Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Ocak '14

 
Kategori
Futbol
 

Kadın hakeme "git evinde bulaşık yıka" demenin ayrımcılığı

Kadın hakeme "git evinde bulaşık yıka" demenin ayrımcılığı
 

Futbol hakemliği, Türkiye’de kadınların en az tercih ettiği mesleklerin başında geliyor. Ancak gün geçtikçe “erkeklerin dünyası” diye bilinen futbolda daha çok kadın görüyoruz.

Türkiye tarihine baktığımızda da Türkiye’nin ilk cesur kadın hakeminin (cesur diyorum çünkü o tarihlerde kadınların erkek egemen bir dünyada yer almaları daha zorken hele de futbol dünyasında ) Drahşan Arda olduğunu görüyoruz. 10 Şubat 1968.

Onu Elmas Arabacı- Lale Orta-Gülçiçek Yurtsever- Özgül Soydan takip ediyor.

Bununla beraber kadınların pek çok alanda olduğu gibi bu alanda da cinsiyetlerinden dolayı ayrıma uğradıklarına tanık oluyoruz.

Geçtiğimiz günlerde yaşanan bir olay bunun bariz örneklerinden biri.

Mersin’de amatör U16 Ligi’ndeki Kuvayi Milliyespor- Mersin İdmanyurdu maçında Kuvvayi Milliyespor’un Teknik Direktörü İzzet Kızgın karşılaşma sırasında eleştirdiği maçı yöneten orta hakem Şule Güven tarafından tribüne yollanmış. İddiya göre bu sırada teknik direktör kadın hakeme, “ Git evinde bulaşık yıka” diye tepki göstermiş.

Bunun üzerine Mersin Amatör Spor Kulüpleri Federasyonu Disiplin Kurulu'na sevk edilen Kızgın'a 1 hafta sahalardan men cezası verilmiş. Ceza nedeniyle takımının yaptığı 1 maçı tribünde izleyen İzzet Kızgın ise, sözleri hakaret kastıyla söylemediğini dile getirmiş.

Küçüklüğünde geçirdiği bir kaza sonucu iki elinin parmaklarını kaybeden Kızgın, "Bana haksız bir ceza verildi. Hocam kusura bakma ben sizi 10 yıldır tanıyorum. Bir gram aşama kaydedemediniz. Yapacağın en güzel şey evinize gidip bulaşığını yıkamandır. dedim. Bu sözümden ceza alınca çok şaşırdım. Şule Hanım, haksız rapor tutarak kendisine hakaret ettiğimi bildirmiş" şeklinde açıklama yapmış.

Yine geçen haftalarda ise Bosna Hersek'in FIFA kokartlı tek kadın futbol hakemi Ivana Vlaiç'e bir taraftar, “Git evine, börek pişir. Bu iş sana göre değil” diye bağırması dünya basınında geniş yer bulmuştu.

Kadınların taraftarlar tarafından tepkiyle karşılanması bana çok şaşırtıcı gelmiyor. Futbol fanatizminin erkek hakemler üzerinde de pek hoş olmayan tepkilerini görünce bu tür tepkilerin kadınlara farklı olmasını beklemek hayalcilik olur. Yani taraftardan pozitif ayrımcılık beklentisine girmek.

Ama bir Teknik Direktör’ün cinsiyet ayrımı yapması burada biraz düşünmek gerekiyor.

Erkek egemenliğinde olan bir alanda kadınların erkekleri yönetmesini içine sindirememek.

Yaşanan olayda durumun özeti bu gibi geliyor bana.

Pek çok alanda da kadınların cinsiyetlerinden dolayı uğradıkları ayrımcılığın temelinde yatan sebep buymuş düşüncesindeyim.

Kadınları belirli mesleklere ait kılan ve diğerlerinden dışlayan kadın mesleği kavramının ortaya çıkışındaki nedenlere baktığımızda da bu erkeğin yönetimini kadına emanet edememe bir çeşit yönetimde güç kaybetme korkusundan ileri gelen düşüncenin ürünü olarak ortaya çıkan bir ayrımcılıktır.

Özelikle kadının ev içi rollerinin uzantısı konumundaki meslekler kadına yakıştırılan meslekler olarak önem kazanmakta ve kadının çalışması bu mesleklerde yer almasıyla değer bulmaktadır.

Öğretmenlik, hemşirelik, sekreterlik gibi. Kadın evde çocuğa öğretici rolüyle vardır, hasta bakımı kadından sorulur nazlı çocuklara, mızmız kocalara birebir uygundur, kocasını asiste eder sekterliğini yapar. O halde bu mesleklerde evdeki rollerine uygundur.

Kadınların belirli mesleklere yönelmesi biyolojik ayrımdan çok toplumsal cinsiyet tanımlamalarının bir sonucudur. Seks ve toplumsal cinsiyet ayrımıyla seçimler oluşmuştur.

