Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Nisan '12

 
Kategori
Eğitim
 

Kademeli eğitim modern eğitim değil

Kademeli eğitim modern eğitim değil
 

"Kademeli eğitim" modern eğitim değil...

Modern eğitim pedagojiyi kullanır davranış gelişiminde...

Kademeli eğitim bu konuda muamma:)

Konuya gelirsek:

Türk’ün kurnazlığını bilmeyenlere söylüyorum:

Ayağınızı denk atın!

Ve bize o kadar da güvenmeyin!

Biz kurnaz bir ulusuz...

Nedir kurnazlığımız?

Bir kere bize kimse dost değildir.

Dost görünürüz biz o kadar.

İşimize geldiği kadar dost oluruz biz!

Hani bir sözümüz vardır:

‘Öküz öldü ortaklık bozuldu’ diye...

İşte öyle bir şeydir bizim dostluğumuz.

Bize göre ‘giden ağamız, gelen paşamızdır!’

Biz ayrıca şöyle söyleyerek de övünürüz:

‘Hadi; anan öldü, baban öldü, yalan da mı öldü?”

Diye böbürlendikçe böbürleniriz!

Ve biz güce taparız!

Güç, güçten düşünce de ona dönüp bakmayız!

Kaytarmayı çok yüceleştiririz;

‘Kaçanın anası ağlamaz’ der de evlatlarımızı öyle eğitiriz!

Bu yüzden “yan gel yat” hikâyeleri uydurup dururuz.

Bu hikâyelerden epey de mutlu oluruz, gülerken ‘altımıza bile kaçırırız’.

Biz zengini de çok sever sayarız ha...

‘Fakirin başucunda yatacağına zenginin ayakucunda yat’ der dururuz.

Bu yüzden bize zengin dostu derler.

Fakiri görünce ‘kaçacak delik ararız’...

Ne garip bir ulusuz biz ya bir bilseniz.

Yüze güler ardından gıybet ederiz.

Bir elmayı birisiyle paylaşacak olsak büyük parçayı kendimize alır küçüğünü ona veririz.

Bize göre en akıllı bizizdir.

Her şeyi en iyi biz biliriz o kadar!

Başkası bizi yanlış çıkaracak olsa ‘ufacık aklınla sen bu işlere karışma’ der onu sustururuz.

Akıl söz konusu olunca kimsenin aklına ihtiyacımız yoktur: “Akıl verme vereceksen para ver’ deriz.

Her şeyimiz vardır; güçlü dostlarımız, zengin tanıdıklarımız falan... ama işte bir tek paramız yoktur!

En iyisi bize güvenen adam, gel sen bu işten vazgeç.

Bak bize kimler güvenip kendini Kaf dağında görüp sonra perişanları oynamadı!

***

Bugünlerde Başbakan da aynı akıbete yol alıyor, farkında değil!

Bilmem ki nasıl anlatsam ona bu tuttuğu yol, yol değil!

Onun gittiği bu yoldan daha önce kimler gitmedi ki? Gidip de bin pişman olmadı ki?

Abdülhamit, Enver Paşa, Talat Paşa, Damat Ferit, İsmet İnönü, Adnan Menderes, Turgut Özal, Süleyman Demirel, Bülent Ecevit, Tansu Çiller, Mesut yılmaz Necmettin Erbakan...

Ne büyük hayal kırıklığı yaşadılar yarabbi!

Ben iddia ediyorum onların en büyük kabahati; “bize inanıp, güvenip, kendilerini Kaf dağında görmeleridir”...

***

Okumayan, okusa bile okuduğunu anlamayan, anlasa bile kendi nefsinde bunu yaşamayan bir toplumuz biz!

Böyle olunca da gelenekçi yönümüz baskın çıkıyor tabii...

Ve yukarıda saydığım özelliklerimiz bizim peşimizi bir türlü bırakmıyor işte!

Ben naçizane bir öneride bulunmak istiyorum Başbakanımıza:

Gerçek güç dostluktan doğar...

Sahte dostluklar insanı yarı yolda bırakır.

Her şeyden önce bu ülkede sahteliği önlemek lazım...

Bu ülkeyi yöneten olarak bu sahteliği önlemek sizin elinizde...

Gerçek eğitime yöneleceksiniz o kadar.

Öyle din eğitimiymiş, dindar nesilmiş, kademeli eğitimmiş... falan bunlar değil kurtarıcı diye sarılacağın dallar!

Modern eğitime sarıl sarılacaksan!

İyi insan modern eğitimden çıkar!

Pedagojik olarak “değerlemeler” edinmiş insanlar iyi insandır.

“Değerlemeleri” olmayan insan Allah’ı da kandıracağım diye uğraşır.

Yani demem o ki Başbakanım bu toplumu geleneklerinden koparmadan bu toplumdan istediğiniz yarınları bekleyemezsiniz siz!

O kadar!

Siz benim ne demek istediğimi aslında şu an yaşayıp duruyorsunuz da...

Ben yine de Türk atalarımdan çok, çok özür diliyorum.

Beni bağışlamalarını istiyorum.

Saygılarımla...

 
Toplam blog
: 1253
: 175
Kayıt tarihi
: 04.07.10
 
 

1949 yılında Söke Nalbantlar köyünde doğdum. Ege Üniversitesi Fen Fakültesi Matematik bölümünden mez..