Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Mart '09

 
Kategori
Siyaset
 

Kademeli olarak delirtilmek isteniyoruz

Kademeli olarak delirtilmek isteniyoruz
 

Siyasetin arsızlaştığını, usul erkan bilmezleştiğini görüp köpürüyoruz .
Ben yaptım oldu zihniyeti karşısında, ezik duruşlu ve izleyici tavrımızı koruduk.

İnsanlar, yırtık tabiatlı yurdum insanına karşı, hep köşe bucak yakınmalarla yetindi.

İzleyin ve görün, başımıza neler gelecek daha.

Terbiyeli olmayı tercih edenlerin, suskun kalmayla terbiyeli olmak arasındaki farkı bilmememleri daha nerelere götürecek bakalım biz, entel dantel ve okumuş takımını...

Bugün, yerel seçimlerdeki sandık memurluğu görevimin gereklerini öğrenmek için, seminer almak üzere, bana bildirilen saatte, olmam gereken yerdeydim.

Semineri vermekle memur edilmiş bir ağır ceza hakimi, herbiri en az üniversite mezunu ve en çoğu öğretmen olan bizlere, önce güzelce, nasıl terbiyeli ve saygılı olunur dersi verdi.

Sonra, 41 yıllık meslek yaşamından seçme anılarla bezenmiş, kıssadan hisse olayları anlattı.

Sadede gelmesini sabırla ve terbiyeyle bekledik.

Sadede geldi: arka fonda yerleşmiş bulunan büyük ekran tv den Yüksek Seçim Kurulu Başkanımızın yönergelerini izletti.

Arada, salondan çıkmak için davranan arkadaşları payladı, hesap sordu.

Nereye gidiliyordu acaba??

Koskoca, ağır ceza hakimine karşı ve salonda bulunan onca kalabalığa karşı hesap verdirdi........

Mazeretlerini, sıkıla sıkıla söyleyen arkadaşlara sataştı arkalarından:

''Tabi, insanların, prostat gibi, idrarını tutamama sorunu gibi, tuvaler eğitimi almamış olma gibi sorunları olabilir...'' dedi.

Kimse sesini yülseltemedi.

Diyemedi ki: '' Beyefendi, görev suistimali yapıyorsunuz.''

''Beyefendi işinizi yapınız.''

''Beyefendi, mesleki tafranızı suçlu vatandaşlara karşı kullanınız.''

''Beyefendi, hayat, sadece suç ve ağır cezadan ibaret değildir.''

''Beyefendi, karşınıza alıp, seminer vermekle memur olduğunuz insanlar potansiyel suçlular da değildir.''

''Beyefendi, kendinize gelinizz!!!'

Bu beyefendiye bunları diyemeyenlerden biri de bendim.

Görevli olacağım seçim sandığının bulunacağı okulumun bağlı olduğu İzmir Bayraklı İlçesi seçmenlerinden biri olacağım haliyle.

Seminerin son bilgileri, bizlerin ne şekilde oy kullanacağımızla ilgilendirildi:

İkametgahımızın bağlı olduğu ilçe Bayraklı İlçe değilse - ki salonda bulunanların neredeyse hiç birisinin gerçek seçim sandıkları Bayraklı İlçesine dahil değil- kullanabileceğimiz oy sadece İl Genel Meclisi, yani İzmir Büyük Şehir Belediye Başkanlığı için olacakmış.

Bunu öğrendik.

Aylar önce, döndüğünü bildiğimiz oyunun son ve vurucu darbesi olarak bu günü seçmişler demek...

Her bakımdan, gerek ulaşım, gerek iletişim gerekse mantıksal ve pratik olarak,
Karşıyaka İlçesine bağlı olması gereken yerleşim alanları Bayraklı İlçesi'ne bağlanmıştı.

Bu emrivakiden kısa bir süre önce de, Bayraklı İlçe olmuştu.

Sebep çok tanıdıktı, yine susmuştuk.

Kapı aralarında, terbiyeli terbiyeli dedikodu yapmıştık:

''İktidar partisinin Bayraklı İlçe Belediye Meclisi grubu çok güçlü olduğundan emindi zaar.''

Bayraklı İlçe' ye dahil edilen yerleşim alanlarının Karşıyaka'dan alınma sebebi de çok açıktı.

Bu bölgede yaşayan insanlar, bir kuru makarnayla, bir ton taş misali zehirli kömürle kandırılabilecek kadar yoksuldular.

Karşıyaka İlçesi, mantık süzgecinden ve akıl ölçüsünden geçirerek ve her sadakaya kanmadan oy veriyordu.... Yıllardır.

