Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Mart '12

 
Kategori
Güncel
 

Jop, kime çekiliyor?...

Bu sabah ne var, ne yok diye TV’yi açtım, karşımda FOX TV sabah haber kuşağı, izlemeye başladım.

Programı sunan beyefendi “Emniyet Genel Müdürlüğü’nün jop kullanmanın inceliklerini belirleyen bir kitapçık hazırlayıp, tüm teşkilata dağıttığını” belirtiyor ve devam ediyordu;  efendim jopu  genel olarak siyatik sinirlerine, kaval kemiğine, yok 10cm, yok 20 santim falanca yerine diye açıklayıp arkasından da “Polisin can yakma yöntemi dışında bir yöntem geliştirmesi daha iyi olmaz mı?... Can yakmadan şiddet olayları önlenemez mi?...gibi söylemlerde bulundu müstehzi bir edayla…

Bulunamaz beyefendi bulunamaz…Neden mi?   Öyle bir yöntemin geliştirilmesi için öncelikle aile dediğimiz yapının geliştirilmesi lazım da ondan. Aile içinde ne zaman ki dayak bir eğitim yöntemi olmaktan çıkar, işte o zaman polis de sanırım böyle bir yönteme başvurmak zorunda kalmaz.

Çocuk doğar, büyümeye başlar, doğası gereği hareketlidir. Kendisine zarar verecek bir davranışta bulunur. Anne yapma der, yine yapar, ikincide anne basar tokadı çocuk durması gerektiği noktayı öğrenir. Soru sorar çocuk, öğrenme açlığı çekmektedir.Baba işten gelmiş yorgundur. Bir sorusuna cevap verir, ikincisi gelir, kızar sus artık yeter der, çocuk susmaz, basar tokadı, çocuk durması gereken çizgiyi öğrenir.

Annenin bazı istekleri, beklentileri vardır babadan, dile getirir. Baba; sus be kadın dır dır etme yine der. Kadın devam eder anlatmaya. Bakar baba eşi susmuyor, kalkar tekme tokat girişir, susturur, susar kadın…

Çocuk bu ortamda büyür. Susma, ya da kurala uyma çizgisinin dayak olduğunu öğrenmiştir. Bir yetişkindir artık,  istekleri, idealleri vardır, kanı kaynıyordur. Bir oluşumun içerisinde bulur kendini, ya da münferit bir olayın. Polisle karşı karşıyadır artık…

(Ben polis okulunda çok değerli bir hocamdan zor kullanmanın tarifini şöyle öğrenmiştim. “Bir sert bakıştan, silah kullanmaya kadar varan hareketler bütünüdür”…)

Polis dur der, bu yaptığın yasalara aykırı, dağılın der, ya da teslim ol der (İkna çabası) dinlemez. Biraz daha dil döker, bakar sonuç yok, yasaların kendisine verdiği yetkiyi, aşama, aşama, sonuna kadar kullanmayı seçer, seçmek zorundadır. Gerektiği yerde jop, gerektiği yerde silah da kullanarak asayişi temin edecektir. Çünkü polisin görevidir asayişi sağlamak.Bu arada canlar da yanabilir. İnsanların huzur içerisinde yaşamak gibi en doğal haklarını korumak, sağlamak devletin görevidir, bunu da polis eliyle yapar. Herkes yasalara uymak zorundadır, uymuyorsa polis müdahale eder.

Polis, görevini yaptığı sırada orantısız güç de kullanabilir zaman zaman. Bu durum tespit edildiğinde ilgili kişilere gerekli cezalar da verilmektedir. Ama polisin yasalarla kendisine tevdi edilmiş bir görevi yürütürken kullanması gereken, yine yasalarla belirlenmiş silahlarının kullanımıyla ilgili basılan kitapçığı alay konusu etmek hiç hoş değil…Nasıl ki yazarın kalemiyle, doktorun stetoskopuyla alay edilemezse, polisin jopuyla da alay edilmemeli.

Biz ne zaman çocuklarımızı kurallara uydurmak için dayak yöntemini bırakırsak, sanırım o zaman yasaları ihlal de azalacak, bilinçli bir toplumun bilinçli bireyleri olarak hayat sahnesindeki yerimizi almış olacağız…06 Mart 2012

 
Toplam blog
: 278
: 1431
Kayıt tarihi
: 20.11.10
 
 

Bir Kamu Kurumundan emekliyim. Bloğumda; yaşadıklarımı, çevremde gözlemlediğim olaylar ile kendi ..