Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Şubat '09

 
Kategori
Öykü
 

Kaç kez uğrak yeri oldum kimler konakladı bende.

Kaç kez uğrak yeri oldum kimler konakladı bende.
 

İki kelime nasılda alıp götürüyor insanı.

“Alıştırma kendini”

Herkes için farklı farklı şeyler ifade eden bu iki kelime, telefonda söylediğin diğer sözlerden öne çıktı arsızca. Hiç sormadan tuttu elimden ve fısıldadı yavaşça kulağıma “-Sus ve düş ardıma.”

Yaşımın yirmi üçlerine, Denizli’ye gidilen kestirme bir yoldaki Uğrak yerine çekip götürdü beni.

Çıkışımız İstanbul, yükümüz cep harçlığımı çıkartabilmek için çalıştığım, el dokuması halı işiyle uğraşan firmanın Pamukkale için gelmiş turistlere, göz nuru ile ilmek ilmek dokunmuş, üzerinde yarı çıplak dansöz oynatıp göz boyayarak satışını yaptığı ipek halı, ömrü yollarda geçmiş yaşlı kamyoncu ve yollara meraklı ben.

Sabah beş gibi mola vermiştik neresi olduğunu bilmediğim ıssız bir Uğrak yerinde. Bizden başka yolcusu olmayan, ne yanına baksan tamamlanmamışlık taşıyan, eskimiş, öylesine sıradan bir Uğrak yeri. Hep sevmişimdir neresi olduğunu bilmediğim yerlerde oturup çay, sigara içmeyi.

Dışarıdaki masalardan birine oturup etrafı seyre koyulmuştum. Güneşin doğmasına bir hayli vakit olduğunu söylüyordu tan yerinin yeni yeni başlayan kızıllığı. Çayım gelmiş, sigaram yanmış tütüyordum usul usul.

Her yanı alabildiğine sessiz olan bu yerde garip bir çekingenlik, bir kıvranma sesi vardı.

Ben farkına vardığımda dökülmüş sıvalarıyla, derme çatmalığıyla, sıskalığından utanıyormuş gibi duran ihtiyar köpeğiyle, taşıyla toprağıyla bu mahcup uğrak yeri sohbete gelmişti.

“-Selamün Aleyküm delikanlı”

Şaşırmıştım. Benimle konuşacağını nasıl kestirmişti.

“-Aleyküm Selam” dedim toparlanmaya çalışırken

“-Nereden gelip, nereye gidersin? Adın, sanın nedir?

“- İstanbul’dan geliyorum. Ama..! Sen! Nasıl olabilir ki…..”

“- Şaşırman için bir sebep yok delikanlı. İlk defa beni anlarcasına bakan bu gözleri gördüğüm için sohbete geldim seninle”

“-Ne yani? Gözlerimden ne anladığım anlaşılıyor mu?”

“-Evet”

“- Bak bunu söylememişti bana daha önce hiç kimse. Her neyse, daha önce hiç kimseyle konuşmadın mı?”

“- Hayır. Konuşmadım. Bir Uğrak yerini kim dinler ki. Dinlese de ne anlar ki. Kendimi bildim bileli bu ıssız yolda Uğrak yeriyim ben. Gelip de kalan olmamıştır bende. İlk zamanlar nasılda heyecanlanırdım birkaç kişi geldiğinde. İçimde canlı bir hayat var olurdu. Kendi gerçeğimi kavrayamamıştım o zamanlar. Gelenler gittiğinde öylesine donakalırdım. Alışmak ne zor gelmişti. Oysa bir Uğrak yeriydim ben. Çoğu zaman senin olduğun gibi.”

“- Benim gibi mi?”

“- Evet. Çoğu zaman senin olduğun gibi. Kabullenmek kolay değildir bilirim.”

Haklıydı. Ben de bir Uğrak yeriydim. Bunu her ne kadar kabullenmesem de gerçekler ortadaydı. Bende konaklamıştı niceleri. Arkadaş, dost sevgili.

Ama hepsi için böyle değildi. Konaklamayıp kalanlarda vardı.

“- Dur bir dakika. Kafamı karıştırıyorsun. Evet konaklayanlar oldu bende. Ama kalanlarda var.”

“Kalanlar sana yetiyor mu?”

“- Bu soruya cevap vermek istemiyorum”

“- Cevap vermene gerek yok zaten. Gözlerin her şeyi anlatıyor. Kalanlar sana yetmiyor. Sende kalmasını istediklerinden kalan yok. Konakladılar ve gittiler. Gözlerinden anlaşılan gidenlerin acısı. Beni anlayacağını fark ettiğim bakışlar işte bu. O yüzden seni seçtim konuşmak için. Şu öğüdümü aklından çıkarma. Gelenlerin gidişine dayanamayacaksan, alıştırma kendini! ”

……

Yıllar nasıl da geçmiş. Otuzlu yaşlardayım şimdi. O zamandan bu zamana ne derece sadık kaldım bu öğüde kim bilir. Kaç kez Uğrak yeri oldum. Kimler konakladı bende.

Hayatımda kalmasını istediğim tek insan.

Konaklama.

Kal bende.

 
Toplam blog
: 8
: 412
Kayıt tarihi
: 25.01.09
 
 

İstanbul Üsküdar'da yaşıyor ve geleceğimin  bana neler getireceğini bekliyorum merak içinde. Seni..