Bayraklı ilçeye kaydırılacak Karşıyakalı seçmenin oyları çoğunluğa karşı diğer tarafta eriyebilecekti.

''Bölelim o zaman,
güç bizde o zaman.''

Anlaşılmıştı.

Ama, sanıyorduk ki, seçim görevlisi olan bizler, seçmen kartlarımızla, Mahalle İhtiyar Heyeti ve Muhtar Seçimi pusulası hariç, görevli olduğumuz İlçe Belediye meclisinde ve İl Belediye Başkanlığı seçiminde oy ve söz sahibiyiz.

Değilmişiz....

Sadece Büyük Şehir Belediye Meclisi seçiminde oy ve söz sahibi olacağımızı öğrenince, salondan, daha doğrusu, sadece arka tarafta oturan bir kaçımızdan,

''Olur mu öyle şey, bari kendi ilçemizde oy kulanabilme hakkımız var mı??'' diye bağırdık.

Bir kaçımız: ''Bunlar kurgulanmış oyunlar, neredeyse bin kişinin oyu kullanılamaz halda bu dediğinize göre'' diye bağırdık.

Ağır Ceza hakimi beyefendi:

'' Disiplin kuralları vardır, göreviniz, oy veren halkın bu sorumluluğunu yerine getirmesini sağlamaktır.''

'' Böyle bağırarak, beni yetkilerimi kullanmak zorunda bırakmayın.'' diye gürledi.

'' İstifa etseydiniz sandık görevinizden.'' dedi.

'' Bu kuralı bilmiyorduk, yeni mi eklendi, öyleyse bile doğru bulmadığımızı ifade ediyoruz..'' dedik.

'' Kural kuraldır, işiniz vatandaşa oy kullandırmak, o kadar!!!!'' dedi.

İstifa etmemiz ve kendi ilçemizde oy kullanma sorumluluğumuzun tamamını yerine getirmemiz için bugün çok geçti.

Ayrıca bizler görev yerimize gitmeyeceğimizi düşünmedik ama, beyefendi bir kere daha tehtid etti hepimizi:

29 Mart pazar günü seçim görevine gelmeyen olursa, yetkisini kullanıp en ağır cezayla yargılanmamızı sağlar ve bunun için elinden geleni yaparmış......

Tehtid edildik, azarlandık, sinirlendik, şu adama iki çift laf daha edelim dedik.

Ne görgüsüzlükle itham edilmeyi, ne terbiyesiz olmakla suçlanmayı, ne de yargı hiçe saymadığımız halde, öyle sanıyormuşuzcasına itilip kakılmayı ve azarlanmayı haketmiyoruz.

Biz toplum içinde yaşamayı, sizin kafanızı uzatıp bakmayacağınız yerlerde öğrendik.

Sizden daha iyi biliriz....

Aklımıza yatmayan ve alenen kendi işledikleri suçu dahi kurallaştırarak burnumuza dayatanlara sessiz mi kalmamızı istiyorsunuz???

''Biz yaptık oldu.............'' öyle mi olacak bir kez daha??

Bunun başka adı yoktur...

Sokak çocuklarına acımayalım, bilmiyorlar orman kurallarıyla yaşanmayacağını..

Eleştirilmeye karşı tehtidleriniz, çocukluğunuzdan kalma.

Öğretici tavrınız, eski moda ve işe yaramaz.

Dayatmacısınız............

Kademeli olarak, delirtmeye çalışmayınız..........

Bırakın da insanlar, akıl mantık süzgecinden geçirsinler olan biteni.
Sonra da, değerlendirsinler.

Oy versinler.


Hukukçu oluşunuz, demokrasinin temel taşı oluşunuzu çağrıştırsın.

Bu ülkenin yönetim biçimi, Cumhuriyettir.

Başka bir rejimin hukukçusu gibi davranmayınız.

Demokrasilerde, hata yapan iktidarın seçim kaybetmesi de doğal bir sonuçtur.

Bundan korkmayınız.

Hatalardan ders almak bir erdemdir.

Bunların savunucusu olunuz.

İyi halden, cezayı hafifletmek diye bir durum yok mudur?

Korkmayınız.

Halk sizi linç etmez.

Unutkandır.

Terbiyelidir insanlarımız.

Delirtmeyiniz.

Sayın, AĞIR CEZA HAKİMİ beyefendi..

 
Toplam blog
: 66
: 576
Kayıt tarihi
: 26.01.09
 
 

1963 doğumluyum. İngilizce öğretmeliği yapıyorum. 20 yaşında bir oğlum var. İzmir' de yaşayan şan..