Kabe'nin yıkılmasını Atatürk önledi

Mustafa Kemal Atatürk, eylemleriyle yaşadığı yüz yıla damgasını vurmuş, bütün ulus devletlerin gıptayla baktıkları ve ölümünden sonra da varlığına yaşadığı dönemden daha fazla ihtiyaç duyulan üstün bir dehadır. Prof. Dr. Nevzat Yalçıntaş’ın Dışişleri Bakanlığı arşivlerine dayanarak anlattığı şu anekdot ulu önderin dehasını, cesaretini, olaylar karşısındaki duruşunu bir kez daha ispatlamaktadır. Bu anekdota göre Suudiler 1926 yılında ülke sınırları içerisindeki bütün mezarları yıkmaya başlamışlardı. Çünkü Arabistandaki en büyük mezheplerden biri olan Vahabilik anlayışında mezar kavramı, mezar ziyareti yoktu. Dolayısıyla bütün mezarların yok edilmesini mubah görüyorlardı. Suudi yetkililer içlerinde peygamberimizin mezarının da olduğu birçok mezarı yıkma kararı almışlardı. Atatürk, Suudi Arabistan’daki bir Türk resmi görevlisinden peygamberin mezarının da yıkılacağını bildiren bir resmi yazı alınca derhal harekete geçer ve “eğer kabenin tek bir taşına bile dokunursanız ordumu aşağı gönderirim” diye cevap verir. Aşağı ifadesiyle Atatürk, Suudi Arabistanı kastetmekteydi. Çünkü Arabistan toprakları Türkiye ye göre alt bölümlerde yer almaktadır. Telgraf ulaşır ulaşmaz Suudiler kararlarından vazgeçerler ve böylece Kâbe de yıkılmaktan kurtulur.

Bölgenin cadı kazanına döndüğü bu günlerde bu anekdottan bazı dersler çıkarmanın ne kadar kaçınılmaz olduğu gözükmektedir. Bunların birincisi ve önemlisi Atatürk müthiş bir deha ve kutsallara, değer yargılarına sahip çıkan bir devlet adamıdır. İkincisi sadece kendi topraklarındaki sorunlarla değil başka ülkelerde yaşanan önemli sorunlarla da ilgilenen bir dünya lideridir. Şüphesiz bölgenin bugün bu kadar sorunlu olmasının en büyük nedenlerinden biri, diğer Arap ülkelerinin Atatürk’ün yaptığından farklı olarak kendi sınırları içerisinde sıkışıp kalmaları ve olaylara duyarsız kalmalarıdır. Kim bilir belki Atatürk hala hayatta olsaydı coğrafyamızda yaşadığımız bu sorunlara şahit olmazdık. Bir kez daha ruhun şad olsun ATAM.