- Kategori
- Güncel
Kaddafi ve Hüsnü Mübarek aksine Esad pabuç bırakmıyor
Bundan bir yıl öncesine kadar, can ciğer kuzu sarması olduğumuz Suriye ile köprüleri atmış durumdayız. Kardeşimiz dostumuz Beşar Esad'a bugün haddini bildirmek için yanıp tutuşuyoruz.
İnsan haklarından, basın özgürlüğünden bahsediyoruz ve demokrasi dersi vermeye kalkıyoruz. Sırasiyle bu olayların patlak vermesi, ABD'nin Ortadoğu politikalarının, bir tezahürü olarak ortaya çıktığı, artık bilinmiyen bir denklem değildir.
ABD'nin Irak işgaline Rusya ve Çin'in yeterli tepkiyi vermemeleri, İran ve Suriye'nin menfaatlerine uygun bir stratejiydi. Nitekim bugün Irak'ın üçe bölünmesiyle Şii'ler ön plana çıktılar. İran'ın Ortadoğu'daki gücünü, ABD istemeden kuvvetlendirdi.
ABD şimdi, Ortadoğu politikalarını yürutmesi için Suriye'den kurtulmak zorundadır. Bunuda kendisinin fiilen yapması, ABD kamuoyunda tepkilere neden olacağından, BM'yi devreye sokarak yapmak istemektedir.
Son olarak, Rusya ve Çin'in Güvenlik Konseyi'nde, Arap Birliğinin hazırlamış olduğu, Suriye tasarısını veto etmeleri, Beşar Esad'ın elini kuvvetlendirmiştir. Bu durum, Suriye'de şiddet ve iç savaşı hızlandıracaktır.
Rusya kendi etki alanı olarak gördüğü, Suriye ile bölgedeki stratejik alanlarını korumak istiyor ve Şam'ın arkasında olduğu imajını veriyor.
Suriye'de ki iç savaştan, Türkiye'nin etkilenmemesi kaçınılmaz olacaktır. Bu durumda, Fransa'nın Libya'da İngiltere, İtalya gibi ülkelerle yapmış olduğu müdahale akla gelmektedir.
İşte ABD'nin istediği Türkiye'yi Suriye'ye müdahale etmeye zorlamasıdır ki, gerek Başbakan gerekse, Dışişleri Bakanı Davutoğlu'nun beyanatları bunu çağrıştırmaktadır.