Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Temmuz '14

 
Kategori
İnançlar
 

Kader nedir ve nasıl oluşur

Kader, kader deyip duruyoruz. Aklı olan her insan, kendi kaderini kendi yazıp, kendi oynar, kendi kendini de yönetir. Yeter ki işin içinde akıl ve bilgi olsun. O, insana yeter. Ondan sonra her şey çorap söküğü gibi sökülür. Dünya da hayat bulup yaşamak insana kolay gelir.

Akıllı ve bilgili insanı yönetmek hem kolay, hem de zordur. Çünkü akıllı ve bilgili insanda farkındalık duygusu gelişmiştir.  Neyin ne olacağını, en az yapan kadar iyi bilir. O nedenle de hakkında alınacak karara ve uygulamasına titizlik gösterir.

Dolayısıyla yasayı yapıp halkın geleceğiyle / kaderiyle oynayan da sonunda yapacağı hatanın cezasının kendine kesileceğini çok iyi bilir. Onun içinde seçilen kendi çıkarını halkın çıkarı önünde tutamaz. Tutsa da kolay kolay her yasayı çıkarıp yönettiği halkın kaderiyle oynayamaz. 

Demek ki, her toplum kendi geleceğini, kendi kaderini kendi aklı bilgisiyle kendi belirleyip kendi tayin etmektedir. Yani olumlu olumsuz yapılıp edilecek olan her şey insanın kendi içinde mevcuttur. Kısaca söylemek gerekirse sorunu çözüp mutlu yaşamakta çözmeyip mutsuz olup, mutsuz yaşamakta bizim kendi elimizde.  Demek ki bütün sorun bizde, biz önce kendimizi sorgulayıp çözmemiz lazım.  

Biz bunu yapmayıp dışımızdakilerle kavgaya tutuşursak hayatı kaybederiz. Ama biz, biz olup dışarıyla kavgadan ziyade önce biz kendi içimize yönelip, içimizdeki potansiyel pozitif enerjiyi açığa çıkarıp kendi kendimizi adam etmeliyiz. Kendimize ve topluma ivme kazandırıp doğru yön verebilelim.

Demek ki huzur ve mutluluk insanın kendi içinde kazanıp elde edeceği bir olgu, bir yaşam biçimidir. Bunun adına da siz ister mutluluk, ister kader deyin.

Ne derseniz deyin ama her sorunun ve her şeyin çözümüne ait her gücün, her insanın kendi elinde ve içinde saklı olduğunu unutmayın.  Yeter ki akıl ve bilgiyle içinizde ki bu gücü ortaya çıkarmasını bilin ve başarın.

Kaderimizin ince uzun bir yolda güzel yazılıp, güzel bir hayat yaşayıp mutlu olmak istiyorsak, yılgınlık göstermeden bunu mutlaka başarmalıyız. Başarmak içinde çalışıp çabalayıp gayret içinde yaşadığımız hayatın ölçü ve dengesini koruyarak yaşamasını bilmeliyiz ki, kendi hayatımıza yön verip kendi kaderimizi kendimiz yazabilelim.

Yazdığımız kader çizgisi içerisinde oluşacak olan hayat oyunumuzu da yine biz, bize zevkini çıkararak oynayalım ki sonunda mutlu ya da mutsuz olacağımız bir hayatın sorumluluğunu taşıyalım. Çünkü akıl bilgiyi, bilgi görevi, görev sorumluk almayı, sorumluluk almakta sonunda insanın ya değerli olup, Hak yanında doğru biri olmasını, ya da değersiz biri olup Hak yanından uzak biri olmasını sağlar ki, her ikisi de sonunda bizim kendi ellerimizle kazanıp elde ettiğimiz kaderimiz olur ki sonucuna da katlanmak zorundayız. Çünkü biz ettik biz bulmalıyız. Dediğimiz an, dünya da huzursuz yaşayıp, mutsuz ölsek de ahirette cehenneme gitsek de er geç Hakk’ın vaadi yerine geleceğinden sonunda biz de hatalarımızın cezasını çekip huzur bulup mutlu oluruz.

O halde daha hiç birimiz ölmedik, geç kalmış sayılmayız. Onun için yaşadığımız dünya da ne kadar tez akılımızı başımıza alıp yaşamaya başladığımız an da çözümü bulup hayatı kolaylaştırmış oluruz.  

Çözüm, verilen aklın kullanıp düşünüp çözüm üretmesidir. Düşünen her akıl, inanın sonunda mutlaka bir çözüm üretir.

Bana göre benim aklımın ürettiği çözüm, yönetenler kadar halk da kendi kaderlerinin iyi ya da kötü yazılmasından sorumludurlar. Çünkü akıl ve bilgi ışığında eğitilip farkındalığını geliştirmiş toplumlarda her şey akla ve mantığa uygun oluşup gelişirken cahilliğinden geri kalmış toplumlar da ise işler hep ters ve yorucu gider.

Dolayısıyla birinci de insanlar gelecekten umutlu, huzur bulup mutlu yaşarlarken ikinci de ise insanlar gelecekten kaygılı, umutsuzluk içinde huzursuz, mutsuz ve yorgun bir hayat yaşarlarken aynı zamanda da çözülmeyip üst üste biriken sorunları nedeniyle de sürekli birbirleriyle çekişme içerisinde kavgalı, dövüşlü, zoraki sürdürülen güvensiz ve sorunlu bir hayat yaşarlar.

 Demek ki huzur ve mutluluk insanın kendi içindeki gizli güçtedir. O güçte aklın elde edeceği bilgide saklıdır.

Akıl bilgiyi, bilgi idraki, idrak eylemi oluşturur. Onun için akılsız yürek, yüreksiz akıl bir hiçtir. Esas olan akıl, bilgi, idrak, inanç ve iman üzere Hak için yaşamak esastır.

03.07.2014

Cahit KARAÇ

Şair, Düşünür ve Yazar.

 
Toplam blog
: 124
: 519
Kayıt tarihi
: 27.09.11
 
 

1953 yılında Kahramanmaraş İli, Elbistan İlçesi, Akveren Köyü doğumluyum. Ankara Kimya Meslek Lis..