Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Aralık '08

 
Kategori
Felsefe
 

Kader, özgür irade ve zar adam...

Kader, özgür irade ve zar adam...
 

http://uk.gizmodo.com


Luke Reinehart’ın “Zar Adam” adlı kitabının, son sayfasını az önce kapattım...

Kapakta kitabı her elime alışta gözüme ilişen yazıyı tekrar okudum... Sırıttım!

Çok az kitap hayatınızı değiştirebilir... Bu roman değiştirecek...”

Aklıma gelmişken bir kitap okuyunca hayatının değişeceğine inananlar var mı aranızda?

Kitabına, okuyanına bağlı sanırım...

“Bir kitap okudum hayatım değişti!”

Kitabın adını ve yazarını herhangi bir arama motoruna girdiğinizde karşınıza çıkabilecek rutinliğe, bir yazı daha eklememek için, “Zar Adamı” anlatmaktan çok... Felsefesi üzerinde durmak istiyorum...

Geçenlerde “ Yazı Tura” başlıklı bir yazı kaleme almış, kararsız bir ağabeyime, “yazı tura at o zaman” demiştim...

Yazı gelirse gideceksin!

Tura gelirse kalacaksın!

Ciddiye almış, olup bitenin sorumluluğunu ikiyüzlü metale yüklemiş, başparmağının bütün gücüyle parayı yukarıya doğru fırlatmış, masanın üzerine büyük bir gürültü ile düşen metal, dönmüş dönmüş ve sonuçta tura gelmişti...

Gitmedi!

Biz oyunu metal para ile oynadık...

Zar Adamın oyunu adı üzerinde zarla oynanıyor...

Karar vermek zor değil mi?

Verilen kararların arkasında durmak da zor?

İki ucu boklu değnek durumlarını bilir, çoğu kez sakalla, bıyık arasında gider gelirsiniz...

Etrafınızda bilgisinden, tecrübesinden yaralanabileceğiniz bir akıl hocası da yoksa ki bu akıl hocalarına günümüzde Yaşam Koçu deniyor...

Takıldım şimdi Yaşam Koçu!

Çok iddialı yahu!

<ı>Kişinin içindeki doğruyu, geçmişi eşelemeden bulmasına yardımcı olan adam veya kadın...

<ı>

<ı>

Ofistesiniz, bütün çalışanlar gitmiş, parmaklarınızın arasında tuttuğunuz sigaranın külü, halının üzerine düşmek üzere... Karasızlık can yakıcı bir hal almış, sorumluluklarınızın altında eziliyorsunuz, masanın üzeri içinizi karartan raporlarla dolu...

Birden sehpanın üzerinde durmaktan yılmış, eski bir arkadaşınızın getirdiği ceviz tavla ilişiyor gözünüze, en dalgın halinizle zarları avucunuza alıyor tekrar koltuğunuza dönüyorsunuz...

Bir şimşek çakıyor kafanızda kalemi elinize alıyor ve yazmaya başlıyorsunuz?

1 gelirse; hiçbir şey düşünmeyip eve gideceğim.

2 gelirse; çalışanları ücretsiz izine çıkartacağım.

3 gelirse; bankalarla kredi için tekrar konuşacağım.

4 gelirse, işletmeyi kapatacağım.

5 gelirse; telefonları kapatıp bir haftalığına köydeki çiftliğe gideceğim...

6 gelirse; kafamı silahı dayayıp intihar edeceğim!

Zarı elinize alıyor ve avucunuzda sallayıp, halıya fırlatıyorsunuz...

Beş geliyor...

Telefonları kapatıp çiftliğe gitmek için yola çıkıyorsunuz...

Garip ve şu an yazıyı okuyan bazılarına göre deli saçması değil mi?

Altı gelseydi, adam gerçekten intihar edecek miydi?

Kitaba göre; “evet”

Zar adam olmanın ilk kuralı bu, zar ne derse onu yapmaya karar vermek!

O zaman <ı>kader kavramını ve <ı>özgür iradeyi, oyunumuza dâhil edelim...

Sokakta yürüyorsunuz, önünüze bir dilenci çıkıyor ve sizden para istiyor...

Bir süre düşünüyorsunuz... diyelim ki parayı verdiniz!

Elinizi cebinize özgür iradenizle mi attınız?

Yoksa yazgınızda o dilencinin karşınıza çıkması da, avucunu size uzatması da, para istemesi de ve sizin vermeniz de var mıydı?

Peki, cebinizde bir zar taşıdığınızı varsayalım...

Dilenci parayı istediği anda düşünmediniz de “tek gelirse para vereceğim, çift gelirse vermeyeceğim” diye aklınızdan geçirip zarı attınız...

Diyelim ki tek geldi!

Zarı özgür iradenizle mi attınız?

Kaderinizde zarı atmanız ve tek gelmesi yazılımıydı...

Yoksa bunların hepsi tesadüf müydü?

Kader, özgür irade ve zar adam...

 
Toplam blog
: 1280
: 1114
Kayıt tarihi
: 09.08.06
 
 

Deniz tutkunu.Amatör kıyı balıkçısı. Aynı Şarkı ve Ilık Havada Hoşça Kal adlı kitapların yazarı ..