Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Ekim '12

 
Kategori
Evcil Hayvanlar
 

Jennifer

Öne doğru atıldı önce. Durdu, benden tepki bekliyordu. Tekrar hareketlendi, kafasıyla da 'haydi' işareti yapıyordu. Ben bir adım atınca o beş adım ileriye gitti ve tekrar durup arkasına baktı; geldiğimden emin olmak istiyordu. Pek halim yoktu ama o çok ısrarcıydı. Seslendi. Ağır adımlarla yürümeme kızmıştı. İstifimi bozmadan yürümeye devam ettim. Bağırdı iki üç defa art arda; artık sinirlenmeye başlıyordu, koşmamı istiyordu. Ben de öne doğru atıldım, bu sefer koştuğumdan emin bir halde 8-10 adım koştu. Durdu; gelmediğimi anlamıştı. Bu sefer geri atak yaptı, hızla üzerime geliyordu. Bir an tedirginlikle ne yapacağımı bilemedim, acaba bana gerçekten zarar verir mi dedim. Geldi etrafımda bağıra çağıra tur atmaya başladı. Sabahın altısıydı, yeterince gürültü yaptığımız ve artık komşuları rahatsız etmek istemediğimiz için - yeterince şikayet gelmişti zamanında- koşmaya başladım. O sırada tur atmaya devam ettiği için ters yöne doğru koşuyordu ama koşmaya başladığımı fark eder etmez durdu ve hızla aynı yöne koşmaya başladı; park istikametine. Her sabahki gibi daha ufukta park görünmeden beni geçmişti. Parkın kapısına kadar gitti içeri girmeden biraz daha yaklaşmamı bekledi. Yarışı kazanmış ve beni kandırmış olmanın verdiği gururla her zamanki yerine çişini yaptı.

Adı Jennifer. O zamanlar henüz bir yaşındaydı. Ve bir yıldır da hayatımı renklendiriyordu. Bir alışveriş merkezinde karşılaştık ilk. Sahibi doğalı 1 hafta olmuşken bakamayacağını anlamış Jennifer'a ve onun kardeşlerine.

Pet shop'a onları satmaya gelmiş ancak çok küçük oldukları için satamamıştı. Tavşan sandım onu ilk kutuya baktığımda. Çok tatlıymış dedim Jennifer'ı göstererek. Satayım sana, dedi benden küçük bir çocuk. Öğrenciyiz dedim. Anladı param olmadığını. Annesi geldi çocuğun. Bakabilecekseniz vereyim size dedi. Düşündüm, bakarım ama apartmanda yaşıyorum. Ben bakarım sorun değil yemeğini veririm, gezdiririm, her şeyiyle ilgilenirim ama annem izin vermez. Hem çocukluktan beri bir köpeğim olmasını çok istiyorum ama annem de çocukluktan beri köpek almama izin vermiyor. Ama bu çok tatlı, eminim annem de sevecektir. Evet karar verildi alıyorum. Bakarım dedim. Bak bunun aşısı var hastalığı var her gün gezdirmesi var, tüyü var banyosu var, biti var, piresi var dedi. Tamam her şeyiyle kabul, yalnız bir telefon numaranızı alsam iyi olur dedim. Ne olur ne olmaz. Kucağımda uyuyordu eve geldik. Yere koydum dizimde uyumaya başladı. Koşup koşup durduğu yerde uyuyordu. Biberon aldım ona süt verdim, ilk mahsulünü koridorun orta yerine verdi. Zaten annemin gelip ne söyleyeceğini düşünüp kendi kendimi yerken bu durum daha da korkuttu beni. Henüz tanıyalı 2 saat olmuştu ama öyle çok seviyordum ki, ondan ayrılmayı kabul edemezdim.

Korktuğum başıma gelmedi. Annem kızmadı sadece tehdit etti. Eğer bir yerde s...ik, ka...a, kıl görürsem, dedi, cümlesini bitirmeden ''asla, yemin ederim görmeyeceksin'' dedim. 3 ay evin içine etti. En sonunda balkona yapmayı öğrettim her şeyini. Her gün de dışarı çıkarıyorum. İşin en güzel yanı da geceleri annemle beraber yatıyorlar.

Aslında bu olanlar 7 yıl önceydi. Jenny ile bambaşka bir sürü şey daha yaşadık güldük ağladık ve en önemlisi de birbirimizi çok sevdik. Şimdi bu defterleri neden açtığıma gelince, işlerinde ehli insanların hayvanları korumak(!) için attığı büyük adımlar. Hayvanlarımızla neden uğraştıklarını bilmiyorum ama tek bir şey biliyorum o da hayatlarında hiç hayvanları olmadıkları. Olmuşsa bile en fazla kurbanlık koyundur. 

 
Toplam blog
: 14
: 147
Kayıt tarihi
: 26.10.12
 
 

Kimya mezunu, radyo tv öğrencisiyim. Çok gezdim, çok gördüm, şiştim anlatıcam ..