Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Haziran '11

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Kadın, kimin için süslenir?

Kadın, kimin için süslenir?
 

Kadın, kadınlar için mi güzelleşmek ister? 

Vallahi bence öyle. Her ne kadar erkekleri için güzel görünmek isteseler de, her türlü güzellik hilesine başvurup erkeklerin beğenisine sunar gibi gözükseler de yine de ben diyorum ki kadın, daha çok hemcinsleri için güzel gözükmek ister. 

Sadece insan ırkının dişisinde var bu süslenme durumu. Tam tersi doğadaki diğer türlerin erkekleri süslü olmak zorundalar. Gerek renkleriyle gerek duruşlarıyla dişiyi cezbetmek için türlü davranışlar sergiliyorlar. Çünkü cinsel partner seçimini dişi yapıyor, erkek kendini dişiye beğendirmek zorunda. 

Oysa ki kadın cinsinin doğasında süslenmek ve beğendirme arzusu var ve kadın cinsi, erkeğe kendini beğendirme zorundalığının yanında bir de kendi hemcinsine güzel görünmek zorunda hisseder kendini. Asıl istenen, kendilerine itiraf etmeseler bile diğer kadınlardan daha güzel olma arzusudur. 

Örneğin; caddede yürürken karşılaşan iki kadın birbirlerini öyle bir süzerler ki o kısacık anda ne giymiş, ne takmış ya da hangi parfümü sürmüş hemencecik bilebilirler. Ve başlarlar eleştiri oklarını birbiri peşi sıra atmaya. Ya çok güzeldir ama çok rüküştür o kadın, o takılara ne gerek vardır, ya da yüzü gözü şöyledir. Veya ne kadar kötü saç rengi vardır. Yanındaki de ne bulmuştur onda vs. 

Yanında eşi ile yürüyen bir çift, karşıdan gelen bir çift ile karşılaşsa kadınlar yine birbirini süzer, inceler. Kadın gözüyle bakarlar birbirlerine. Kendinden daha alımlı bir kadına dayanamaz, ondan sönük kalmak istemez. Bu kadın olmanın doğasında var. Daha çok hemcinsi için giyinir kadın. Onlar için alışveriş yapar. Bir arkadaşı şöyle bir şey almıştır, böyle bir takısı vardır. O geri kalmak ister mi? Modaya da uymak ister. Eski moda elbiselerini giyerse ne derler yoksa. Arkadaşı saçının rengini değiştirmiştir veya iyi bir kesim yapmıştır. Hemen kuaförün adresi alınır. Kendi saçının değişen rengini önce kız arkadaşı fark edip hayran kalmalıdır. 

Kilolarını diğer kadınlar için dert eder, onlar gibi zayıf olmadığı ve onların giydiği zarif elbiseleri giyemediği için dertlenir. Spor salonlarını dolduranlar, edindikleri fit vücudu önce kendi kız arkadaşlarına beğendirmek ister ve diğerlerinden daha diri göründüğü zaman da içten içe gururlanır. 

Büyüyen basenlerini, çıkan karnını, bacaklardaki selülitleri yanındaki erkek arkadaşı için değil de kız arkadaşları arasında ne derler diye kafaya takanları çok gördüm, dinledim ve de güldüm. Aç kalıp diyetlerle ömrünü geçirecek ki fit görünecek, bir karış topuklu ayakkabılarla yürüyecek ki beğeni bakışlarını toplayıp kadın olacak. Bir sürü kadın aday arasından sıyrılması için ille de şık, bakımlı ve son moda giyinilecek. Bir ortamda güzelliğiyle ön plana çıkamazsa, zekasıyla veya neşesiyle ön plana çıkmaya çalışacak. 

Şöyle bir laf gözüme çarpmıştı bir dergide; Bir erkek bir ortama girdiğinde önce kadınlara bakar, bir kadın bir ortama girdiğinde yine kadınlara bakar. 

Bence, hatta son zamanlarda estetik burun, silikonlu göğüs ameliyatları derken kadınlar birbirinin tıpkı olmaya başladılar. İstanbul’da malum caddelerde yürürken bakıyorsunuz bütün genç kızlar uzun sarı saçlı, bronz tenli, aynı takılar, aynı kıyafetler, aynı etek boyları, aynı ayakkabı hatta çizmelerle salınıyorlar. Kollarına çanta takma şekilleri bile aynı. Bir de konuştukları dil kendilerine özel değişik bir Türkçe. 

Bir de cilt kanseri olmaya aldırmadan güneş altında kebap olmak, güneşin olmadığı günlerde ve mevsimlerde de solarium adı verilen ampullerin altına yatmak modası var. Artık herkes sarışın, yanık tenli, mükemmel porselen dişli, zayıf ve estetikli. 

Aynaya bakınca mutlu hissetmektir bütün çabası kadının. Kadın en üzüntülü zamanında bile aynaya bakar, nasıl gözüktüğünü merak eder. En telaşlı anlarında bile ellerini saçlarına götürüp düzeltir, trafikte bile dikiz aynasına bakıp rujunu süren kadın görmediniz mi hiç. 

Depresyonun dibine vurmuş kadın bile arada kuaföre gidip saçlarını yaptırır ki kendini iyi hissetsin. Üzüntü içindeki kadın alışverişe çıkınca terapi gibi olur, kendini iyi hisseder, mutlu olur. Onun için yapacak bir şey bulamayan bir sürü kadın alışveriş merkezlerini doldurur ve hiç ihtiyacı olmayan şeyleri alıp dururlar. Sırf birazcık mutlu olabilmek için. Bunun erkeği etkilemek için yapılmadığı buradan belli. 

Kadın kadının kurdudur diye bir deyim bile var hatta. Burada kadın rekabetini anlatan bir anlam var. Diğer kadının başarısını ve başarısızlığını veya çirkinliğini, rüküşlüğünü anlatırken bir başka hemcinsine, bundan da kendisine pay çıkarmak ister. 

Örneğin; bir işyerinde kendimin de deneyimlerine dayanarak söyleyebilirim ki bir kadın ve bir erkek iş arkadaşı birlikte daha iyi anlaşırlar ve iyi bir iş performansı çıkarırlar. İstisnalar dışında, iki kadın (amir, memur) anlaşamazlar. Çünkü rakip görürler birbirlerini. Bu sözleri dostluk ve arkadaşlık bağları ile bağlanan kişileri ayrı tutarak söylüyorum tabii. 

Aslında erkek egemen toplum içinde yaşamamıza rağmen, kadınları birbirine düşüren bu moda ve pop dünyası içinde ayakta kalabilmek için kültür altyapısına önem vermemiz gerekir. Bizi dostluk ve dayanışma içinde yaşamaktan alıkoyan bu düzen, biz bilinçlendikçe bizi içine alamayacak. Kadın olmanın keyfine vararak yaşayan, gerekli bilinç düzeyine erişmiş ve haklarının farkında olan kadın, toplumu ve ailesini ayakta tutacaktır. 

Bu yazımda, bilinçli, kültürlü, ne istediğini bilen kadınlarımızı tabii ki konunun dışında tutuyorum. 

Şükran Demirtaş 

 
Toplam blog
: 249
: 3042
Kayıt tarihi
: 19.03.11
 
 

Doğup büyüdüğüm şehirde, İstanbul'da yaşıyorum. Emekliyim. Gezmeyi, görmeyi, keşfetmeyi sevdiğim ..