Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Mart '17

 
Kategori
Felsefe
 

Kader, mukadderat, alın yazısı

Kader, mukadderat, alın yazısı
 

Kader Nedir? Spiritüalist görüşe göre, ruhlar, bütün ruhlar, ezelden ebede kadar, sonsuz bir gelişim, tekamül içindedir. Bu varlıklarının sebebidir diyenler de var ama hadi biz biraz daha alçak perdeden, varlıklarının, var olmalarının ayrılmaz bir parçasıdır diyelim.

 

Bu tekamül yolunun her hangi bir noktasında, tekamül sonsuz olduğuna göre, her hangi bir noktada, her hangi bir ruhun, ve her bir ruhun tekamül yolunda, kamil olma yolunda bazı eksikliklerinin olması çok doğaldır ve mantıkidir ve hatta bu eksiklikler giderildikçe sıra diğer eksikliklere gelecek ve bu böyle sonsuza kadar da devam edecektir. Bu eksikliklerin giderilmesi tekamül için bir ihtiyaçtır.

 

Bu tekamül ihtiyaçlarından bir kısmının giderilmesi ancak bedenlenerek ve dünyaya veya başka dünyalara gelerek ve orada bedenli bir hayat yaşayarak ve bazı tecrübeler edinerek mümkün olabilmektedir.

 

Spiritüalist görüşe göre, Tanrı veya Ruhsal Planlar veya Ruhsal İdare Mekanizmaları ruhların her hangi bir etaptaki tekamül eksikliklerini yani ihtiyaçlarını tesbit ederek, bu eksikliklerini, bu ihtiyaçlarını gidermek için gerekli olacak veya olabilecek tecrübeleri, yaşam tecrübelerini de saptayarak, bu insanları bedenlenmek ve bu tecrübeleri yaşamak, bu tecrübeleri edinmek üzere dünyaya göndermektedirler. İşte her bir insanın ihtiyaçlarına göre yaşaması gereken, öngörülen veya planlanan bu tecrübeler o insanın kaderini, mukadderatını oluşturmaktadır.

 

Diğer bir ifade ile, insanların dünyada yaşadıkları olaylar, tecrübeler, Tanrı veya ruhsal planlar tarafından gelişigüzel, rastgele, keyfi olarak saptanmış olaylar değil, o ruhun, o bedenlenmiş ruhun, belli bir noktadaki eksikliklerini, ihtiyaçlarını gidermek için yaşanması gerekli olaylardan ve tecrübelerden oluşmaktadır. Kanaatimce kader işte böyle bir şeydir.

 

Yine spirütüalist görüşe göre evrende tekamül yolunda gerekli ve varolan bazı yasalar vardır. Bu yasalardan biri de “seçim hakkı” veya “özgürlük yasası”dır. Yani insanları dünyada yaptıkları fiilleri, yaşadıkları olayları yine kendi kararları ile yapmaktadırlar. Bu her zaman sadece kendi tercihlerine bağlı olmayıp bazen diğer insanların kararları, tercihleri de onları etkilemektedir. Örneğin bir uçak düşüp de bir insan öldüğü zaman bu sadece kendi tercihi veya kendi hatası yüzünden değil belki pilotun belki kontrol kulesinin, belki uçak tamir bakım teknisyeninin veya başka insanların kararları, tercihleri veya hataları yüzünden de olabilmektedir. Burada vurgulamak istediğim uçağın Tanrı istediği için değil, bazı insanların bazı kararları neticesinde düştüğüdür.

 

Peki bu işlerde Tanrı’nın hiç dahli veya müdahalesi yok mudur. Şahsi kanaatim, şüphesiz olabilir. Tanrı her istediğinde, her istediği anda herkese, her şeye isterse müdahale edebilir. Onun rızası dışında hiçbir şey olamaz. Ama şahsi kanaatim bu işlerde Tanrı’nın müdahalesini mümkün olan en az düzeyde tuttuğu, istisnai olarak müdahale ettiği yönündedir. Mesela siz Tanrı’ya yüzlerce defa dua edebilirsiniz, Tanrı da bu dualarınızdan sizin iyiliğiniz için olanlardan, bir veya bir kaçını kabul edebilir. Bu bir müdahaledir ama istisnaidir.

 

Bu konulardaki bilgim sınırlı olduğu cihetle yukarıdaki görüşlerden hatalı bulacaklarınız olabilir. Böyle hatalı bulduklarınız varsa bu kısımları lütfen kişisel görüşlerim olarak kabul ediniz. Yani bu yazı tamamen veya kısmen, bir ekole göre veya başka bir ekole veya görüşe göre yanlış bulunabilir veya yanlış görülebilir. O zaman yazımın o bölümlerini lütfen bir faninin sesli düşünceleri olarak kabul ediniz, doğru veya yanlış. Sürç-ü Lisan ettiysek affola.

 
Toplam blog
: 326
: 941
Kayıt tarihi
: 10.03.11
 
 

Okullar: TED Ankara Koleji, ODTÜ, Bogaziçi Üniversitesi (Master) İş Hayatı: Philips, Anadolu Endü..