Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Haziran '08

 
Kategori
Güncel
 

Kadın cinselliği ve feminizm

Kadın cinselliği  ve feminizm
 

Kadın hakları 1960 yılından itibaren çokça duyduğumuz bir kavram. Söz konusu kavramın içeriğinin doldurulmasında feminist hareketin büyük etkisi olmuştur. Bu hareketin bir sonucu olarak feminizm genel olarak kadın-erkek ayrımcılığına karşı çıkarak, cinsler arasında siyasal, ekonomik ve toplumsal eşitliği savunan görüş olarak tanımlanmaya başlanmıştır.

Kadın hakları konusunda anılan mücadelenin mihenk taşı olan liberal anlayış, kadının birey olarak kendini geliştirecek potansiyele sahip olması gerektiğini savunmaktadır.

Feminist kuramlar içinde kadının kişi olarak kendi benliğini oluşturması gerektiği görüşünü savunan varoluşçuluk felsefesi ise tam anlamıyla kadını bir yere oturtmuştur. “ikinci cins" isimli kitabı ile Simone de Beauvoir kadına, “kadınlığını gerçekleştirebilmesi için kendisini nesne ve kurban haline getirmesi istenir: bu da, egemen özne olma iddialarını bir yana bırakmak zorunda kalması demektir. Özgürleşmiş kadının durumuna özellikle damgasını vuran, işte bu çelişkidir. Eksik olmayı kabul etmediği için kendisini kadın rolüyle sınırlandırmak istemez; öte yandan kendi cinselliğini yadsımak da eksik olmak anlamına gelir. Erkek, cinselliği olan bir insandır: kadında ancak cinselliği olan bir insan olduğu zaman erkek ile eşit bir birey olur” cümleleriyle yeni bir soluk kazandırmıştır.

İslami konularda yazanlara göre ise, çağımızda feminizm adı verilen hareketin, tarihte kadının kiliseye girmesini, İncil'e bile dokunmasını yasaklamış olan zihniyete karşı bir tepki hareketi olması sebebiyle çıkış noktası bakımından haklıdır. Ancak, bu hareket onlara göre; ahlaki ve sosyal bakımdan çok olumsuz sonuçlar doğurmaktadır.

Bu bağlamda, feminizm hareketine kapılan kadın, genel olarak kayıtsız şartsız özgürlük düşüncesiyle aile için vazgeçilmez olan birçok kural ve değerleri hiçe saymakta; esasen sosyal hayatın hiçbir alanında hiçbir insan için geçerli olmayan "Kendi hayatımı canımın istediği şekilde yaşamak hakkımdır!" şeklindeki anlayışı, bütün değerlerin üstünde bir değer ve kanun olarak kabul etmektedir.

Belki de, yanlış bilgilendirme sebebiyle bazı kesimlerde feminizm "erkek Düşmanlığı" ya da "Kadınların Hakim Olduğu Dünya Düzeni" şeklinde algılanabilmektedir. Oysa feminizm cinsiyet olgusundan ziyade dünya üzerinde kadınların erkeklerle eşit haklara sahip olması amacını güder; erkeklerden üstün olma amacını değil. Yarışta bir insan olarak var olmayı amaçlar, kadın erkek ayrışımına gitmez.

O zaman feminizmin feminiteyi öldürdüğü şeklinde bir söylem kadınsı bir deyiş değildir. Çünkü, feminizmin tarifini yaparken örneğin erkeği, cinselliği olan bir insan olarak tanımlıyorsak, kadını da, cinselliği olan bir insan olarak gördüğümüz zaman ancak, erkek ile eşit bir birey olarak tanımlıyoruz demektir. Bu görüş elbette aynı zamanda cinsler arasındaki siyasal, ekonomik ve toplumsal eşitliği de gözeten bir görüştür.

Kısaca feminizm feminiteyi öldürmüyor. Belki kavramı nasıl ve hangi ideoloji çerçevesinde anladığımıza ve kişiye bağlı olarak kadın seksapelinde belirli bir düşme yarattığı söylenebilir. Bu durum dış görünüm bağlamında yakışanı seçerek bir tarz oluşturma ile modaya uygun giyinmede kendini çok belli etmektedir.

Bunlar; çevremizde duyduğumuz “erkek gibi giyinen, saçlarını kısacık kestiren” kadın ile bazılarına göre kadınsı cazibesini dış görünümüne yansıtan kadın tiplerini kapsamaktadır. Ancak kimine göre birinci kesimde yer alan kadın tipi, erkeksi görünüyor olarak kabul görse de, çoğu kez ikinci tipte yer alandan daha fazla seksapel sahibi olabilmektedir.

Feminizm bize erkeği anlık olarak şaşırtma, serseme çevirme ile onu kadınsı cinsellikle sevme ve sahiplenme arasında bir yeri tartıştırıyor. Belki de aslında tartışılması gereken iki konu olmalı; birincisi erkeğin ve kadının seksi/seksapeli nasıl anladığı, ikincisi ise kadın, Batıda mı daha kadın, yoksa Doğuda mı?

Ancak, ille de bir tanım vermek gerekirse, cinsler arasında siyasal, ekonomik ve toplumsal eşitliği Batı’da ya da Doğu’da savunmanın feminizmin ilgi alanına girdiğini rahatlıkla söyleyebiliriz.

Kaynaklar:

http://www.genbilim.com/content/view/228/90/

http://www.sohbeticanan.com/tesettur/kad35.htm

http://www.saglikterimleri.com/831-feminizm-nedir.html

http://www.tebesir.org/Feminizm-Nedir-t14103.html

Resim www.milliyet.com.tr'den alınmıştır.

 
Toplam blog
: 340
: 1591
Kayıt tarihi
: 10.03.08
 
 

Basınla ilgili bir kuruluşda çalışmaktayım. Uzun yıllar basınla ilgili konularda danışmanlık yapt..