- Kategori
- Gündelik Yaşam
Kadın-erkek farkına göz atış...
Bir filmde bir kare vardı: Sanıyorum yer, İtalya’ydı… Üzerinde kombinezonu olan kadın tavan vantilatörünün tam altındaki yatakta sere-serpe uzanmıştı; gözü tavan vantilatöründe…
Kombinezonunu biraz daha açıyordu… Bir çok erkeğe pek erotik gelen o sahne aslında hiçbir erotizm barındırmıyordu; kadının gözleri “Biraz daha serin olsa, keşke!” tarzında bakıyordu…
Filmin konusunun ana teması bu değildi, elbet, ama o sahne var ya!...
O sahneyi tekrar tekrar yaşarken hep o film karesi gözümün önünde!
Var ya, işte tam da böyle bir sahne yüzünden belki de erkekleri tam olarak algılayamıyorum!
Film karesinde sıcaktan bunalan bir kadın, evet ama pek güzel bir kadın var, gözlerini tavan vantilatörüne dikmiş, daha fazla serinlesin diye orasını-burasını, bunalmış bir halde , daha fazla açıyor; aynı film karesini seyreden kadınlar kadının sıcaktan bunalmış olduğunu görüyor, ki zaten o sahnede anlatılmak istenen bu, aynı sahneyi erkekler “Ateşi fazla yükseldi zahar!” olarak algılıyor!
Anacım, öyle algılamakla da kalmıyor, üstüne bir de “Ateşini söndürürüm kız senin!” gibi acayip bir algıya, anlaşılması, kadınlarca, epey güç olan, acayip de bir özgüvene sahipler!
******
Havalar malum, pek sıcak! Dayanılması zor sıcak!...
Fırsat bulan kendini deniz-deryaya atıyor!
Bulamayanların mekanı: Banyo! Duş! Duş! Duş! Heyyo!... Eller havaya!...
Şey…
Fırsatını bulamayanların durumlarını şeyttirmek istemiştim, yoksa henüz kafayı yemedim!
Az kaldı gerçi, ya… Neyse…
Nerede kalmıştım? Hah! Heyyo!...
Duş, duş, duş! Allahım şükürler olsun!
******
Deniz kenarında kendilerine yer bulan şanslı vatandaşlar da, pek de sandığımız gibi keyfin diplerini görmekte değiller!
Hoş, duşa talim edip de kendini okyanusun serin sularına bıraktığını düşleyenler için daha cazip durumdalar da, şekerim, onların da sıkıntıları var!
Kendi evleri önünde plajı olanlar için pek fazla şey söyleyemeyeceğim: Zira öyle bir durumu yaşamadım, dolayısıyla da gözlemlemedim ki; yani nereden bileyim?
******
Hani, o film karesindeki güzelim kadın denize bir ulaşabilseydi, gayet güzel serinleyecekti!
Serinleme fırsatını bulan kadınlar plajlara koşarken, bazı erkek türleri de durumdan fazlasıyla yararlanmak istemekteler!
Hani, tavan vantilatörüne bakan kadının o durumunu anlamak yerine “Ateşini söndürmeye yeltenen” ya kendini bilmez, ya da özgüveni anlaşılamaz kişiler, denize girme giysisi, yani mayo, bikini falan içindeki kadınları da “Ateşi fazla yükselmiş” olarak değerlendirip; nasıl bir mantık, nasıl bir hormonsal salgıdır ki; yani, böyle bir özgüven ciddi anlamda sorgulanmalıdır diye düşünmekteyim!
Zira, elalemin adamı o kadının kendisi için soyunduğunu falan sanıyor!
Memesini, kalçasını göstermek istediğine inanıyor!
İlle de böyle inanıp, ille de “doyumsuz” olduğuna kanaat getiriyor!
İşte, o anlam biçilemez egosu ile de, “Bu yangını ben söndürürüm lan!” tarzında bir ego geliştiriyor!
