Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Ocak '17

 
Kategori
İnançlar
 

KABE'NİN BENZERLERİ

KABE'NİN BENZERLERİ
 

Tevhid, birleme sanatıdır, şirkten kurtulma anlayışıdır. Tevhid'i kendinde bulan şirkten kurtulmuştur zaten. .......................


Kabe dışında dünya üzerinde 14 tane daha Kabe var.  (Hadis-i Şerif)

Yani yaşayan canlı olan o noktalar itibari ile mutlaka oralarda bir ruhaniyetin varlığı ve bir manyetik alanın varlığı söz konusudur. Olmasa benzeri olamaz zaten. İllaki kişi olarak görmek gerekmiyor, sen Kabe'ye gittiğin zaman dört duvar görüyorsun ama  dört duvar üstünde göğe doğru yükselen bir nur sütunu  var, onu görebiliyor muyuz?  Bu Onun canlı bedeni  olduğunu gösteriyor zaten. Zamandan ve mekandan münezzeh olduğu için, O zaten her noktada her tarafta mevcut demektir. Bir tarafa yönlendirilmiş olan insanların daha rahat, realiteye uygun hareket ettiklerini varsayarak bir noktaya yönlendirildiklerini düşünelim. Diğer taraftan zaten insan beyninde bu tür açılımlar var. Beyazıt-ı Bestami'nin dediği gibi 'Kabe'yi ziyaret edeceğinize, benim etrafımda dönün.' demesi, AŞK’ı yaşayan bir insan için bana çok makul ve mantıklı geliyor. Her tarafta yaşayan o canlı  Kabeler Ahmed Yesevi gibi oraya ruhaniyet kazandırmış ve aynen benzeri bir hac ortamını da yaratmıştır. Sen sadece oraya yönlenirsin , olabilir yönlen. Ama beynine yönlenemedikten sonra ister bana yönlenmişsin, ister sana yönlenmişim, isterse başkasına yönlenmişim o BİR’leme budur, o Tevhid budur.

Tevhid, birleme sanatıdır, şirkten kurtulma anlayışıdır. Tevhid'i kendinde bulan şirkten kurtulmuştur zaten. Ben ve sen birleşmesi yoksa; Tevhid olmuş, kemale gelmiş, vahdet yaşamı başlamış, AŞK onda alev alev yanmaya başlamıştır. O ateş düşmüştür. O ateş düştükten sonra ister Kabe'ye git, istersen Manhattan'a git. Bir şey fark etmez, değişmez. Ama sen illaki dini duygular için bir şey yapmak istiyorsan, her noktaya gidebilirsin.

Sen bugün neyini terk ediyorsun. Eşini terk ettin mi? Çoluğunu çocuğunu terk ettin mi? Kafa olarak, terk ettin mi? Biz terk edebildik mi? Sahip olduğumuz değerleri terk edebildik mi? Klişe olan konular bizde mevcut. Onlara dokunduğun zaman, o terk ettiklerin, terk edemediklerin anlayışı çıkar.

Hac olayında mutlak suretli bir yere yönlenmenin dışında, her noktada hac kokusunun alınabileceğini düşünüyorum.

Kabe'ye gittiğin zaman sadece taş duvar yok. Taş duvara yönlenmiyorsun, manaya yöneliyorsun. Mananın zamanı, zemini ve mekanı yoktur. Her noktada O vardır.

İnsanlar Kabe'ye günahlarının affolması için gidiyor ama Veli'nin Kabe'ye gidişi Kabe'nin ruhaniyeti ile konuşup görüşmek için, bilgi alışverişi yapmak içindir.  Ama mutlaka dini bir vecibe olarak insanları yönlendirme amacına matuf bir şekilde gidilmesi de gerçektir ve zaruridir.

Arafat'a çıkıp, vakfe anında bulunup , bütün vecibeleri de yerine getirenin cennete gideceği kesin değildir. Anne rahminde belirlenen şartlar ve koşullar vardır. Kişi eğer SAİD ise cennete, ŞAKİ ise Arafat'ta bulunmasına rağmen ŞAKİ olarak gider.

Arafat günahların temizlendiği yerdir, kendi hakikatinin sana bildirdiği yer değildir. Ama hakikat yönlü hac yapmış olanların (Haccı Mebrur) Arafat ile ödüllendirildiği ve bütün insanların da Haccı Mebrur yapanların  şölenine davet edildiği bir yerdir. Bu davet sonucunda bedel olarak da günahlar af oluyor, şeklinde düşünülebilir.

Muhasebe tutar gibi zarar ve kar hesabı ile din anlayışı olmaz. Din, sistem ve  ALLAH, ayrılmaz bir bütündür. Ama ALLAH alemlerden ayrıdır. Alemler ile ALLAH’ı kayıtlamazsın. ALLAH adını benimsemiş olan bir insan hac görevi ile bir noktaya gittiğinde çok daha değişik fonksiyonlarla o noktayı ifa eder.  

AHMED F. YÜKSEL

 

https://twitter.com/sufafy

https://twitter.com/AhmedHulusi

http://www.ahmedhulusi.org/

 
Toplam blog
: 636
: 9957
Kayıt tarihi
: 14.12.11
 
 

Araştırmacı Yazar.. ..