Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Aralık '07

 
Kategori
Sinema
 

Kabadayı

Kabadayı
 

Pazar günü yapılacak pek çok şey bulmak mümkün değildir çalışanlar için. Kısıtlı bir program yapılmalı ve geç saatlere kalınmamalı. Pazarı karşılayan o muhteşem sıkıntılı güne merhaba diyebilmek için.

Genel olarak kış aylarında ya ufak yemek organizasyonlarıdır Pazar’ı süsleyen ya da sinema gibi kısa programlar.

Bende bu geleneği bozmadım ve bir arkadaşımla sözleşerek koyulduk yola. Çıkmadan telefonda “Kabadayı” filmine gitmeyi kararlaştırdık.

Saat 17:15 matinesinde yerimizi aldık. İnternetten forumları okuyarak film hakkında da kabaca bilgiye sahip bir şekilde filme daldık.

Seyretmeyenler için tavsiyem gidilmeli bu filme. Şener Şen artık o eski günlerdeki saf ve komik imajını gittikçe geride bırakıyor. Daha esaslı daha hayran olunacak rollerle karşımıza çıkıyor. Bu filmde de aynen öyle. Eşkıya, Gönül yarası filmlerindeki karizmasını koruyor apaçık.

Şener Şen eski bir kabadayıdır filmde. Fakat şimdiki zamanlarda ortalıkta dolaşan kaldırım kabadayılarından değildir. Ağır oturaklı, tabir yerindeyse zamane Robin Hood’u.

Ve eskilerden bir grupları vardır devamlı görüştükleri. Esaslı arkadaşları ve artık kabadayılığı bırakmış işlerin güçlerinin başında, aile sahibi iş adamları haline gelmiş eski dostlar. Beraber hapiste yattığı, racon kestiği, kavga ettiği arkadaşları.

Filmde her an hızlı bir gelişme olacakmış gibi bir atmosfer var. Tüm izleyici Şener Şen’den bir aksiyon bekliyor filmin sonuna kadar. Filmin sonunda kısa da olsa aksiyona kavuşuyor seyirci fakat gelene kadar insanın avuçları da terliyor.

Kenan İmirzalıoğlu filmde kötü rolde. Fakat geçmişi açığa çıktığında aslında kötü bir babaya sahipliği ve sonunda yetimhanede büyümesinin vermiş olduğu bir sıkıntı var içinde. Belkide film boyunca sinir olabilirsininiz Kenan İmirzalıoğlu’na fakat durumun farkındalığına vardığınızda aslında o kadar kötü olmadığını da anlamaya başlayacaksınız.

Özet olarak filmde eski kabadayı Ali Rıza (Şener Şen) yıllar sonra Murat ( İsmail Hacıoğlu) adında bir oğlu olduğunu öğrenir. Murat’ın bir de kokain bağımlısı bir kız arkadaşı vardır Karaca ( Aslı Tandoğan) isimli. Olaylarda bu noktadan sonra başlar. Bir mafya örgütünün maşası olan Devran (Kenan İmirzalıoğlu) ve Murat aynı kıza aşıklardır ve güçlerin savaşı bu ilişkinin üzerinde yoğunlaşarak filminin adrenalini arttırıyor.

Filmde bir çok eski oyuncuyu da görmek mümkün. Süleyman Turan da o güzel oyunculuğu ile filme bir renk katıyor. Ayrıca Rasim Öztekin bilindik ustalığıyla filmde ayrı bir yere sahip.

Bir çok ders de çıkartıyorsunuz filmden. Aslında sıkı dostlukların, arkadaşlıkların bekarken daha sağlam olduğunu, her zaman bir tarafınızın eksik olduğunu ve bu tarafınızı yine kendiniz kollayacağınızı net bir şekilde görüyorsunuz.

Aile teması ve aileye verilen önemde filmin verdiği diğer bir mesaj. Ailede olan kopukluklar ve aileye gelebilecek zararlar uğruna nelerden vazgeçilip nelere göğüs gerildiğini bir kaç örnekle film izleyiciye iletiyor.

Tavsiyem bu filmi gösterimdeyken seyretmeniz. DVD’sinin çıkmasını bekleyecek kadar sabırlıysanız da sinema salonundaki kadar keyifli bir izlemenin karşısında, evde ilk defa bu filmi seyretmek keyif kaybına uğrar diye düşünüyorum.

Herkese iyi seyirler.

 
Toplam blog
: 99
: 2370
Kayıt tarihi
: 25.03.07
 
 

1977 yılında İstanbul'da doğdu, zamanının getirdiği bir çok avantajı değerlendirdi. Sokakta oynad..