Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Aralık '06

 
Kategori
Cinsel Sağlık
 

Kadın, erkek ve cinsel uyum!

Kadın, erkek ve cinsel uyum!
 

Dişi ve erkek! Doğa’nın olmazsa olmaz iki öğesi. Hem bir dengenin simgesi, hem de üremenin, çoğalmanın vazgeçilmez iki elemanı. Bazı hayvanlar ve bitkilerde kendi kendini dölleyen türler bulunmaktadır ama burada bizi ilgilendiren biz insanlar için çok önemli olan dişi ve erkek’ten bahsedeceğiz. Yani kadın ve erkek.

Kadın ve erkek, her toplumda cinsel oluşumun iki önemli oyuncusudur. Bu oluşum evlilikle beraber gelen bir müessesede olduğu gibi, evlik dışı müesseselerde de oluşabiliyor. Evlilik gibi, cinsellik de toplumsal yaşam içinde, sosyal kavramlardan birisidir. Her iki durumda da taraflar önemli oyunculardır. Fakat cinsellik, özellikle bizim gibi gelenekçi toplumlarda ve dinle yönetilen toplumlarda bir kısıtlayıcı, engelleyici faktör haline gelmiştir. "Cinsel çekim iki insanın bir araya gelmesinde ve ilişkinin uzun dönem sürmesinde büyük rol oynuyor. Bu çekimi bir ömür boyu sürmesi beklenen evlilik süresince korumak ise çiftlere düşüyor"

Bugün bile ülkemizdeki okullarda ‘cinsellik’ eğitimi verilmemektedir. Pilot okullarda bu işe başlandı geçtiğimiz yıllarda ama hala ülke geneline bu sistem uygulanamadı. Ders verilen okullar, ilköğretim çağındaki okullar ve orta öğrenim çağındaki okullardı. Bu haberlere de konu oldu zaman zaman. Ders esnasında çocukların suratlarının şekli kameralara yansıdığında, bu işin pek de kolay olmayacağı anlaşılıyordu. Kimi gülüyor, kimi gülmemek için kendini zor tutuyor, kimi yüzünü kapatıyor, kimi sıralara kapaklanıyor. Hele hele ki, cinsel eğitimsizlikten dolayı günden güne artan suçlar, davalar da olayın vahametini iyice sergiliyor. Bugün ‘aile mahkemelerinde’ görülen boşanma davalarının hemen hemen % 100’ü ‘şiddetli geçimsizlik’ olarak adlandırıldıktan sonra nihayete erdiririliyor. Ama bunun altında yatan gerçek sebep hiçbir zaman gün yüzüne çıkmıyor. Yalnızca, kapalı kapılar arkasında yaşanan ‘şiddetli geçimsizlik’ sıfatlamasıyla karanlığa gömülüp gidiyor.

Çiftler arasındaki anlaşmazlıkların çoğunda, bu cinsel belirsizlikler, cinsel tanımsızlık ve tanımamazlık, kısacası cinsel bilgisizliğin çok büyük faktörü var. Ben psikolog yada seksolog değilim ama incelediklerim ve okuduklarımdan çıkarttığım, çevremde duyduklarımdan yaptığım analizlerde, çiftler arasında cinsel bilgisizlik ve doyumsuzluk hat safhada. Bunun en büyük sebebi de bence, kişilerin kendilerini tam manasıyla bu konuda yetiştirmemeleri ve Türk aile ve toplum yapısı, geleneklerimiz ve biz daha küçükken zihnimizin en köhne yerine yerleştirilen ‘Ayıp ve yasak’ kelimeleri. Ayıp ve yasak kelimelerinin, ilerideki yaşamımızda ne gibi bir müeyyide meydana getireceği, bunun altından kalkılamayacak çöküntüler oluşturabileceği ise fark edilemiyor maalesef.

Bir topluluk içinde, çiftlerin birbirlerine ne kadar uyumlu oldukları hemen gözlemlenebilir. Fiziksel ve kültürel uyumu ve uyumsuzluğu görebilirsiniz ama cinsel uyum yada uyumsuzluğu gözlemleyemezsiniz. Zaten bu iş de öyle uluorta yapılmaması gereken bir iş değildir. Ama şu bir gerçektir ki, aralarında cinsel uyum olmayan çiftler arasında mutsuzluk baş göstermektedir. Burada cinsel uyumun nasıl olması gerektiğine dair şekilsel irdelemeler yapmayacağım elbette ama birkaç kanıtlanmış ve bilimsel değeri olabilecek değerlendirme yapabilirim sanırım. Cinsel ilişki, cinsel beraberlik, evlilik müessesesi içinde, yada kadın-erkek birlikteliğinde en önemli unsurdur. Karşılıklı olarak tatmin edici bir cinsel ilişki kendiliğinden oluşmaz. Her iki tarafın zaman ve emek harcaması ile oluşur. Herkesin cinselliği veya cinsellikten anlayışı farklıdır ama taraflar arasındaki uyumun ilk basamağı, bilgilenmekle başlar. Daha sonra, taraflar birbirlerine saygı duymalılar ve anlayışlı olmalıdırlar. Ayrıca, diğer önemli unsurlar da şöyle sıralanabilir:

- Tarafların, birbirlerinin kişisel değerlere saygı duyması...
- Tarafların sürekli birbirleri ile konuşması, birbirlerini geliştirmeleri...
- Ekonomik sebeplerin cinsel ilişkinin önüne geçmemesi
- Dini ve geleneklerden gelen inançlara saygı duymak,
- Cinsel rutinlikten kaçınıp, yenilikçi olmak,
- Başkalarının cinsel hayatının örneklenmemesi,
- Cinsellik tarafların ilişkisinde araç olmamalı,
- Tarafların birbirleri ile samimi olması, bu işi ciddiye alması,
- Tarafların birbirlerini sahiplenmesi
- Vs
-

Benim tespitlerim bunlar. Daha fazlası psikologların ve hatta seksologların işi. Ama kısaca son söz olarak, edinilen bilgilerin paralelinde, eşlerin kendilerinin iyi bir sosyal, ailesel, toplumsal ve cinsel ilişkileri olmalarını istiyorlarsa, muhakkak yeterli zamanı ve enerjiyi harcamalıdırlar. Doğru bilgiler ve doğru iletişim teknikleri ile halledilemeyecek sorun yoktur. Bu teknikleri bireyler kendileri de geliştirebilirler. Yeter ki her iki taraf birbirine karşı mesafeli değil de, sahiplenir olsunlar. Doğru bilgilenme, doğru iletişim eşittir düzgün ve sağlam bir cinsel hayat. Parola bu olmalı!..

 
Toplam blog
: 671
: 2572
Kayıt tarihi
: 26.06.06
 
 

Anadan doğma bir İzmirliyim ve bu şehirli olmaktan gurur duyuyorum.. Hem bu şehirde doğmuş, hem b..