- Kategori
- Gündelik Yaşam
- Okunma Sayısı
- 2510
Kaç yarım bir bütün eder...

http://uniquelooks.de/euroimaj/images/stories/sayi17/kirlangic_1/kirlangic_1.jpg
Alışkanlıklarının esiri olmuş, teselliyi ucuz şarap şişelerinde arayan, melankolik, alkolik, kaybetmiş, yılmış, genç bir şairleyim bu akşam…
Aynı masada oturuyor, arada kadeh tokuşturuyor, neden bilmem konuşmuyoruz…
Gömlek cebinden çıkardığı buruşuk defter yapraklarına bitmek üzere olan, artık avucunda görünmeyen kurşun kalemi ile bir şeyler yazıyor… Her noktadan sonra boşluğa bakıyor, dalıyor, gülümsüyor…
“ Okur musun?” deyince!
Duymazdan geliyor…
&&&
Aslında hiç var olmamış bir kadının, hayal parmakları ile çaldığı piyanonun, tutkulu melodisi var kulaklarımda...
Rüzgârın yalan vaatlerine inanan, benzi soluk, hatta rengi sarı, umutsuz yapraklar, bedenlerini boşluğa bırakıyor... Düşerken son defa gülümsüyor...
Zaman, bu defa bahçıvan olmuş, nasırlı ellerine aldığı çalı süpürgesi ile söylene söylene bahçeyi temizliyor...
“ Tarih tekerrürden ibarettir!”
&&&
Kırlangıçlar sadece altı ay yaşıyorsa, bir sonraki sene saçak altındaki yuvaya gelen kim?
&&&
Umutsuzluğu; sonbaharda kanadı kırılan leyleğe...
Kaderi; tökezlemiş ata...
Denizi; kovadaki balığa...
&&&
Aynı şehirde yaşadığımızı unutmuşum...
Yıllardır karşılaşmıyor olmamız, tesadüf olabilir mi?
Hüzünlü bir tarafı da var tabi...
Hayat işte! Bazen böyle...
Seni düşününce, mutfak dolabının en üst rafında duran vişne reçeli geliyor aklıma...
Uzandığımda alabileceğim yaşa gelince, o mağrur kavanozu hatırlamamam sence de garip değil mi?
&&&
Şarkılara da uyuzum bu gece…
<ı>“Gözlerimden süzülen birkaç damla anıda senin sıcaklığın var… Anlıyorsun değil mi?”ı>
<ı>ı>
Siyah kazaklı hiçbir kadının resmini ortadan yırtamadım… Denedim, başaramadım… Yaktım ama… Gözleri kaldı… Yetti… Sanırım arttı da!
“ Biraz daha gerçekleri anlasana…”
Anlamamı istediğin “gerçek” dediğin nedir İlhan İrem…
Ayrıntılarda saklanan şeytan mı? İnsanların gözleri ile görüp “doğru” diye nitelediği… Sahiden mi?
Kime göre gerçek?
Neye göre hakikat?
Yaşadıklarımızın hangisi mahiyet?
&&&
Birine mektup yazmayalı çok oldu…
Şimdi düşündüm de en son kendi resimlerimi kartpostal yapıp bizimkilere göndermiştim…
Onlar da mektup sayılır mı?
Bilmem!
Başıma ne geldiyse hep sonunu düşünmemekten geldi…
O yüzden Kahraman oldum.
Donkişot olamadım!
Yanlış yapma korkusu, insanları üzme korkusuna karışınca…
Hamur gibi oluyor adam…
Senin anlayacağın taş gibi gözükse de
Kulak memesi yumuşaklığında kalıyor…
Doğru mu yapıyorum?
Yanlışa devam mı ediyorum?
Olanı biteni anlamaya çalışıyorum…
“Bana en zor şey nedir” dersen?
“Anlamaya çalışmaktır” derim…
Kolay değil insanın kendi kendini kandırmaya çalışması…
Mazeretler üretmesi…
Hastalığı tespit edip, tedaviye girişmesi…
&&&
Anlamaya çalışmak.
Anlamak zorunda kalmak!
Anlamak zorunda bırakılmak…
Her şeye rağmen anlamamak…(!)
Önerilerine Ekle Beğendiğiniz blogları önerin, herkes okusun.
