Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Ocak '18

 
Kategori
Anılar
 

Kabus Dolu Bir Gece

Abdullah İnaler

    Sabah erkenden çocukları Edremit hava alanına bırakacağım için, bu akşam hepimiz erkenden yattık. Dört aylık uzun tatil bitmiş, okullar açılmıştı. Oğlan bir gün gecikmeyle okul hayatına adım atacaktı. Hepsi heyecanlıydı. Kız da ana sınıfına başlayacaktı. Bacanaklar da bir haftadır bizde misafir idiler. Yani ev doluydu. Ben çatı katındaki yerimde rahattım. Biraz sıcak oluyordu ama, pencereleri açınca hemen serinliyordu. Ayrıca vantilatörde vardı.

  Sabah beş buçukta kalkacak ve 08.00 de ki  uçağa yetişecektik. Saat 07.00 de hava alanında olmamız gerekiyordu. Arabanın keyfide yerinde değildi. Hararet yapıyordu, motor açılıp bakılması gerekiyordu ama buralarda idare ediyordu.

    Gece yarısı bir ara aşağıda kıpırdanma, gezinme sesleri geldi kulağıma, ayrıca banyodan su sesleri de geliyordu.Hanımın seslenmesiyle yatağımdan fırladım.
''Banyoyu su bastı aşağı gel''
Uyku sersemi fırladım yataktan, apar topar indim merdivenleri, bir de ne göreyim 2. kat sular içinde. Banyodan gelen su olduğu gibi merdivenlerden aşağı akıyor, bir kısım su yatak odasına girmiş.Herkes ayakta, çocuklar uyuyor sadece, onlarda yatak odasındaki yer yatağında. Su onların yanına gelmiş.

     Bacanak banyoda, su son tazyikle banyonun içine akıyor. Banyoya girdim.Tuvaletin rezarvuarına gelen hattın musluğu duvarın dibinden kırılmış. Bacanak elinle kapatmaya çalışıyor. Üstü başı su içinde. Herkes şaşkın, telaşlı koşturmalar içinde.Vana geldi aklıma
''Vana dedim vanayı kapatalım.''

     Merdivenlerden aşağı şarıl şarıl suyun içinde, kaymamaya çalışarak hemen aşağı indim. Salonun yarısı su içindeydi, halının bir kısmı ıslanmış, su yavaş yavaş yayılıyordu.
Karanlıkta bahçeye inip ana vanayı kapattım.

     Yukarı çıkıp, önce  uyumakta olan çocukları emniyetli bir yatağa aldık. Yerlerde elektrik fişleri vardı.Su elektrik kaçağı tehlikeli olabilirdi. Sigortayı kapatmadık. Saat gecenin 03.00 dü.Yerdeki seyyar fişleri yukarı aldık.

      Herkes eline bir havlu ve kova alıp başladık suları temizlemeye, Hanım, baldız, bacanak, kızım ve ben. Sabah 05.00 kadar evde su tahliye işlemi devam etti.Yerler temizlendi. Sular kesik, vanayı açamıyoruz. Hepimizde bir sıkıntı.

      İşin ilginç yanı su patlayalı epey olmuş, herkes banyoda biri duş yapıyor sanıyormuş, banyodan taşan su odalara girmeye başlamış, bizim kız bir ara kalkınca suyun içinde yürümeye başlamış. Felaket o zaman fark edilmiş. O uyandırmış diğerlerini. Bacanaklar da  yarım saattir su sesini duyuyoruz ama, bu saate biri duş yapıyor sandık.

     Bir saat sonrada Edremit hava alanına gideceğiz.Bu telaş içinde akşamdan hazırlanan valizler, arabaya kondu..Uyku zaten yok. Arabaya yerleştik. Edremit'e kadar gitmişken, çocukları İstanbul'a yolcu ettikten sonra, oradan Güre'ye termale, Hattuşa'ya gidelim dedik. Ona göre banyo takımlarını, mayolarımızı koyduk valizlere.

     Sarımsaklı kavşağını geçtikten sonra, gözüm hep hararet saatindeydi. Ayvalığın çıkışında hararet başladı yükselmeye, sağda ki Opet' girip hem benzin aldık. Hem motoru soğuttuk. Hava karanlık, saat 06.00, yollar bomboş. Çocuklar uyuyor. Bende büyük bir gerginlik, harareti kontrol ede ede gidiyorum.

    Gömeç'e geldik, benzinliğe girip, radyatöre su koydum. Zamana karşı yolculuk. Araba gitmem diyor.Taksi durağı arıyorum artık. Gömeç'in içine girdik. İn cin top atıyor. Sabah olmasına rağmen kimse yok.Taksi yok. Bilmediğimiz ara sokaklarda kaybolduk. Dolaş dolaş zor bela Gömeç'ten çıktık. Sinirler gerildi, Kendime kızıp duruyorum, Niye ihmal ettin diye. Hararet yüksek. Ara sıra kontak kapatıyorum. Klima fanını çalıştırdım. Amacım Karaağaç'a varmak. Arabada ki herkes gergin. Zor bela Karaağaç'a geldik ve trafik ışıklarının orada kahvenin önünde kontağı kapattım.

   İndik arabadan, başladım taksi bakmaya. Karşıda taksi durağı var kimse yok. Kahveciye çay söyledik. Ve bize acil taksi lazım dedik. Kahveci ilerideki masada kahvaltı edenlerin yanına gitti. Biraz sonra yanımıza birisi geldi.
''Ben sizi hava alanına bırakayım''. ''Durakta kimse yok. Biraz bekleyin'' dedi.
Az sonra arabasıyla geldi yanımıza, çocukları ve onların eşyalarını aldık taksiye. Bacanak ve baldız kahvede, arabanın yanında kaldı.

   Taksiye bindiğimiz anda üzerimdeki yük öyle bir hafifledi ki sormayın.Taksici esasında kamyoncuymuş, şimdi durakta taksicilik yapıyormuş. Saat 07.00 de hava alanında idik. Çocukları hava alanında bırakıp taksiciyle geri döndük.

    Taksici abi '' Burada saati kapatıyorum. dedi dönüş için ücret yok. Bendensiniz. Ayrıca saat 80 tl yazdı. Ben 60 alacağım.''Böyle taksicilerde var. sağolsun bizi yetiştirdi ya..sonsuz teşekkürler. Karaağaçli taksiciye

    Karaağaç'a döndük. Çaylarımızı içtik, simitlerimizi yedik. Hattuşa'ya gitme işimiz yattı. Bu araba oraya gidemezdi.

Peki bizi Ayvalık'a geri götürecek miydi. Suyunu tekrar doldurup, bastım marşa. Emin olun hiç hararet yükselmeden Altınova'ya geldik. Şaştım kaldım. Biz gelene kadar çocuklar da İstanbul'a inmişti.

   Sonra mı araba doğru sanayiye. (Motor sökülüp, kapak contası, termostad, seğman, yatak, buji, radyatör, akslar ve kablolar...2000 tl.10 yıldır yapılmayan bakım yapıldı.)
Evde de musluk değişti. Kabus dolu bir gün sona erdi.

Ama her arabaya binişimde gözüm hala hararet saatinde,acaba yükselecek mi..

 
Toplam blog
: 12
: 121
Kayıt tarihi
: 29.12.12
 
 

1950 da Susurluk'ta doğdum, ilk ve ortaokulu Susurlukta okuduktan sonra,1965 yılında Balıkesir Sa..