Geliştirmekle de kalmayıp, uygulamaya da geçmek istiyor!
Beyni ve bedeni öyle inanmış oluyor ki; uygun şartları hazırlamaya, aklınca, yelteniyor!
******
Sonuç: Ya başarılı olup da tecavüz ediyor, ya edemiyor!
Tecavüz etmeyi başardıysa, gördüğü karşı atak yüzünden, ya öldürüyor, kendini korumak adına, ya da kaçıp kayıplara karışıyor…
******
Tecavüzü başarısız olanlar ise ya kaçıyorlar, ya da ısrarla öldürüyorlar ki: Yetersizlikleri ortaya çıkmasın!
******
Nereden nereye geldik demeyin, ne olur…
Yani, bu işler zincirin birer halkaları!...
Zincirin halkaları birbirlerine bağlıdır; bir halkada kopukluk olsa, diğer halka tutunamaz zaten ona!
******
Kadını, kızı, arkadaş olarak göremeyen insanların sıkıntılarıdır bunlar!...
Erkeği, erkek çocuğunu arkadaş olarak göremeyen insanların sıkıntısıdır!
Kendilerine tanınmamış hakların çocuklarına tanınmasını istemeyen baba-anaların utancıdır bu!
Hani, yani… Hiç o yollardan geçmemişler gibi!
Geçtikleri yollardan utandıklarından, belki…
Ne fena!
Geçtiği yollar insanı olgunlaştırmalıdır; “Neler engellendi, neler yaşadık!” diye sorgulama yapma yerine, ille de, ve ısrarla, yaşadığını yaşamasın isteyen ebeveynler!
******
Şekerim, hata yaptıysan, güzel güzel anlat! Kendinden örnek ver!...
Yüzün-gözün tutmayıp da, kendi hatalarından bahsedemiyorsan, çocuğundan ne bekliyorsun, aaa aklı evvel?
“Empati”, “Sempati” laflarını boşa çıkartmak için uğraşıyorsan, hiç faydası yok, sen ne yaşadıysan!
Gençliğinde kanın nasıl deli aktıysa…
Nasıl öpüşmeyi hayal ettiysen…
Nasıl, sevişmeyi…
İçin nasıl deli gibi aktıysa birisine, yıllar sonra pişman olsan da, yaşadığının benzerini yaşayacak dünyaya getirdiğin!
Kader aynı olmayacak, muhtemelen, lakin insan güdüleri hep birbirine benzeyecek!
Adı üstünde! İnsan güdüsü!
******
Şişşttt!
Oğlun değil de, kızın için endişeleniyorsun, değil mi?
Oğlun sana benzesin istiyorsun, kızın “Melek” kalsın!
******
Çocuklarının anasını baştan çıkarırken pek masumdun ama!
Oğlun da bir genç kızı baştan çıkartacak, kızını da baştan çıkartacaklar olacak!
Devir-daim yasası!
******
Senin kızın da serin sulara atlamak için uygun giysiyi seçecek: Mayo, ya da bikini!
Kızın, sandığın gibi, serin sulara kendini azgınlığından bırakmayacak!
******
Biraz alt-üst mü oldunuz?
Olalım zaten!
Ne rüzgar hep aynı yönden eser, ne de şartlar hep sandığımız gibi sürer!
******
Böyle tabular var işte!
Böyle inanışlar!...
İşin en fenası, böyle inandırılmışlıklar!...
******
Erkeğe sonsuz özgüven tanıyan bir toplum; kadına özgüveni ayıplıyor!
Hatta…
Öyle de fazlaya gidiyor ki: Suçluyor!
******
Lafta pek fazla özgürlük var, kanunlarda, güya, keza…
Öldür, öldür bitmeyen bir kadın katliamı var!
Huuu!
Serinlemek için balkona çıkan annenizin üzerindeki ev giysisini kombinezon zanneden biri tarafından, “Açtı da yaptım!” tarzında kendini savunduğu bir tecavüzün faturasını kime kesersiniz?
