Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Nisan '07

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Kaçımız çağdaşız

Kaçımız çağdaşız
 

72 milyonu geçen nüfusumuz var. Hiç merak ettiniz mi kaç milyonumuz çağdaş?
Önce şuna açıklık getirelim. Çağdaşlık nedir?

Açıklamaya gerek var mı? Adı üstünde... Çağdaş, yani çağa uyan, uyum sağlayan, Aynı çağda yaşayan, muasır. Hani rahmetli Atatürk bizi muasır medeniyetler seviyesine çıkaracaktı da ömrü yetmedi ya... İşte o çağdaşlık. Bulunduğun çağın anlayışına, yaşam tarzına, teknolojisine uyum sağlayan modern insana da çağdaş denir.

Çağ dışı ne demek? Kusura bakmayın, siz değerli Milliyet blog yazarlarına ve ziyaretçilerine ders vermiyorum. Bu beni aşar. Sadece bilgilerimizi tazeliyoruz.

Çağın gerektirdiği şartların gerilerinde kalmış, köhne zihniyetlilere ''çağ dışı kalmış'' diyoruz.

Hangisi daha iyi? Çağdaşlık değil mi? Yaşam şartları her geçen gün değişiyor, gelişiyor. Bizler gelişmelere sırtımızı mı dönmeliyiz? Tüm gelişmelere ayak uydurmamız zor olsa da geçmişe özlem duyacağımıza günümüzün güzelliklerine alışmaya çalışmalıyız.

Çevreme bakıyorum da, çağdaşlığı seven pek az insan görüyorum. Tamam benim yaşadığım çevre şu anda İzmir'in merkezi olsa da öyle pek gelişmiş değil. Aslında ihmal edile edile gelişmelere ayak uyduramamış bölge. Ama kimle konuşsam bana hak vermiyorlar.

Ağalık sisteminin ilkelliğinden bahsettiğim kimseler TV'de bu konuları işleyen dizilere abone olmuşlar.

Maçoluğu eleştirdiğim erkek tanıdıklarımın çoğu bana düşman gibi bakıyorlar. Maçoluk kanlarında dolaşan alyuvarlar sanki. Benliklerini sarmış virus olduğunu farkedemiyorlar.

Töre cinayetlerini eleştirdiğim tanıdıklarım, ''Aga bizim oraların töresi bu. İstersen'' diyor. ''Biz namusumuzu koruruz.'' diyor.

''-Sence namus nedir, biz namussuz muyuz?'' diyorum, ''Namusu korumak için öldürmek mi gerek?'' diye devam edeceğim. Cevap bile vermeden gidiyor. Bir dahaki karşılaşmamızda yüzüme bile bakmıyor.

''Abdullah GÜL de cumhurbaşkanı olunca göreceksiniz siz!'' diye şaka yollu bana sataşan arkadaşıma soruyorum.
''-Ne göreceğiz?''
''-Görünce, görürsünüz.' oluyor cevabı.
''-Yani devleti ele geçirip, dini kaidelere göre mi yönetecekler?''
''- Bekle, göreceksiniz?''
Allah Allah!
''-Söylesene kardeşim, ne demek istiyorsun?''
''- Artık dindar insanlar çoğalacak ülkede. Namuslular çoğalacak.''
''Sen namaz kılar mısın?'' diyorum.
Kızarıyor. Cevap vermiyor. Önündeki cisimlerle oynuyor.
''Üç Kulhuvallah bir Elham oku da dua edelim!'' diyorum.
Bu sefer sadece kızarmıyor, kızıyor da.
''-Mecbur muyum okumaya?''
''-Hayır değilsin ama beni beğenmiyorsun. Yani ben dini bilgilere sahip değilim, sen dindarsın, oku bakiim''

Rahmetli Barış MANÇO geliyor aklıma. Oku bakiim. Ama okuyamıyor.

Yok kardeşim yok. Bu böyle olmaz.
İnsanlarımız hayatı yaşamadan çocuk dünyaya getiriyorlar. Hayatı tanımayan insanlar tanımadıkları hayatı dünyaya getirdikleri çocuklara nasıl tanıtacaklar?

Buyrun buradan yakın! Cumhurbaşkanı adayımız, Dışişleri Bakanımız Gül evlendiğinde, eşi 15 yaşında imiş.

Bazıları bana kızacaklar ama umursamıyorum. 15 yaşında bir çocuğu kendisine eş olarak seçen insanın çağdaşlığından şüphe ederim. Çağdaşlığından şüphe ettiğim bir kimsenin Dışişleri Bakanlığından da şüphe ettim, Cumhurbaşkanlığından da şüphe ederim.

Bu güzel ülkeye çağı yakalamış, hayatın eğri ve doğru taraflarını çok iyi bilen, tecrübeli, kültürlü, kendisini eğitmiş, dar bir çevreden gelmeyen, görüş açısı çok geniş, ufku açık, devlet adamı niteliklerine sahip kimseler lazım.

Ülkemizde çağdaşlığı seven ve çağdaş davranana insan sayısı toplam nüfusumuzun dörtte bir kadar bile yok bence. Bu sayıyı artıracak politikacılar lazım bize. Ama gelenler hep çağdışılığa özendiriyor halkımızı. Onlara hükmetmek daha kolay ya...

Mustafa Mumcu 27 Nisan 2007 saat: 01:02

 
Toplam blog
: 324
: 2811
Kayıt tarihi
: 10.04.07
 
 

06. 06. 1945 İzmir doğumluyum ve İzmirli olmaktan da gurur duyuyorum. 1968 yılında birkaç yıllığın..