Tabi kadınlarında masum olduklarını söyleyemeyiz. Bu mesleklere girme yönünde daha istekli ve talepkar davranarak belirli meslekleri tanımlayan bu söylemi içselleştirdiklerini ispatlamışlardır. Yani erkek egemen mesleklerin oluşmasını beslemişlerdir.

Bu meslek dışında kalan erkeklerin yoğun oldukları alanlarda yaptıkları tercihlerde de doğal olarak erkek gücünü kaybetmekten korktuğu içinde direnç göstermektedir.

Kadın hakemin yaşadığı olayda meslek sahiplenilmesi noktasında cinsiyetçi bir tavırla karşılaşması da bundan kaynaklanıyordur diye düşünüyorum.

Futbol gibi bir alanda henüz kadın taraftarların varlıklarını bile içlerine sindirememişken, kadınların sadece amigo olarak sahada görmeyi tercih eden bu alanın hakem olarak görmeyi kabullenememesine verdiği dirençte işte böyle ağızdan çıkan sözler oluyor. Bilinç altına yerleşmiş bu sözler gün yüzüne çıkıyor. “Git bulaşık yıka, börek yap.”

Üstelik bir takıma ceza verilirken bile bir maç seyircisiz ama kadın seyirciye açık denilmesi anlayışı bile kendi içinde ayrımcılık taşıyan bir tutumdur.

Hatırlarsanız Beşiktaş ile Fenerbahçe'nin karşı karşıya geldiği derbide yaşanan olaylar sonucu Fenerbahçe 1 maçı sahasında seyircisiz oynama cezasına çarptırılmış. Evinde Aksihar Bld. Karşılaşmasına seyircisiz çıkan takımın bu mücadelesini sadece kadın ve çocuklar izlemişti.

Bir maçı sadece kadın ve çocuklara izlettirerek cezalandırmak, adına da seyircisiz demek.

Kadınlar ve çocuklar seyirci yerine konmadığı gibi yok sayılıyor. Bir takıma ceza yöntemi olarak adlandırılıyor.

Neresinden tutulursa tutulsun elde kalan bu anlayışın uzantılarına bu yüzden şaşırmamak gerek.

Kadını cinsel obje olarak sahada amigo olarak görmenin dışında futbolun hiçbir tarafında görmek istemeyen bu zihniyetler nasıl değişir?

Asıl soru bu olmalı.

Teknik Direktör’ün savunmasına bakınca bunun bir cinsiyet ayrımcılığı olduğunun da çok farkında olmadığını görüyoruz.

Durum böyle olunca burada her şey kadına düşüyor yine.

Olayın basına yansıyan haliyle olaya bakınca kadın hakemin olayı hakaret olarak ele alıp cezalandırması tavrının altında neyin yattığını da atlamamak gerek.

Teknik Direktör hatalı evet ama ya hakemin tavrı?

Kadınlar kendilerini ispatlamaya çalışırken ellerinde ki gücü erkeklere karşı koz olarak mı kullanıyor?

Bu tavır kadınların bir şeyleri hala içlerine sindirememesinden mi kaynaklı yoksa gücü kaybetmemek için mi ilk eleştiri de ceza veriliyor?

Bu gücü kullanma şekillerinin altında yatan neden ne?

Yani bu hakimiyeti sevdik geçmişin acısını mı çıkartıyoruz.

Amaç egemenlik sağlamak olursa zihinlerde devrim, algılarda reform yapmamız mümkün olmaz yani güç savaşına döndürdüğümüzde bunu yol alamayız.

Sanırım önce kadınların bir şeyleri içlerine sindirmesi gerek; biz börek yapmayı, bulaşık yapmayı bıraktık kavgasından çıkıp bu alanların dışında da iyiyiz demenin yolunu bulmadırlar…

Mesleklerin cinsiyeti olmaz insanların cinsiyeti vardır düşüncesini başka türlü kazandırmak mümkün değildir.

oyatekin@gmail.com                                         

https://twitter.com/#!/oyatekin (@oyatekin)

http://yurthaber.mynet.com/yazarlar/tum/1/o.tekin35

OYA TEKİN / MEDYABEY.COM

Oya Tekin/ Engelliler Haber ve Bilgi Portatalı Yaşadıkça.com köşe yazarı

Not: Burada yazılan tüm yazılarım elektronik imza ve zaman damgası güvencesi altında yasal hakları korunmaktadır. Hiçbir şekilde basılı ya da elektronik bir ortamda (CD, Internet vs.) kaynak gösterilmeksizin izin alınmadan kullanılamaz.

 
Toplam blog
: 295
: 3718
Kayıt tarihi
: 01.10.06
 
 

Milliyet Bloğa nasıl geldim ve nasıl yerimi aldım bilmiyorum. Sanırım uzun yıllar okuduğum bölüml..