Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Aralık '14

 
Kategori
Deneme
 

J.S. Bahc, Nazım ve E.Chillida

J.S. Bahc, Nazım ve E.Chillida
 

Eduardo Chillida


Bach'ın müziğinin edebiyata ve görsel sanatlara olan etkisinden söz ediyordu Nazan İpşiroğlu "20. Yüzyıl sanatında J.S.Bach," adlı kitabında. Dürrenmatt, Hildesheimer, Celan gibi kimi yazarların füg biçimlerini romanda ve şiirde kullanmayı denediklerini söylüyordu. Bu noktada benim için çok ilginç olan bir şey daha vardı ki o da; Nazım'ın şiirinde Bach'la karşılaşmak. Evet Nazım'ın 1958'de Varşovo'da yazdığı şiirin adı da "Sebastian Bach'ın 1 numaralı Do Minör Konçerto'suydu. "Güz sabahı üzüm bağında / Sıra sıra, büklüm büklüm kütüklerin tekrarı" dizeleriyle başalayan şiirde Nazım tekrar motifini işlemiş, sürekli tekrarlanan ama hiç bir zaman aynı olmayan şeylerden söz etmişti.Yaşam, ölüm, gece gündüz, sevgi, aşk, gökyüzü, bulutlar, dağlar, ormanlar, renkler, çiçekler, insan, doğa gibi...Nedenini bilmiyorum ama bu şiirde beni en çok "Tekrardaki mucize gülüm, tekrarın tekrarsızlığı," dizesi kalbimden vurmuş ve Heraklius da aynı nehirde iki kez yıkanılamayacağını söylerken aynı duruma vurgu yaptığını düşünmüştüm. 
Eduarardo Chillida da "denizin dalgaları gibi hep aynı ama, hep başka aslında, ," benzetisiyle açıklıyordu aynı durumu. Ve müzikle ilişkisi müzik sevgisinin pek de ötesine geçmemiş olmasına karşın Chilida'nın sanatında da çok etkisi olmuş Bach'ın. 
Nazım'ın sözünü ettiği konçertonun Bach'ın bu olağanüstü güzellikteki konçertosu olduğundan pek emin olmamakla birlikte, büyük ölçüde sezgisel bir seçim oldu benimkisi...

http://www.dailymotion.com/video/x13y03e_johann-sebastian-bach-concerto-for-violin-and-oboe-in-c-minor-bwv-1060-allegro_music

SEBASTİAN BACH'IN DO MİNÖR KONÇERTOSU 

Güz sabahı üzüm bağında
Sıra sıra büklüm büklüm
Kütüklerin tekrarı.
Kütüklerde salkımların,
Salkımlarda tanelerin,
Tanelerde aydınlığın.

Geceleyin çok büyük çok beyaz evde,
Herbirinde ayrı ışık,
Pencerelerin tekrarı.

Yağan bütün yağmurların tekrarı
Toprağa, ağaca, denize,
Elime, yüzüme, gözüme
Ve camda ezilen damlalar.

Günlerimin tekrarı
Birbirine benzeyen,
Benzemeyen günlerimin.

Örülen örgüdeki tekrar,
Yıldızlı gökyüzündeki tekrar
Ve bütün dillerde 'seviyorum'un tekrarı
Ve yapraklarda ağacın tekrarı.
Ve her ölüm döşeğinde acısı tez biten yaşamanın.

Yağan kardaki tekrar,
İncecikten yağan karda,
Lapa lapa yağan karda,
Buram buram yağan karda
Esen tipide savrularak
Ve yolumu kesen kardaki tekrar.

Çocuklar koşuyor avluda.
Avluda koşuyor çocuklar.
İhtiyar bir kadın geçiyor sokaktan.
Sokaktan ihtiyar bir kadın geçiyor.
Geçiyor sokaktan ihtiyar bir kadın.

Geceleyin çok büyük, çok beyaz evde
Her birinde ayrı ışık,
Pencerelerin tekrarı.

Salkımlarda tanelerin,
Tanelerde aydınlığın.

Yürümek iyiye, haklıya, doğruya
Dövüşmek yolunda iyinin, haklının, doğrunun
Zaptetmek iyiyi, haklıyı, doğruyu.

Sessiz gözyaşın ve gülümsemen gülüm,
Hıçkırıkların ve kahkahan gülüm.
Pırıl pırıl bembeyaz dişli kahkahanın tekrarı.

Güz sabahı üzüm bağında
Sıra sıra, büklüm büklüm
Kütüklerin tekrarı.
Kütüklerde salkımların,
Salkımlarda tanelerin,
Tanelerde aydınlığın,
Aydınlıkta yüreğimin.

Tekrardaki mucize gülüm,
Tekrarın tekrarsızlığı! 
Nazım Hikmet

Ek bilgi :Nâzım Hikmet'in uzunca bir dönem doktoru, sevgilisi, redaktörü, çevirmeni, mihmandarı, hasılı her şeyi olan Galina Grigoryevna Kolesnikova, ya da kısaca Galya tarafından anlatılan hikayeye göre Nâzım, Doğu Avrupa seyahatlerinden birinde ciddi olarak rahatsızlanır ve yarı koma halinde uyumaktadır. Galya bu konçertonun plağını hastalığı boyunca Nâzım'a durmaksızın dinletir ve Nâzım iyileştikten sonra bu şiiri yazar.

Nâzım Hikmet (1902 – 1963)

"Bach's Concerto No. 1 in C-Minor" by Turkish poet Nâzım Hikmet

Warsaw, 23 February 1958
translated from Turkish 
by Randy Blasing and Mutlu Konuk

Fall morning in the vineyard:
in row after row the repetition of knotty vines,
of clusters on the vines,
of grapes in the clusters,
of light on the grapes.

At night, in the big white house,
the repetition of windows,
each lit up separately.

The repetition of all the rain that rains
on earth, trees, and the sea,
on my hands, face, and eyes,
and of the drops crushed on the glass.

The repetition of my days
that are alike,
my days that are not alike.

The repetition of the thread in the weave,
the repetition in the starry sky,
and the repetition of "I love" in all languages,
and the repetition of the tree in the leaves,
and of the pain of living, which ends in an instant
on every deathbed.

The repetition in the snow -
the light snow,
the heavy wet snow,
the dry snow,
the repetition in the snow that whirls
in the blizzard that drives me off the road.

The children are running in the courtyard;
in the courtyard the children are running.
An old woman is passing by on the street;
on the street an old woman is passing by;
passing by on the street is an old woman.

At night, in the big white house,
the repetition of windows,
each lit up separately.

In the clusters, of grapes,
on the grapes, of light.

To walk toward the good, the just, the true,
to fight for the good, the just, the true,
to seize the good, the just, the true.

Your silent tears and smile, my rose,
your sobs and bursts of laughter, my rose,
the repetition of your shining white teeth when you laugh.

Fall morning in the vineyard:
in row after row the repetition of knotty vines,
of clusters on the vines,
of grapes in the clusters,
of light on the grapes,
of my heart in the light.

My rose, this is the miracle of repetition -
to repeat without repeating.

 
Toplam blog
: 30
: 572
Kayıt tarihi
: 02.11.09
 
 

Edebiyat, sinema, tiyatro ve müzik başlıca ilgi alanlarım. Gezmeyi, okumayı, yazmayı, düşünmeyi v..