Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Ocak '09

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Kaç bekliyorsun?

Elinde sınav kağıtları destesi, yüzünde pişkin, adi ve sinsi bir gülümseme ile sorar öğretmenin ; "kaç bekliyorsun?" Tüm hayatım boyunca en içinde bulunmak istemediğim durumlardan birisidir. Kaç bekliyorsun? Zaten notların alenen açıklanması yeterince kötü. Notunu söyleyip de geçmeyecen bu sinsi zat bir de avıyla oynayan kedi gibi, alay konusu da yapacaktır seni. Kaç bekliyorsun? "Ebeninkini" diyemezsin. Ortalama bir şey söylesen, düşük aldıysan daha da bir aptal durumuna düşeceksindir ki zaten olayın amacı budur. Düşük bir not söyleyip tutturdun varsayalım, bu sefer de ezikliğini kabul etmiş olacaksın. Zaten notu alarak ezilmiş bir de "aman siz de vurmayın hocam" diye el pençe durmak gibidir bu durum.

Belki de adın okunduğunda ok gibi ayağa kalkıp müzayede de kendinden emin bir ifade ile üstesinden gelinemeyecek bir "en yüksek" teklifi veren adamın / kadının burnu büyük edasıyla 100 ! diye bağırmak en iyisidir. Yüzünde bir Peter Sellers donukluğu ve şahane ciddiyeti. Yine de bir gülüşme olacak sınıfta, yine de hocanın yüzüne bir "Melih Gökçek" ifadesi bürünecek. Yine belli başlı hakaret ve alaylara maruz kalacaksın. Ama en azından, durumun saçmalığına ve adiliğine dikkat çekecek bir karşı "saçmalık" yaptığın için o kadar da üzgün olmayacaksın. Çünkü bu oyunun alaşağı ettiği bir kişi olmaktan daha kötüsü varsa o da bu oyunun parçası olmaktır. 100 ! diye bağırdın an, sen o kişi olmamışsındır. En azından yani.

K.
 
Toplam blog
: 295
: 733
Kayıt tarihi
: 28.09.06
 
 

Bugün ölseniz mesela, ya da hafifletelim biraz hadi, bu giriş çok karamsar oldu. Bugün ortadan kay..