Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Ağustos '13

 
Kategori
Sinema
 

Jobs ve hayaller

Sizlerle bu hafta iki filmi arka arkaya paylaşacağım.

İlk filmim IMAGINE. Bol ödüllü Polonyalı yönetmenin filmi. Film zaten İskandinav Ülkelerinin birinde geçiyor. Filmin başında kör olup olmadığını anlamakta zorlandığınız körler eğitimcisi öğretmenin, olaylara aykırı bakışını izliyorsunuz. Körlerin baston kullanmadan tamamen sesleri dinleyerek yürümelerini öğretmeye çalışıyor ama mevcut sistemlerle kolayca öğretmenlik yapan bir okul için bu farklı yaklaşım rahatsızlık edici bulunuyor ve bir süre sonra öğretmen okuldan atılıyor.

Film seslere dayanan, diyalogları fazla olmayan Sizi yer yer rahatsız edici boyutlarda olan bir film. Yavaş akıyor, eğer bu tarz filmlere alışık değilseniz filmden çıkmak isteyebilirsiniz ama film buna da izin vermiyor, filmde çıkacağını söyleyenler, ne hikmetse ikinci yarısını da izledi. Hatta film ülkemizde 2. haftaya girdi ve gişe rakamları böylesi bir film için oldukça iyi. Bu film umut vermiyor, hatta rahatsız ediyor, aşk, entrika yok. Yani klasik şablonlardan uzak, bağımsız bir film. Filmin yönetmeni ödüllü. Peki bu film Size ne veriyor? Kendinize kastınız mı var. Neden izleyeceksiniz derseniz, yanıt basit. Herkes kendi doğrularını bularak bu yolda ilerleyerek dünyanın değişimine katkı koyabilir. Hayal edin ve deneyin diyor film ve evet başarıyor. İşin kolayına kaçmamayı gösteriyor. İmkansızın olmadığını. Filmi izlemeniz için uzun uzadıya yazmayacağım. Gidin. Görün, anlayacaksınız ne demek istediğimi.

  Peki ya jOBS?

Açıkçası bu iki film birbiri ile örtüşüyor. Her iki filmin kahramanları da kendi düşlerinin peşinden giden adamlar. İkisi de kendi bildiklerini okuyorlar. Asla da bedeli ne olursa olsun, vazgeçmiyorlar.

Bu film, Steve JOBS’u tanımayanlar için Benim Kızım da olduğu gibi adamdan nefret ederek çıkmalarına neden olabilir. Film kopuk kopuk, aradaki nedenleri belirtmediğinden, bu haliyle STEVE JOBS’u anlamanız mümkün değil. Film JOBS’ı tanıyanlar içinde bir şey ifade etmiyor zira bilinenin ötesinde bir şeyi anlatmıyor. Üstelik arada boşluklar çok fazla. Görsellik vasat, Kutcher tip olarak benzese de, filmin de öyle bir çabası olmadığından JOBS’ın iç hesaplaşmalarını, derinliklerini yakalayamamış. Filmin böyle bir derdi de yok. Fazla ticari bir film. Evet vasat bir film.

Ama yine de; filmin 2. yarısının son 20 dakikası bence gayet iyi kotarılmış. Film JOBS’un çocuğunu neden kabullenmediğini anlatmıyor. Film JOBS’un evlatlık olduğunu es geçiyor. Filmden bunu anlamak mümkün değil. Oysa film bu alt temel üzerine, JOBS’ın Hindistan’da geçirdiği günlere yoğunluşup Budizm felsefesinin etkilerini anlatabilseydi, yani ruhu olan bir film olma derdinde olsaydı göze batmayacaktı. Film kimliksiz, bir diğer filmin aksine.Oysa JOBS’ın yaşamında 2 etken var. Biri yıllar sonra tanıştığı gerçek ailesi, bir de Hindistan’da geçirdiği günler. Film bunları yok sayınca ortaya canavar biri çıkmış. Oysa bizi biz yapan hep dediğim gibi, içimizdeki zenciler. Ve filmin bir yerinde arkadaşı WOZ’un dediği gibi JOBS büyümeyen bir çocuk, öfkeli ve içindeki korkuları, derin yalnızlığı böyle bastıran bir çocuk. Film yine O’nun hippi yönünü, devrimci yönünü atlamış. Kısaca bu film gerçek JOBS’u görmemiş. Bir ilk film olarak bence yanlış yerde duruyor. Ama Benim gibi bu yollardan geçenler için filme eminim oradan bakmıyor. Bir zaman tüneline giriyor ve mesleki bir yolculuk yapıyor. Filme takılmadan. Mac’in yapımını görmek, Apple 2’nin sürecini izlemek olağanüstü, kahramana takılmıyorsunuz ama eğer sırf onun için gidecekseniz, filme bir de buradan bakın.

  Herkese iyi seyirler.r zaman tüneline giriyor ve ran bir çocuk. imizdeki zenci

Bu blog Sinema sitesinde de yayınlanmaktadır

 
Toplam blog
: 19
: 895
Kayıt tarihi
: 10.08.11
 
 

Anneyim. Ekoloji ve Barış aktivistiyim. Haksızlığa sahteliğe dayanamıyorum...