Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Kasım '06

 
Kategori
Sosyoloji
 

Kadın, şiddet ve sebep

Kadın, şiddet ve sebep
 

Kadın bir toplumun anasıdır. Namusudur. Ona kalkan eller anaya, bacıya kalkmış demektir. Bir milletin barışı da savaşı da onların ellerinde şekillenmektedir. Tarihe baktığımız zaman kazandığımız bütün savaşların temelinde onları görmekteyiz. Ona kalkan ellerin sahibi insanlık vasfından uzaklaşmış demektir.

Fakat şiddet sadece zor kullanmak, dayak, baskı demek değildir. Onları okulsuz, eğitimsiz, güçsüz ve muhtaç bırakmakta bir şiddettir. Onları savunmasız halde bırakanlar şiddete davetiye çıkarmış olmaktadırlar. Bunlarda önlenmelidir. Kadını reklâm malzemesi yapanlar, onun bedenini pazarlayanlarda kadına şiddet uygulamış olmuyorlar mı?

Onları cinsel meta olarak görüp pazar oluşturanlar, onurlarını ayaklar altına alarak sermaye yapanlar, televizyon programlarına reyting malzemesi yapanlar… Bunlardan da söz edilmeli değil midir?

Bakar mısınız, kumarda kaybeden koca evde hırsını eşinden çıkarıyor. Zıbarıncaya kadar alkol alıp sarhoş olan koca eşini dövüyor. Çocuklarına dünyayı dar ediyor. Okulda şiddet gösteren çocukların ailelerine incelediğinizde, büyük çoğunluğunun evde babasının annesine karşı şiddet uyguladığı aile çocukları olduklarını görürsünüz.

Düşünürlerden biri; "Bir babanın çocuğuna vereceği en güzel hediye onun annesini mutlu etmektir" diyor. Aile içerisinde kadın mutsuz ise, yaşadığımız toplumun mutluluğundan da söz edilemez. Bugün geldiğimiz noktayı bu açıdan da değerlendirmek gerekmez mi?

Çapkınlık adı altında namussuzluk yapan kocaların bu durumunu kendi eşlerine karşı şiddet olarak görmeyecek miyiz? Metres hayatı yaşayan, evlilik dışı, nikâhsız çocuklar kazananların durumlarını şiddet olayında göz ardı mı edeceğiz? Bu olayın aileye nasıl yansıdığını bilmek hiçte zor değildir.

Her geçen gün boşanmalar artıyor. Evlilik dışı ilişkiler çoğalıyor. Aileler dağılıyor. Parçalanmış ailelerin çocukları toplumda bu ezilmişliği taşıyamıyor. Günün birinde, bir şekilde patlak veriyor. Bugün kadının öz çocukları bile kadına karşı şiddete başvuruyorlar. Annesini terk eden, onunla ilgilenmeyen çocuğun günahını kim çekecek? Suç ve suçlu kim?

Kadına şiddeti konuşalım tartışalım. Kavgaların temelinde yatan sebepleri de masaya yatıralım. Bu insanlar şiddete maruz kalma noktasına nasıl gelmişlerdir. Hangi şartlar onları buraya kadar getirmiştir? Bunları konuşmayacak mıyız? Ben isterdim ki Türk kadınları meydanlara inerek bunları da telin etsinler. Kadın tüccarlarının ipliğini pazara çıkarsınlar. Buna sebep olanları deşifre etsinler. Üç beş konunun etrafında takılıp kalmasınlar. Ben bunları duymak isterdim aslında.

Kadına şiddetin asıl sebepleri ortada iken kalkıp ta bunu siyasal bağlantılarla açıklamaya kalkışmalarını şık bulmuyorum. Bazıları kadına şiddeti İslam’a bağlayacak kadar ileri gidebiliyorlar. Dine bu kadar düşman olacak kadar gaddarlaşmayı anlamakta güçlük çekiyorum. Oysa kadın gerçek hürriyetini İslam’da bulmuştur. İslamiyet’in özünü bilmeyenlere sözünü yapmaları da yakışmaz.

Kadına şiddeti İslamiyet kadar yasaklayan başka hangi inanç, hangi din vardır? Bu kadar ileri gidilmesi hoş bir durum değildir. Kimsenin yanlışı bu yüce dinin fazileti değildir. Töre ve geleneklerin eğriliklerine bu din başkaldırmamış mıdır? Şimdi kalkıp ta törelerle din arasında irtibat kurarak hareket etmeyi masum görmek mümkün değildir.

Bütün bunlara İslamiyet’i alet etmek emperyalizmin oyunlarının bir parçasıdır. Bizim insanımızı dinden soğutmanın ve ona karşı tavır aldırmanın bir yoludur. Gerçek Türk kadını asla bu oyunlara gelmemeli ve gelmeyecektir de. Üstelik bu oyunları tertipleyen düzenbazların kendi rezaletlerini örtüp gizlemenin yollarından birisinin de bu olduğunu görüyorum.

Dini uygulamıyorsan hiç olmazsa saldırma demek istiyorum. Bu anlayışı farkında olmadan, misyonerliğin gizli ayak sesleri olarak ta düşünüyorum. Saldırının en tehlikelisi içeriden gelen değil midir?

İnsan neyi nerede kaybetmişse orada aramalıdır. Kadın ve daha doğrusu insan haklarını da öyle. Lütfen samimi olarak cevap verelim. Kadına şiddetin esas sebepleri nelerdir? Ve nereden kaynaklanmaktadır? Okullarda artan şiddetin sebeplerinden biriside budur işte. Asıl sebepler ortada durup dururken yön değiştirmek aklın kârı olabilir mi?

Ülkemizde ve dünyada kadına uygulanan şiddetin istatistiğini vermeye gerek yok. Zaten biliniyor. Bugün insanların gözü yaşlı ise, anneler ağlıyor demektir. Kadına gözyaşı döktürenler bütün bir dünyayı ağlatmış sayılırlar. Kimler hangi sebepleri öne sürerek yaparlarsa yapsınlar kadını ağlatanlar, bir gün mutlaka yine onların gözyaşlarında boğulmaya mahkûm olacaklardır.

Bir millet kadınların ellerinde şekillenir, gelişir ve büyür, omuzlarında da yükselir. Yine bir millet ancak geleceğini de kadının gözleriyle görebilir. Kadının elini kırıp, gözlerini kör edenler geleceği yaşayıp görme zevkinden mahrum kalırlar.

Sonuç olarak; Unutulmamalıdır ki bu millet, kadına şiddetin nereden geldiğini bilecek kadar basiret ve feraset sahibidir. Saygıların en yükseğiyle….

 
Toplam blog
: 574
: 922
Kayıt tarihi
: 09.08.06
 
 

Samsun Yazarlar Derneği (Kurucu) Başkanı. 12 kitabı neşredildi. Türk Güreşinin Sembol ismi Yaşar ..