Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Kasım '07

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Kadın hayır derse, tahrik eder !

Kadın hayır derse, tahrik eder !
 

Guliver’in Gezileri yazarı Jonathan Swift yolu memlekete düşse farklı bir roman yazardı.

Hukuk’un yaşayanın lehine yorumlandığı bir ülkede farklı bir roman tasarlardı kuşkusuz. Neden derseniz her şey esnediği için “ip “ te esneknerdi. Farklı bağlanırdı kahramanımız. Ne alakası varsa, neyse...

” Kadın o gece seks yapmak istemeyip eşini yataktan itti. Kocanın yanıtı, silaha sarılıp eşini öldürmek oldu. Mahkeme, eşe 'tahrik indirimi' yaptı, Yargıtay 1. Ceza da bu karara katıldı”

"Maktülenin eşi olan sanıkla Antalya'ya gitmek istememesi ve cinsel birleşme teklifini reddetmesi haksız tahrik teşkil etmiyor ise de; aksi kanıtlanamayan savunmaya göre olay gecesi cinsel ilişki teklif ettiği eşi olan maktülenin, kendisini iteklemesi, yataktan düşürmesi ve hakaret etmesinin sanık lehine haksız tahrik teşkil ettiği cihetle düşüncesi benimsenmemiştir."

Araya sıkıştırdığımız haber ile Guliver’in Gezileri’nin hiç alakası yok elbette.

Guliver'in Gezileri'nin de haber ile elbette alakası hiç yok.

Kadın bu coğrafyada egemen olan kültüre göredir. Bakmayın siz kitaplarda cepheye mermi taşıyan kadın figürlerine. Okumuşu da cahili de kadına kaçınılmaz rolü biçmiştir; tarlada toprağı süren öküz ile, yük taşıyan eşek ile aynı görür. Ortaçağdan kurtulamamış, ilkelliğin egemen olduğu zihniyet, direnmeye, orada kalmaya devam ediyor inatla.

Ya kadınlar nasıl bir rol biçiyor kendine. Fransız güzellik malzemelerini açılsa da, kapansa da sınırsızca kullanarak bu ortaçağdan kurtulamamış erkek egemenliğine sunuyor bir şekilde kendini. Belki de kadının hayır deme hakkı olmadığındandır kim bilir bu ilkelliğin sürmesi ve asıl kabahat kadındadır, canlarını acıtsa da söylemek gerekir tokat gibi gerçeği. Kariyerinde başarı sahibi olanı, okumayanı, çalışanı şiddetin en ağırını içinde yaşasa da sesini çıkaramaz artık. Hayır deme hakkı yoktur bu topraklarda kadının!

Alınır.

Satılır.

Binlerce yıldır değişmez kadının yazgısı !

…ve sanki hiç yaşanmamış gibi ölen ve soframızdaki yeri öküzümüzden sonra gelen …

Nazım’ın üç dizede anlattığı gibidir yazgıları.

Bu gerçeklik değişmez asırlardır.

Bakmayın cumhuriyet, demokrasi, eşitlik masallarına siz, ortaçağı yaşar herkes cümbür cemaat.

Kadının tanığı yoktur.

Hayır dediği için kurşun yemiştir, değişmeyen yazgısı mühür gibi kazınmıştır ilkelliğin töresiyle alınlarına. Taşlanır, dışlanır, yok sayılır ve artık bir Duygu Asena’da yoktur gününüzde ki kadınlar susar.

Rolü biçilmiştir sakat beyinlerde.

Başlık sayılır , alınır.

Satılır!

Hayır derse vurulur.

Yarış koşamayan sakatlanan atlar gibi, öldürülür, normal!

Ortaçağ yaşanır ama örtmez Fransız güzellik malzemeleri boyalı karanlığı.

Gerçek cırıl, çıplak ortadadır sırıtır Monet’in “çığlık” tablosu gibi …

Ve bir öğretmenler günü kutlamasında ödül alacakken indirilir küçücük kız çocuğu.

“Herkes biliyor” diye ağlayarak tek ederken sahneyi; bir kendi bilmez onu oraya itenlerin kurbanı olduğunu.

Kadının değeri yoktur bu topraklarda. Ortaçağı yaşayan erkek egemen anlayış biblo gibi süslese de, çarşaf giydirse de, şiir okutsa da, yaşarken toprak yığar kadının üstüne.

Kadın, çaresiz biçilen rolünde figürandır; kendi bile olamaz. Ortaçağdan kurtulamamış, ilkelliğin egemen olduğu zihniyet; direnmeye, orada kalmaya devam ediyor inatla. Ya kadınlar nasıl bir rol biçiyor kendine. Fransız güzellik malzemelerini açılsa da, kapansa da sınırsızca kullanarak bu ortaçağdan kurtulamamış erkek egemenliğine sunuyor bir şekilde kendini. Belki de kadının hayır deme hakkı olmadığındandır, kim bilir bu ilkelliğin sürmesi ve asıl kabahat kadındadır canlarını acıtsa da söylemek gerekir tokat gibi gerçeği. Kariyerinde başarı sahibi olanı, okumayanı, çalışanı şiddetin en ağırını içinde yaşasa da sesini çıkaramaz artık. Hayır deme hakkı yoktur bu topraklarda kadının.

Normaller ülkesidir bu topraklar, normali kendine göredir; ama normları erkekler belirler. Kadın biçilen rolü oynayan fiğürandır, kendi bile olamaz!.Ve dansözü boldur coğrafyanın en çok egemenler kıvırır.

Kadın susar.

Hayır derse bilir öleceğini!

Fotoğraf Milliyet.

 
Toplam blog
: 1114
: 827
Kayıt tarihi
: 28.09.06
 
 

Ankara'da yaşar, dünyalı,aynadaki görüntüsüne muhalif, vicdan hesapları yapmaktan yorgun, yaşanıl..