Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Haziran '08

 
Kategori
Öykü
 

Kadın ve Gece-2

Kadın ve Gece-2
 

- Böyle de yaşanmaz ki, bilirken rüyaların bölünmüşlüğünü.

Nereden takıldı ki bu laf ağzıma sabahtan beri geveleyip duruyorum. Diye düşünürken, bir yandan da derin çantasının diplerine inmiş kapı anahtarlarını bulmaya çalışıyordu. Her gün şu anahtarı en kolay alınacak yere koymak için yemin ediyorum kendime ve her gün kapıdan çıkarken çantama atıp gene bu çileyi çekiyorum ya pes bana. Kapısını kapattı ve kapıya yaslanıp.

- Yaşasın evdeyim ya.

Evin sessizliğini dinledi, hiçbir fazla ses yoktu içeride. Ayakkabılarını çıkarıp büzüşmüş ayak parmaklarını oynattı. Çok komik geldi ayak parmakları. Doğru yatak odasına gidip soyunup banyoya gitti lavabonun başındaki aynada bütün gün suratına yaz sıcağı ile yapışmış makyajının haline baktı. Temizleme losyonunu eline aldı.


- Ne çabuk bitiyorsunuz siz yahu, dibinizi delik mi üretiyorlar sizi kuzum.

Havluluğa döndü ve asılı iki bornozu gördü pembe ve mavi iki bornoz yan yana duruyordu. Niye kaldırmıyorum ki bunu sanki.


- En son Onur kullandı onun bornozunu, sanki bir daha kullanacak mı ki. Hayır.

Ben ne yapıyorum ya, diye düşündü içinden ne bu imkansız insanlara yönelme durumum benim. Onur, ne iyi geldi onla geçen zamanlar, ne kadar da hiçbir yere gitmeyecek bir durumdu ve su yolunu öylece bulmuştu işte.


- Kimse olmasın istemiyorum kimseyi. Aynı sahiplenmeler ve sınırlamaları istemiyorum ben artık.

Aynadaki yansımasına bunları söylerken hırsla yüzündeki makyajı sildiğini fark etti, adeta derisini kazırmış gibi.

- Ben iyim, ben iyim…

Salona geçtiğinde mumlarını yaktı balkon kapılarını açıp akşamın ılık havasını salona davet edip koltuğun sağındaki yerine oturdu. Dün geceden kalan kadehe baktı ve mutfağa götürmeyi düşündü.

- Çok yakıştın buraya kadehçik seni bu gece de burada bekleteceğim. Kimsenin bana ne dağınık kadınsın demek gibi bir hali yok.

Televizyonun kumandasını eline alıp kanalları şöyle bir geçti, hiçbir şey yoktu. Ah bir ağlak Türk filmi olsa şimdi ne güzel olurdu gülüp gülüp üstüne birde ağlardım. Karnım davul gibi zaten sökülemedi gitti şu lanet. Kitabını eline aldı, ayracı son sayfaya koyarken, evdeki sessizliğe takıldı kafası. Müzik setinin kumandasına uzandı odayı dolduran müzikle mumlarına baktı.


- Hey hazreti Selin türbesi gibiyim ha…

Selim, bu adam ne yapıyor bir var bir yok. Onlayken hep sesiz bir şeyler demesini duyuyorum, kafa sesi hep ortalarda. Ama hep beni dinlemek için duruyor ve susuyor. Dememelerine ne güzel bir kılıf yarattı. Öylece sarılmak geliyor ona bazen içimden ama yoo ben tek başıma geçmeliyim bu yolu. Biriyle aşmayacağım onun yokluğunu, bunu tek başıma yapmalıyım. Ama peki niye bekliyorum bu adamı ben, niye yok oluverdiğinde arıyorum ki.

Yerinden kalktı, kadehi de eline alıp mutfağa yöneldi. Kadehi bulaşık makinesine yerleştirdi. Buzdolabını açıp çikolatasından kocaman bir parça koparttı. Bira alıp kapağı kapattı. Biranın soğukluğu avuçlarının sıcağına iyi geldiğini hissetti.

Balkona çıkıp oturdu gece günün sıcaklığını hala taşıyordu. Karşı balkonda oturan adama baktı önünde gene bilgisayarı ile bir şeyler yazıyordu ayaklarının dibinde yatan kedi ile bu adamı hep merak etmişti.


- O da yalnız işte hepsi bu.

Ne istiyorum ki ben bir işim, evim, bir yığın arkadaşım var illa biri mi olmalı mı yani. Bak ne güzel işte tek başıma pek de güzel idare edebiliyorum. Ne yani su damacanasını kaldıramazsam iterim olur biter. Hep her şeyi planlamak zorunda olmadım mı, bir damacanayı da iterim. Ne çok bıktım çekiştirmekten hayatı. Ne çok şekil vermek telaşındaydım ilişkime, ne çok ben böyleyim işte kabul et vardı. Ne çok istedim terk etmeyi ve ne çok korktum terk edilmekten.

Selim, tüm bir geçmişi ile savaşmaktan yorgun ama benim var oluş savaşıma nasıl böyle destek olabiliyor ve nasıl dün tortularımı yüzüme vurup beni kendimle savaştırıyor ki. Neden bu adama karşı hep istekli ama bir o kadar isteksizim ki.


- Hayallerim var benim, hedeflerim. Kimseye tabî olamam ben. Gidilecek yerlerim var. Sorumlu olmak, ait olmak istemiyorum.

Şu kapı çalsa şimdi ve hey Selin dese bak ben geldim seni seviyorum dese ne derim. Kim peki, Selim mi çalsa kapıyı. O mu yoksa. Benliğimle yaşadığım dünya arasında dengelerimi kaybediyorum çoğu zaman. Ağlamak istiyorum işte tam bu anda böğüre böğüre.

- Hiç mi yaşamadı ben için o ben gibi?

 
Toplam blog
: 97
: 635
Kayıt tarihi
: 04.01.07
 
 

öylecene yazmak istiyorum... Hepsi bu. ..