Hey!...
Aynı şey karınızın başına gelse, ne dersiniz?
Şey…
Benzer duruma iştirak ettiniz mi hiç?
Hani, yani…
Siz birilerini aynı durumda bıraktıysanız, bir şekilde başınıza da gelecektir de…
İster masum olun, ister olmayın…
İster masum olunsun, ister olmasın!
******
Önyargılar sadece bizim hayatımızı değil, ilişkili tüm kişileri de bağlıyorlar!
Kıssadan hisse dersek: Şekerler: Herkes kenedi algılamalı ile algılıyor olan biteni!
Şimdi, ne yazsam, ne etsem, Doğu kökenli bir babanın kızına bakış açısını değiştirebilir miyim?
Hani… Keşke olsa…
Olma olasılığı ne dersek: yüzde 0.001!
Yine de…
Hiç yoktan iyidir!
******
Birilerini aklında ve fikrinde yalnızca bir şey var!
Bütün olan ve bitenler, yalnızca, onun etrafında dönüyor zannedenler var!
O “şey” i insan boyutunda, hormon standardında algılamayı ısrarla reddedenlerin bir türlü kabul edemedikleri şey” e karşı, acayip bir alerjileri var!
“Ben yapayım; ama başkası yapmasın!”…
Oğlum yapsın, kızıma yapılmasın!
“Ben aldatayım, karım, damadım aldatmasın”!
******
Daha da ilerisi var…
İlle de öldürülesi var bazı pek genç kadınların; ki onlar pek fazla genç yaşta babaları tarafından evlendirilmiş, evlendirildikleri kocaları tarından terkedilmiş olmalarına rağmen, ne hikmetse, içlerine sindirilmeyip de, aile içinde alınan ölüm kararı ile infaz edilen gencecik kızlar var!
******
Oooo… Tesettürlü gencecik kadınların yanında püfür püfür dolaşan kocaları var!
Ayaklarında şipidik terlik, üzerlerinde atlet tişört, onun da altında bermuda şort!...
Yanındaki kadın, saç teli görünmesin diye siyah, ya da beyaz, renk uyumuna göre, bir bant takmış!
Üstüne, eşarp konuşlamış!
Uçmasın diyerek, bir yerlerinden toplu iğne ile tutturmuş!
Altı…
Artık inancına göre…
Pek modern, dar, şık bir pantolon mu olur, dar bir uzun giysi olup da, kenarları püsküllü ve payetli mi olur?
Sonra…
Denize kendini deniz giysisi ile atanlar “Ateşli kadınlar” olup da, püskül ve payetli giysiler ile dolaşanlar, sırf başlarını bağladıkları için, “yatakta dişi kadın olup da, eline erkek eli, gözüne erkek gözü değmediği düşünülen kadınlara göre “Her şey mubah!” Şeklinde yaklaşan erkeklere sorarım: O kadınlara göz koyan, punduna getirip de tecavüze yeltenen, şansınız yaver gidip de, bir şekilde, tehdit ile, işinizi hallettiğiniz kadınlar sizin kadınlarınız da olurlar!
Onlara göz koyan başka erkekler, punduna getiren başka yiğitler de olur; Ne oldu? Kanına mı dokundu?
Eeee… Ne demişler?
Kendine yapılmasını istemediğin bir şeyi başkasına yapma demişler!
Boşuna dememişler!
******
Kişilerin akıllarının takıldığı şeyler, her durum içinde kendini gösterirler!
Bir vantilatör ile serinlemeye çalışmak, bir somun ekmeği kemirmek…
Hiç fark etmez!
Aklı neredeyse insanın, algılayışı da o düzeydedir!
İstedikten sonra, açlıktan bir somon ekmeği kemiren kadına da neler ve neler kondurur!
Dondurma yiyen kadınların sekse aç olduğunu düşünen bir toplum içinde…
Ekmeği de “Göğsü” gibi algılayanlar da olacaktır!
Yani…