Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Hakan Karaduman (Akdenizli)

http://blog.milliyet.com.tr/akdenizli

28 Kasım '06

 
Kategori
Sosyoloji
 

Kadın... 4. bölüm - Kuşatma

Kadın... 4. bölüm - Kuşatma
 

"Kadın" konu başlıklı yazılarıma başladığımda ne yalan söyleyeyim çok daha fazla yorum beklemiştim. Bunun istenilen düzeyde olmamasının bir çok nedeni olabilir ama baktıklarımı yazmaya devam edeceğim.

Bizim tarafımızdan görülenleri anlatmak işin belki kolay tarafı gibi görünse de, çözüm adına üretilecek tüm fikirlerin duru kelimelere örtüşmesi anlaşılmayı kolaylaştıracaktır.

Özünde kuşatılmışlık insanı kapsıyor olsa da; kadının denetlenen ve gözlenen konumu onu öne çıkarmamızı gerektirir. Gözetlenmek ve gözlenmek bile başlı başına bir kuşatmadır. Burada yapmaya çalışacağım şu olacaktır: Sorunların ortaya konmasında temel soruları soracağım.

Kuşatma dediğimizde neler anlıyoruz?

A: Kendi kararlarını verip uygulama hakkının ne kadarına sahiptir?
B: Toplum, kadını koruma misyonu adına hangi özgürlüklerini veya daha basit anlatımla hangi haklarını çekip almaktadır onlardan?
C: Gelenek ve görenek adı altında yapılan diretmeler, kadının düşünce gelişimini nasıl etkilemektedir?
D: İnsanlık tarihinin aldığı yolun sonunda "özgür birey" olabilmeyi kadınlarımız nasıl tanımlamaktalar?
E: Eğitim haklarını kullanabilmeleri adına önlerine çıkan engellerin sahipleri aslında kimler olmaktadır?
F: Kadın; hareket ederse zincirlerini fark edeceğinin ne denli bilincindedir?
G: Kadına yönelik şiddeti besleyen kaynaklar nelerdir?

Entelektüel bikrimi ve yaşama bakışı ideal olan bir erkek düşünürün bile "kadın" kelimesi sorulduğunda ilk aklına gelenin cinsellik olması sizce bir rastlantı mıdır?

Böyle bir diretme, pasta dendiğinde aklınıza şekerin gelmesi kadar doğalmış gibi algılanması-sunulması bekli de ön yargının keskinliğinin ve sağlamlığının kanıtıdır. Halbuki dost, sırdaş,a rkadaş gibi kelimelerin arkalara itilmesi yapılan hatalara temel oluşturmaktadır.

Yıllar önce bir yazı okumuştum. Halk hareketinden bahsediyordu ve diyordu ki; "halk, kadın ve erkekten oluşur ama dünyadaki bazı devrimlerin özünde kadın rolü hep en az düzeyde olduğundan halk hareketi diye isimlendirmek hatalıdır" diyordu. Bu tanım öncelikle halk olabilmeyi sorgulatır bana. Artılarımız da vardır:Anayasal haklarımız eşittir ve bu çok önemli bir avantajdır.

Kendi dünyalarımızda öncelikle kafalarımızdaki kuşatmayı sorgulamalıyız.

Kuşatma nasıl yarılacaktır?

Kuşatma, kadının yönetmeye daha çok talip olmasıyla yarılacaktır.

Bir ülkenin yönetilmesinden, bir evin yönetilmesine kadar kadın, bizlerden çok daha disiplinli, temiz ve önyargısız olacağından daha başarılı ve problemsiz olacaktır her şey. Sorunun kaynağına oturmuş eğitimsizliği çok daha iyi algılayan ve acısını çekmiş kadınlarımız çabucak öncü rolüne geçeceklerdir.

Gelenekler ve görenekler adına geliştirilen bir çok saçma öğretinin temelinin kadın korkusundan kaynaklandığı da bir gerçektir. Kendinde birçok hakkı fazla tarafından gören düşüncelerin temeli, erkeğin bencilliğinden çok yanlış geleneklerin desteklemesi ve korunmasıdır. Artık günümüz dünyası kas gücünden öte bilgiyi kullananlarındır. Kadının lehine açık kapanmaktadır.

Sorunun çözümüne bir adım daha yaklaşırsak;

1) Her iki cinsinde oturup tüm yanlışları açık yüreklilikle konuşması gerekmektedir. Bu sorunun çözümüne katkı yapacağı gibi bireylerin birbirlerini anlamalarını da sağlayacaktır.
2) Aile içinde başlayan eşitsiz tutum tartışılmalıdır.
3) Kadına yönelik şiddetle, çocuğa yönelik şiddet aynı kategoride ele alınmalıdır. Çünkü, her ikisi de fiziksel anlamda güçsüz olacağından aynı mazlum taraftadırlar. Acillere başvuran bir çok kadına, "aileyi koruma adına" barıştırma yoluna gidildiğinden şiddetin tekrarlanma olasılığı yüksektir. Şiddete başvuran, bu işten kolay sıyrıldığını anlamakta ve tavrını sürdürmektedir.
4) Diğer önemli konu ise kadının, yine kendi hemcinslerinden alamadığı yeterli destektir. Bu ataerkil tanımdan güç bulur. Örneğin komşusuna yapılan şiddete veya haksızlığa,aileyi koruma güdüsü adına, karışmama,taraf olmama tavrıdır.
5) Kutsal diyerek yücelttiğimiz ve eleştirilerden uzak tuttuğumuz "aile" yapılarımızı yeniden tanımlamalıyız. Çekirdek oradadır ve bir şeyler yanlış gidiyorsa da çekirdekten ayrı düşünülemez.
6) "Kadın, günümüzdeki konumunu nasıl görmektedir" sorusu önem taşır.

Bunun ve bir çok sorunun yanıtını toplumda önder konumda bulunan eğitimli kadınlar gündeme getirerek çözümler üretebilir.

Sonuç: Çözüm,kadın ve erkeğin birbirlerini doğru tanımlayıp anlamasıyla başlayacaktır.

 
Toplam blog
: 470
: 551
Kayıt tarihi
: 28.08.06
 
 

Ateşten denizleri mumdan gemilerle geçmeye" benzer hayatımız. Mutlaka mavi gökyüzü görünecektir. Gid..