Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Ekim '17

 
Kategori
Deneme
 

Kader Kadersizliğiniz Olur Kimi Zaman...

Kader Kadersizliğiniz Olur Kimi Zaman...
 

 Yaşam bu günlerde ne yapsam üzerime bir türlü oturmayan, rengi atmış, ütüden dizleri ve ceket yakaları parlamış, artık ütü tutmayan, buruşuk, üstüme uymayıp üstelik hep sıkan, bir memur emeklisinin tek kat damatlık lacivert elbisesi gibi; alışamadığım. Geçen günleri aratan ve anımsatan, ama içimi rahatlatan tek yanı yalnızca hakedilmiş olması...

 Ne yapsanız bir yana bırakıp terkedip geçemezsiniz, kaderdir, kadersizliğiniz olur kimi zaman. Uzun sayılabilecek bir süre yaşamışsanız bir toplum içinde, onun çeşitli, kimi zaman yaralayıcı, kimi zaman sizi rahatlatıcı, gururlandıran akışlarını da değerlendirecek, biz böyle değildik, bu günlere nasıl geldik değerlendirmesini yapabilecek, bütün bu olup biteni hakediyor muyuz sorusuna yanıt verebilecek durumdasınız demektir. Bir sestir tutunmak istediğiniz. Ortalıkta yüksek sesle konuşanların sesinden artık duyulmaz olan, ancak bilenlerin duyabildiği belki de bir iç ses. Gerçeğin sesidir tutunmak istediğiniz. Suç mudur, gerçeği aramak, onu düşündüğünüz gibi yaşamak ve dilegetirebilmek?..

 Varsa eğer ve şayet avantaj, gelişim, yenilenme gibi görünüyor ya da gösteriliyorsa, yapılanların hangi bedeller ödenerek yerine getirildiği, her yeni yasanın hangi özgürlüğü zedelediğini sorgulamamak bir kolaycılığın ötesinde, belki de ondan daha çok, aşalayıcı bir teslimiyetin ifadesidir. Toplumsal olaylar, gelgitler, bir kader değildir, hele rastgele hiç değildir!.. Siz istemiyor ve olup bitene katılmıyorsanız eğer, ancak o zaman bu durum sizin için bir talihsizlik olabilir.

Zira olaylar sizin için anlaşılamaz, oysa uygulayıcıları için anlaşılabilir olup kurgulanan hedefe doğru yol alırken, kimi zaman asıl hedefine yönelmek için akıl almaz geri dönüşler yapar. Öfke ile köpüren, artık karşı konulamaz sanılan bir güç seli, gözlerinizin önünde toplumun o ana adar biriktirdiği değerlere, yaşam neş'esine ve hukukun kuşaktan kuşağa aktarılan duvarlarına çarpar ve onları yıkar. Bir ürkütücü süreçtir. Bir seldir, amansız bir şekilde bedel ödemeyi göze alanları önüne katar sürüklerken, ses çıkarmaktan korkanları aşağılık bir köle suskunluğunda çamur içinde bırakır, yoluna devam eder. Ancak her selden sonra olduğu gibi sular geri çekilmek durumundadır. Çamur altında kalanlar suskunlar ve tepkisizlerdir, yenilmişlerdir...

 Her geçici zafer zaman içinde sönüklenir ya da kendi zamanı içinde sonlanır. Yenilmez, hiçbir zaman yenilemez olan tek şey gerçek ve düşünce özgürlüğüdür; o her zaman geri döner. Görünüş olarak susturulduğu, baskılandığı sanıldığı zamanlarda, gerileyerek vicdanın en derin yerine, hiçbir tehlikenin ulaşamayacağı bir yerine sığınır. Özgür ruhu susturarak mağlup ettiklerini sanmaları boşunadır. Çünkü, böylesi her insanla birlikte yeni bir vicdan doğar ve insanlığın vazgeçilemez hakları uğruna bir eski kavgayı yeniden başlatır. Onlar böylesi karanlıklarda ışıkları hep parlayan yalnız yıldızlardır. *"Evrendeki yıldızlardan yarısından fazlası hiçbir takımyıldıza ait olmayan yetim yıldızlardır. Takımyıldızların hepsinden daha fazla ışık verirler"

 Onları gözünüzden kaybetmeyin...

                                                                                                                   *John BERGER

 Akın Yazıcı

19 Ekim 2017/İzmit

 
Toplam blog
: 190
: 391
Kayıt tarihi
: 07.05.14
 
 

1965 Ankara Üniversitesi Tıp fakültesinden asker hekim olarak mezun oldum. Gülhane Askeri Tıp Aka..