Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Aralık '10

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Kader mi yoksa düşünce mi

Kader mi yoksa düşünce mi
 

Güzel havaları fırsat bilip, bisikletime atlayıp, insanların bol olduğu yerlere doğru gezintiye çıkıyorum. İnsanları izliyorum, sürekli ordan oraya koşturup duruyorlar. Dükkanlar yeni yeni açılmış. Esnaf kapıda; ilk müşterisini bekliyor. Bir sürü kiralık dükkan gözüme çarpıyor. Demek ki ya işler iyi değil ya da dükkan sahipleri kiralara hep zam yapıyor.

Çorlu şehrinin göbeğinde, 3-5 ağacın kesilmediği, bir tutam yeşilliğin içinde, insanlar oturmuşlar sabah çaylarını yudumluyorlar. Pek çay sevmem ama canım çekti. Ben de çay ocağının yakın bir masasına oturarak kendime bir çay söyledim. Sonra telefonu aldım elime, yeşillikleri, bisikletimi, yoldan geçen insanların fotoğraflarını çekmeye başladım.

Birden masama yaşlı (60 gibi) bir adamcağız oturdu. Normalde müsaade istenir ya, neyse adam “hüsnüüü bi çay ver lannn” dedi.

“Ben de istedim ama gelmedi hala” dedim. Bizi duyan çevre masalardakiler de söylendiler. “Biz de istedik, on dakkadır bekliyoruz.”

“Bu it hem sağırdır hem de kulakları çok iyi duyar. Bak şimdi; lan oğlum herkes çay bekliyor ne öğrüyon sen”

“Suyu kaynattık kardeşim, patladınız be. Alın bu çayları da için…”

Hadi bakalım anlat bu adama müşteri hizmetlerinin önemini, anlar mı? Tok satıcı işte…

Çaylarımız geldi. Masamdaki adam, bir sigara yaktı. Bir içine çekti ki canım çekti. “Nerelisin sen hemşerim?” dedi.

“Fethiyeliyim.”

“Nerde o be. Antalya da mıydı? Mersin de mi? Hiç getmedim ben oralara” dedi.”

“Muğla’da” dedim.

“Anamın karnından bi zengin çocuğu çıkmadım ki hep geçim mücadelesi ile yaşadık. Aha şimdi aylığımı aldım 650 tl, bunla yer misin, gezer misin. Adam da bi de şans olcak. Ben de her ikisi de yoktu be, ne doğuştan zenginlik, ne de şans…”

Amcaya kendine zenginliği hayal edip hedef koymamışsın, kendini geliştirmemişsin, araştırıp okumamışsın falan filan demedim tabi. İdealistlik sökmez. İş bitmiş artık. Bakmayın biz kendimize gaz verip hedef koymaya, gelişmeye çalışıyoruz ama amca maçı bitirmiş artık.

Şekersiz çayımı yudumlarken düşündüm “gerçekten biz hayata müdahale edebiliyor muyuz? Yoksa hayat zaten bizi alıp bir yerlere götürüyor mu?”

Okuduğum kitaplarda da çok var bu. (İyi düşün doğru karar ver, Büyük düşünmenin büyüsü, Başarmak sizin elinizde, Yaklaşım her şeydir, Başarıyı keşfedin, Tutkunuzu keşfedin, %100 Düşünme gücü, Kişiliğinizi tanıyın, İnancın büyüsü, Cesur sorular, Beynin gizli güçleri, İçsel koçluk, Benim büyük kitabım) Hayal et, hedef koy, kendine güven, çok çalış, başar, yürekten iste, tutkunu keşfet vb…

Sen ne kadar istersen iste, ne kadar hayal edersen et. “Amca bak sana bir kitap vereyim hayatın değişsin” sakın deme! (Küçümsediğimden değil okuyamaz diye…)

Adam sigaradan bir derin fırt daha çekiyor. Gözleri yaşarıyor. “Çocuklarım da hiç aramıyor, bayramlar da bile gelmiyorlar. Çok işleri varmış” diyor.

Teskin etmeye çalışıyorum: “Geçim derdi işte, çalışmazsan olmaz amca. Bak ben kaç aydır işsizim.”

“İşleri batsın onların. Hadi ananız öldü. Bi babanız kaldı be. Arasınıza hayırsızlar…” Gözler gene sulandı.

İşin var, paran var. Ama merhametin yok. Neye yarar.

Hakikaten şans da yok, kader de. Ben de üzüldüm bu amcaya. Şimdi bu amca bunu mu hayal etti?

Çok iyi bir kariyer edindin. Müdür oldun. Paran var. Evin var. Araban var. Oraya buraya tatile gidiyorsun. Vur patlasın çal oynasın eğleniyorsun. Oh oh. Ama biricik babanı ya da anneni bile aramıyorsun. Hayat bu kadar insafsız mı? Kader mi bu?

Zamanında çocuklarını çok dövdü belki, nerden biliyorsun? Dur bir sorayım: “Amca sen bu çocukları küçükken dövmüş olmayasın?”

“Eh be oğlum biz ne zorluklar altında büyüttük bu kızancıkları bilmezsin. Çok geçim sıkıntısı çektik çokk. Pek hatırlamıyorum gerçi, e zaman zaman azcık vurduğumuz da olmuştur hani.”

Kim bilir? Ne kadar az. Sen de kadını da dövecek göz var bunu sormayayım, beni de döver möver belli olmaz.

Kader mi şimdi bu… Zaman her şeyi düşünme hesap etme zamanı. Zaman bilgi çağı, kendini geliştirme çağı, okuma çağı.

Aile içinde kötü alışkanlık gören çocukların %80 kötü alışkanlık ediniyormuş. Şiddet görenlerin ise %70 aynısını kendi ailesine uyguluyormuş. Kimse hiçbir şeyi unutmuyor özellikle de kendisine yapılan kötülüğü…

İnsan da biraz da şans olacak tabi, “Kader” ne yapsın, herkes sırada bekliyor, en çok ağlayandan başlamıyor ki daha önce önlemini alıp, düşünüp de çalışandan başlıyor.

Ne düşündüğümüz çok önemli çokk…

Böcek olmayı seçenler ezilince şikayet etmemelidir.(F.Schiller)

 
Toplam blog
: 52
: 7250
Kayıt tarihi
: 08.11.07
 
 

1971 Fethiye'de doğdum.  2000 yılından beri evliyim. Büyüğü 29, 17 yaşında, diğeri 12 yaşında ü..