Jigolo ve şezlong köpekleri

Eskiden daha bir seyrek olurdu ama son yıllarda artık sıradan bir hal aldı bu jigololuk kurumu(!). Geçenlerde çok satan gazetelerimizden birinde dahi, bu konuyla ilgili yapılmış olan tam sayfa bir araştırma-haberi okuduğumu hatırlıyorum.

Neyse lafı çok uzatmadan sadede geleyim. Akdeniz gelini Bodrum’un nadide koylarından, mandalina kokuşlu Bitez Koyu yalısındaki plaj kafelerinden birinde idim. Hani bu camii bahçesinde duş alan bikinili kızları gördüğüm mekanda yani*.

Bitez’in serin sularında yüzmüş ve şezlongumda dinleniyordum. Hemen yanımdaki şezlonglarda bulunan üçlü grup dikkatimi çekti. Bir erkek ve iki bayandan oluşuyordu enteresan üçlü. Bayanlar, çok büyük bir ihtimalle anne-kızdı. Erkek ise jigolo.

Otuz yaşlarındaydı ve magandayım diye bas bas bağırıyordu tipi. Üzerinden düşmesi an meselesi olan bol ve ekose bir şort giymiş, boynundaki kalın altın zincirini çıkarmayı ise hiç düşünmemişti. Oldukça esmer tenli olmasına rağmen, tenindeki atlet yanığı izleri son derece net kontrastlara sahipti. Kirli sakalı ve kıllı elleri vardı.

Kız, en kenardaki şezlongda güneşleniyor ve bu tarafla kesinlikle ilgilenmiyordu. Arada dönüp, annesi ve paralı sevgilisine bakmasının ve mutsuz bakışlar fırlatmasının haricinde tabi.

Kadın ise kırklı yaşlarında ve yüzlü kilolardaydı. Saçları dökülmekten seyrekleşmiş ama platin rengine boyanması ihmal edilmemişti. Pembe ve çiçekli, kesimi oldukça iddialı bir bikinisi vardı üzerinde. Daha koyu pembe renkte pareosunu da unutmamıştı. Benim ayak bileklerimin iki misli kalınlığındaki bileklerinde, bikini ve pareosunu kombinleyen pembe boncuklu bir hal hal takılıydı.

Jigolo sıkıntıdan, arada bir ayağa kalkıp nefes almak istiyor ama kadın, adama sarılabilmekte kullanabildiği tüm uzuvlarıyla adeta bir ahtapot gibi paralı sevgilisini sarıp sarmalıyor, öpüp kokluyordu.

Bu trajikomik durum devam ederken, jigolosuna sırılsıklam aşık(!) olan turist kadının, aniden ve en yüksek perdeden ettiği sinkaflı küfrüyle irkildim. Hemen ardından da jigolo, düz gitti ana-avrat-sülale-yedi cet.

Refleks bir tepkiyle o tarafa döndüğümde, kocaman beyaz bir sokak köpeği –daha doğrusu plaj köpeği- arka patileriyle, bizim üçlü grubun tam üzerine kum savurtturuyordu. Ki o anda gördüm köpeğin işediği ıslaklığı. Kadının şezlongunun yan tarafı, minderi, havlusu olduğu gibi köpek çişiydi.

Jigolo, asli görevi gereği, erkeklik yapıp köpeğin üzerine yürüdü ve kovaladı. Birtakım küfürler daha etti ama sanıyorum artık bir miktar utanması gerektiğini anlamış olacaktı ki bu son fasıl daha sessiz ve çevreye duyulmayacak şekildeydi.

Kız, kıs kıs gülerken; benim turist olduğunu zannettiğim pembeli kadın sinir krizleri geçirmek üzereydi. Hemen yanlarına gelen garsonlar, çişli malzemeleri alıp temizlerini getirdiler. Bu arada içlerinden biri, “<ı>buranın köpekleri böyledir Hanımefendi, illa ki şezlonga işeyecekler” diye konuşunca; jigolosunun kucağında oturmakta ve bir miktar sakinleşmiş olan kadın –bu arada ekmek parasını kazanmakta olan paralı sevgilinin hali içler acısıydı, görmeliydiniz- yeniden alevlendi.

Kendi kendime düşünmeye başladım. Nasıl bir yerdi bu Bitez koyu yahu? İki dakikada onca enteresan şeye şahit oldum. Cami bahçesinde duş alan bikinili kızlar, sanıyorum verdiği para boşa gitmesin mantığıyla jigolosunu bir saniye boş bırakmayan yüz kiloluk pembe ve seksi(!) bikinili kadın, üstüne üstlük de şezlong minderinden başka bir yere işememeyi prensip haline getirmiş plaj köpekleri.

Malzemeye bak malzemeye...

@ "Camii Bahçesindeki Bikinili Kızlar": http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=121190

@Geçen sene bugün "Gözün Aydın Türkiyem !": http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=53711

@İki sene önce bugün " 'Haltımış' Bir Çeçen Yemeği": http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=2849