Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Şubat '13

 
Kategori
Güncel
 

Jentırfikasyon ve Kentsel Dönüşüm

Jentırfikasyon ve Kentsel Dönüşüm
 

Nostaljik duygusal eski, akılcı pragmatist yeniyle kavga etmeli mi etmemeli mi?


Ülkemiz deprem bölgesi olduğu için Hükümet düğmeye bastı ve tüm Türkiye'de kentsel dönüşüme başladı. Bayrampaşa sanayi bölgesi ile başlandı.

Amerika'da yoksullara ait olan ve ekseriyeti yoksulların oluşturduğu bölgelerin yıkılıp yerine modern ve lüks yerlerin yapılarak buralardan yoksulların pay alamayarak bölgenin tamamen zengin kodamanların eline geçmesini sağlayan sisteme GENTRIFICATION denir.

Bu kelimenin karşılığı tam olmadığı için bende bu kelimeyi Türkçeleştirerek Jentrifikasyon'a devşirdim. Zira böyle bir kelimeye artık ihtiyacımız olacak.

Ankara Şentepe'de oturan bir arkadaşım orada bulunan gecekondusuna nasıl da katakulliye getirilerek yıllarca yaşadığı gece kondusuna bir kaç kuruş verilerek elinden alınmasını üzüntüyle anlatmış ve dinlemiştim.

İnsanlar babalarından kalma bu gecekondularda 50 sene önce gelmişler ve yerleşmişler sonradan buralar tapusuz olduğu için al şu enkaz parasını deyip evsiz bırakılıyor. Tapululardan da yeni yapılan dairenin bedeli en yüksek değerden istenirken tapu bedeli ise en düşük değerden kapatılmaya çalışılmakta. 

Bu ve bunun gibi sıkıntılar ilerde daha fazla olacaktır diye düşünüyorum. 

Asıl üzüldüğüm konu, İstanbul gibi taşı toprağı altın olan onca arazilerden insanların çıkartılarak o bölgelere daha lüks bina ve konutlar yapılarak daha önceki yer sahiplerine dirsek gösterilmesi hiçte hoş olmayacaktır.

Diğer yandan asıl tehlikenin hatta depremden daha beter bir tehlikenin varlığı hakkında kimse fikir yürütmüyor bu konuya Yazar Semih Akşener ve Mutlu EV adlı kitabından başkası bahsetmiyor.

Binalarda daireler ne kadar fazla olursa ve ne kadar yüksek olursa insanlar arasında komşuluklarda o kadar kötü olmakta. İstanbul'a ilk geldiğimde Bahçelievler'de kalmıştım. Burasını Ankara'nın demetevlerine benzetmiştim biraz. Bahçelievler'de insanlar tıkış tıkış yaşasada komşuluk ve bina altında dükkanlar ve esnaf ilişkileri hala sıcaktı. Oysa Başakşehire yerleştiğimde anladım ki SİTE şeklinde apartman blokları daha kötü bir komşuluğa sahip. Komşuluk neredeyse sıfır. Taşındığımızda aynı binada oturduğumuz insanlardan hiç biri bırakın evimize hoşgeldiniz deme ziyaretini gördüklerinde selam bile vermekten acizler.

Bahçelievler insanları apartmanları gibi daha alçak gönüllü ve mütevazi ama Başakşehir'de yaşayanların büyük çoğunluğunda kibir var.

Caddelerde ve marketlerde küçük dünyaları ben yarattım edasıyla gezen muhafazakar abdestli kapitalist tipleri bolca görebilirsiniz. 

Elbette herkez böyle değil, hayatımda tanıdığım en yardım sever dostlarıdan bazılarını Başakşehir'de tanıdım. Tüm bir ömrünü Allah'a adamış ve bu dünyayı zerre kadar umursamayan ve sevabın değil Allah rızasının peşinde koşan insanlarda yok değil. Bununla beraber bu insanların sayısı oldukça az.

İnsanlar lüks konutlarda ve çevrede yaşadıklarında şayet kültür ve eğitimleri aynı oranda yüksek değilse veya vahiy kültürü almamışsa geleneksel kültür ve modern kapitalist kültürün cenderesinde kendisini eviyle arabasıyla, ikinci eşiyle, pahalı zevkleriyle AVM'lerle bolca ŞIMARIKLIĞIN GETİRİĞİ KİBİRLE yaşamakta. 

İşte beni de korkutan bunun yeni yapılaşmalarla yaygınlaşması. Daha bencil daha çıkarcı, daha karaktersiz, daha bitik insan nesillerinin yüksek site bloklarının ince duvarlarının üzerine sinmasi en kötü sonucu doğuracaktır.

Peki ne varki daha lüks daha blokçu yaşamın getireceği şımarıklıkta?

Ne yok ki?

Böyle kibirli baba ve annelerin evlatlarıda hastalıklı ruha sahip büyüyecek. Uyuşturucu, cinsel sapıklıklar, acımasızlık vb bir sürü saçma sapan ruh hali yapışacak.

Umarım Hükümet Site Blok sisteminin oluşturacağı sosyal sorunları hesaba katarak gelecekteki nesillerin hayatlarını karartma riskini aza indirir.

Deprem can almakta ama site blok sistemleri insanları canlı ceset haline getirmekte, sosyal yönü p.çleştirlmiş insan toplulukları olmayı kimse istemez. 

Çocukluğumda yaşadığım gecekonduyu ciddi ciddi özlemeye başladım. Çocukken o dönemde oturduğumuz ev gecekondu olsada komşuluk vardı ve insanlık vardı. Şu an Ankara Dikmen vadisi kapsamında bütün gecekondular yıkıldı ve yerlerine sitebloklarda oturan sosyal yönü bitik kibirli ruhu elinden gitmiş insan örnekleri geldi.

Kim bilir belkide bu bile bile yapılıyordur. Birbirimizle iletişimimiz ne kadar kopuk olursa koyun gibi güdülmemiz o kadar daha kolay olacaktır. Yeni yapılan konutlarla yıllarca bankaların borçlu köleleri olmamız içten bile değildir. 

 
Toplam blog
: 722
: 3755
Kayıt tarihi
: 23.01.09
 
 

A.Ü İktisat Fakültesi mezunuyum, daha önce Kazakistan ve Hollanda'da eğitmenlik ve tercümanlık iş..