kısıtlamasıyla, ‘Skyfall 007’yi izlediğimizde gördük ki, bir bardak suda fırtına kopartmakta üstümüze yokmuş. Dolayısıyla, gücünü başrol karakterinden alan serinin yeni macerası ‘Skyfall 007’nin analizine geçmeden bu ayrıntı üstünde durmakta fayda var.

***

Lüks araçların halk arasındaki takibi ve eleştirilerin hedefi olan motosikletli kovalamacayla açılışını yapan ‘Skyfall 007’ sanki en baştan hakkındaki ithamları cevaplamak ister gibiydi.Tarihi mekânın çatılarında giden motosikletlerin altındaki zeminin ayrı bir platform olduğu öylesine belliydi ki… Aynı durum uçan motosikletlerin kırdığı çarşı camında da kendini gösteriyordu. Sonuçta, görmeden ahkâm kesmenin arabeskliğinden ibaret kaldı onca yaygara.

Sinemanın sihirli değneğini kullanmakta oldukça usta olan ‘Skyfall 007’nin Türkiye ve özellikle İstanbul sahnelerinde asıl üstünde durulması gereken konu, onca gürültü patırtıyla çekilen sahnelerin filmde çok kısa yer tutması! Gönül isterdi ki, girişteki aksiyonla geçiştirilen İstanbul sekansı daha kapsamlı olsaydı ve Adana bölümü sadece ‘tren’ sahnesinden ibaret kalmasaydı… Ya da Fethiye, neresi olduğu belli olmayan kısa ve anlamsız bir plaj atraksiyonuyla sunulmasaydı… Ve bir de Adana trenindeki yolcu vagonunda, Hindistan taşımacılığında karşımıza çıkan türden manzara hiç olmasaydı!

Gerçi buna da şükretmek lazım. En azından Türkiye’yi oldukça geri seviyede bir yaşam kültürüne sahipmiş gibi gösteren ‘Taken 2’deki utanç durumu ‘Skyfall 007’de yaratılmamış. Ne Murat 131’li geriliğe indirgenmiş polisler mevcut, ne de Arabistan’daymışçasına çevreye doldurulan kara çarşaflı kadınlarla yaratılan gerçekdışı manzara. İstanbul, gerçeğinde neyse o haliyle verilmiş.

***

Teknik olanaklardan alabildiğine yaralanmayı bilen sinema dünyasında bir dönem unutulan ‘kahramanlar da insandır’ olgusu yavaş yavaş hatırlanmaya başlandı. ‘Skyfall 007’ de bu geçişin güzel bir örneği.

Warner Bros’un spoiler verilmemesi konusunda, haklı olarak ketum davranmasına karşın fragmanında pek çok ayrıntıyı deşifre eden ‘Skyfall 007’de her şeyden önce karşımızda duygusuyla, güçsüzlüğüyle ve vatanseverlik dürtüsüyle harmanlanmış bir ‘insan’ James Bond var.

Sam Mendes’in yönetmenliğinde başarılı bir kurgu ve etkileyici görsellikle sunulan ‘Skyfall 007’, İngiliz İstihbarat Servisi’nin ajanlık marifetlerinin ötesine geçip, duygusal dramayla aksiyonu ve bir nebze de olsa mizahı bütünleştirmeyi tercih ederek yarım asırlık varlığına yeni bir boyut katmış. Öyle ki, sorulara ilk akla gelenle yanıt verme aşamasında ajan sorusunun karşılığı provokatör ise ‘Skyfall 007’ninki de yeni nesil James Bond.

Daniel Craig'in başrolde olduğu filmlerde kalıpları aşmayı başaran Bond karakterinin marifetli oyuncakları da pek yok. Zaten Ben Whishaw tarafından canlandırılan oldukça genç ‘Q’ karakteriyle modernize edilen malzemeci olayı, kullanıcısını algılayan silah ve mini yer belirleyicisine indirgenmiş durumda. Ancak bu yeni düzende, eski James Bond’un karakteristik özelliklerinden de izler var. Yapıma gelir sağlayan reklam uğruna ‘biracı’ olarak fanlarının tepkisini çeken Bond’un garajdan çıkarttığı 1964 model Aston Martin seyahati ve koltuk fırlatma esprisi nostaljik bir selam.

Son zamanlarda sayısı ikiye düşürülen Bond kızları ise abartılı erotizmden uzak edepli kadınlar. Yılların verdiği yorgunluktan olsa gerek yeni Bond’un aşk hayatı eskilere oranla daha durgun. Bundan dolayı, Bérénice Marlohe ve Naomie Harris'in canlandırdıkları karakterler, aşkta da ölçülü olmayı tercih eden Bond’un yeni tiplemesiyle gayet uyumlu.

MI6’nın görev bilinciyle ajanlarını harcayabilen annesi M’ karakterinin, yedinci kez üstlenen Judi Dench tarafından tatlı-sert bir üslupla canlandırıldığı ‘Skyfall 007’de kuşkusuz en ilginç ve başarılı karakter Silva’. Javier Bardem'le can bulan bu karakterin her yaptığı, filme ayrı bir tat katmış. Özellikle, buram buram eşcinsellik kokan sahnede sergiledikleri! İyiyle kötüyü, nefretle sevgiyi, espriyle ölümü buluşturan bu kötü adam karakterinin, Bardem’in mükemmel performansı sayesinde yarattığı duygu karmaşası öylesine derin ki Bond’un rolü onun gölgesinde kalıyor.

Türkiye dışında Şanghay ve İskoçya’da çekilen yapımda mekânlar gayet özenle seçilmiş. En egzotik bölüm ise tahmin edebileceği gibi, Şanghay’da. Bu sekanslardaki görsellik ve yaratılan atmosferin çekiciliğine kapılmamak imkânsız.

Çekimleri ve en küçüğünden başrole tüm oyunculuklarıyla kusursuzluğa oldukça yaklaşan ve serinin ‘en iyisi’ etiketini hak eden ‘Skyfall 007’de; MI6 ile İngiliz Hükümeti arasındaki varoluş çekişmesini ve ajanların istihbarat örgütleri için kolayca gözden çıkarılabilecek birer araç olduklarını gösteren tema bir yana, renklerin ve deniz canlılarının ahenkli dansını Adele’in yumuşacık bestesiyle buluşturan ‘düşüş’teki büyülü güzellik bile filmin izlenmesi için yeterli neden!

 

Anibal GÜLEROĞLU

guleranibal@yahoo.com

www.twitter.com/guleranibal

 
Toplam blog
: 1210
: 1542
Kayıt tarihi
: 10.04.10
 
 

İstanbul'da başlayan yaşamım, eski İstanbullu ailemden edindiğim kültürle gelişti. Birinciliklerl..