Kadıköy’de art arda gelecek üç maç, Aykut Kocaman’ın yazgısını çizecek!

Aykut Kocaman, “sabır” sözcüğünü pek sevdi!

Eleştirileri, “Genel rahatsızlığımız sabır konusunda sıkıntımız var.” diye karşıladı. Esin kaynağı, atalarımız olmalıydı. Çünkü atalarımız, “Sabreden derviş, muradına ermiş!” demiş.

Aykut Kocaman, “sabır”da bir “hikmet”, kendini de bir “derviş” görmüş olmalıydı.

Yoksa niye “sabır” desin, süre versin?

Aykut Kocaman, umudunu hiç yitirmedi.

Ama taraftar kızgın/dı; çünkü Fenerbahçe’nin futbolu umut vermiyor/du. Buna karşın, Aykut Kocaman, işlerin kısada sürede düzeleceği inancını taşıyordu.

“İnanç”la “sabır”,  “murat”la birleşince, güzel günlere gelecekti.

Aykut Kocaman’a bakılırsa, “İnat da, bir murat”tı.

Önümüzde Kadıköy’de art arda üç maç var:

Mersin İdmanyurdu (16 Eylül Pazar), Marsilya (20 Eylül Perşembe), Trabzonspor (24 Eylül Pazartesi).

Bu maçlar, Aykut Kocaman’ın yazgısını çizecek.

*****

Aykut Kocaman’ın işi, gerçekten zor/du.

Bu sezon gelenler, daha yabancılık çekiyorlardı!

Bireysel yetenekleri “takım oyun”u içinde harmanlamak, öyle sanıldığı gibi kolay değildir. Kolay olduğunu ancak, maçı tribünden ya da ekrandan izleyenler söyleyebilirler. Çünkü “hariçten gazel okumak” kolay. Bu, “Hayatımı yazsam roman olur" diyenlerin, roman yazmayı “hayatı anlatmak”tan ibaret saymanın sonucudur. Oysa roman yazmak, dili incelikleriyle kullanmayı gerektirir.

Bir işi yapan her kişi, o işin hakkını gerçekten veriyor mu?

Dıştan bakan başka türlü bakar; sonucu, sonuç öncesine götürür, söyleyeceklerini ona bağlar. Ayrıca, oyunun içinde olanları, onları yönetenleri, bir robot gibi görülür çoğu kez.

Teknik direktör, bir izleyici değil, çözüm üreten, eksiklikleri gideren olmalıdır.

Teknik direktörün elindeki futbolcuları çok iyi tanıması, onlara yetenekleri ölçüsünde görev vermesi gerekir. Zorlamalarla, gereksiz denemelerle uğraşmak, zaman yitirmektir. Ayrıca, verim bekleneni, deyiş yerindeyse, taraftarın gözünde farkına varmadan harcamaktır.

Yazma çizmesi güçlü öğrenciyi o yönde kullanmak yerine matematik yarışmalarına hazırlamak, boşa kürek sallamadır.

Çok yönlü öğrenci yok mudur?

Vardır da, öylelerini her zaman nerede bulacaksınız?

*****

Aykut Kocaman, hazırlık maçlarını koyalım bir yana, 8 maçta bir “ayar” tutturamadı. Alex, bir  “sorun” olarak gündeme gelince, düzelme olacağına, geriye gidiş başladı.

Şampiyonlar Ligi’ne kalamama, kimilerine göre “yıkım” sayıldı. Oysa Fenerbahçe’nin ileri gideceği, UEFA Avrupa Ligi olmalıydı. Görülen o ki, UEFA Avrupa Ligi’nde Fenerbahçe'ye “ekmek” var!

Her şey, Aykut Kocaman’ın elinde.

Kocaman, elindeki futbolcuları maçlara iyi hazırlamak zorunda. Artık, taraftarın beklentilerine yanıt vermeli. Futbolcularının, milli maçlardan sakat dönebileceği olasılığını da düşünerek, önlem/ler almalı.

Bahanelere yer kalmadı.

Her şeyin bir sonu var; sabrın da... Üstelik, verdiği süre doldu dolacak.

Taraftar, Aykut Kocaman’ın maç sırasındaki tavrını da değiştirmesini istiyor.

Sözgelimi, Fenerbahçe taraftarı bir okur, Özkan Yıldız,  gönderdiği iletide diyor ki:

“Hoca kenarda şov yapsın demiyorum, ama oyuna müdahale etmeli. Golde sevinmeli, yanlışta konuşmalı, laubalilikte kızmalı. Yani oyun içinde oyuncuları silkelemeli ki oyuncular kendine gelsin!”

Özkan Yıldız’ın saptaması, taraftar çoğunluğunun sesi olmalı.

Aykut Kocaman, sınavda görevli öğretmenden farksız. Maçı izlerken, çevresini rahatsız ederim kaygısı taşır gibi. Hakemlere, pozisyonlara, gollere, kaçanlara... tepkisi yok sayılır. Sanıyorum, futbolcular da, hocalarını kulübede, Rodin’in “Düşünen Adamı” gibi görmek istemez!

Aykut Kocaman'ın yazgısını çizecek maçlar kapıda.

Aykut Kocaman, kendisine güvenenlerinin yüzünü kara çıkarmamalı!

http://www.facebook.com/turgutcelik

https://twitter.com/#!/turgutcelik

turgutc@ttmail.com