Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Şubat '12

 
Kategori
Efsaneler
 

Kadın ve erkek, aşk ve yazgı

Kadın ve erkek, aşk ve yazgı
 

Efes müzesinde sergilenen Afrodit heykeli


Erkek ve kadın bir bütünün ayrılmaz iki parçasıdır. Varlıkları birbirini tamamlar ancak bütünün içinde mutlak olarak karışmadan varlıklarını da sürdürürler. Birbirlerine zıt unsurları barındıran ancak birbiri olmadan da yapamayan bu iki varlığın birlikteliği insanın kendini bildiğinden bu yana ürettiği efsanelere konu olmuştur.

İşte size kadınla erkeğin doğaları gereği yaşadıkları gerilimi ve uyumu metaforlarla süsleyerek anlatan eşsiz bir hikaye. Tarihin bilenen en eski güzellik yarışması ve tarihin en eski kentlerinden birinin yıkımına neden olan aşk hikayesinin ortaya çıkışı:

Tanrıların mekanı Olympos dağında Peleus’la Thetis’in düğünü yapılmaktadır. (bu çiftin evliliğinden Akhilleus (Aşil) {Truva savaşının gidişatını değiştiren yunan kahramanı} doğacaktır) Tüm tanrıların katılacağı bir şenlik düzenlenmiş ancak düğüne Eris (Fesatlık Tanrıçası) davet edilmemiştir. Düğünün olacağından haberdar olan ancak çağrılmadığı için sinirlenen Eris, fesatlığını yapar. Düğünün tam ortasında ortaya çıkarak şölen masasının ortasına üzerinde “En güzele” yazan altın bir elma bırakır. Düğünde bulunan kudretli tanrıçaların hepsi, elmanın kendisine ait olduğunu iddia eder. Zeus’un karısı Tanrıların Kraliçesi Hera (evlilik tanrıçası ve kıskançlığı ile ünlüdür), Aşk ve Güzellik Tanrıçası Afrodit ile Akıl, strateji ve sanat tanrıçası Athena arasında tartışma giderek büyür ve neredeyse büyük bir kavga çıkmak üzeredir ki, bir hakem belirlenerek elmanın en güzel kadına verilmesi kararıyla ortalık biraz olsun yatışır. Ancak düğündeki erkekler için sorun devam etmektedir çünkü, kimse kudretli tanrıçalar arasında bir seçim yaparak elmayı en güzele verecek hakem olmak istememektedir. En sonunda karar verecek olanın Tanrıların tanrısı Zeus olması gerektiği konusunda uzlaşıya varılır. Zeus da bu görevin kendisine verilmesinden memnun olmaz. Karısı Hera’yı seçse diğer iki tanrıçayı kızdıracak, diğerlerinden birini seçse zaten çapkınlığından dolayı hep hışmına uğradığı Hera’yı daha da öfkelendirecektir. O’da kendisi için makul bir kararla kadınlar arasında seçim yapmaktan kaçınarak bu görevi Kaz dağlarının eteklerindeki Truva kentinin sürgündeki prensi Paris’i hakem yapar ve kararı onun vermesini ister.

Paris hakem olmayı kabul eder. Karar verme sürecinde tarihin ilk rüşvet girişimleri de gerçekleşir. Hera kendisini en güzel seçmesi halinde Paris’e Asya ve Avrupa Hükümdarlığı ile zenginlik ve kuvveti, Athena savaşta en kahraman olma ile ün ve şanı, Afrodit de dünyanın en güzel kızının aşkını vaat etmiştir. Paris aşkı seçer ve elmayı Afrodite teslim eder. Afrodit vaat ettiği gibi dünyanın en güzel kızı olan Isparta kralı Menelaus un karısı Helen’in aşkını Paris’e verir. Bu aşkın sonunda Paris Helen’i Truva kentine kaçırır. Karısını bırakmak istemeyen Meneleus Yunan kuvvetleri ile Truva kentine saldırır. Savaşın sonucu malumdur.

Güzellik ve aşkın erkeğin başına açtığı dertlerin en netamelilerinden bir olan bu olay erkeğin kadın karşısındaki çaresizliğini tüm çıplaklığı ile anlatır. Tanrıların Tanrısının bile karşısına almaktan çekindiği kadının karşısına almaktan çekinmeyen erkek, cüretkarlığının bedelini her zaman ödemiş ama her şeye rağmen ne zaman tercih etmek durumunda kalsa yine aşkı seçmiştir.

 
Toplam blog
: 58
: 536
Kayıt tarihi
: 14.09.11
 
 

"Uzun ince bir yoldayım" diye tarif etmiş hayatını Ozan Aşık Veysel. Yazdığı bu sözlerinde beni e..