Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Mart '11

 
Kategori
Güncel
 

Kadın ve yaşam hakkı

Kadın ve yaşam hakkı
 

KADININ ADI VAR ACE'Sİ YOK…  

Merhaba dostlar; kadına yönelik şiddet ne gariptir dünya kadın günü yaklaştıkça inadına artıyor… İğrenç görüntüler… Yürek yakan haberler... Utandıran diyaloglar…  

Kadın dendiğinde geriye hiçbir açıklama bırakmaksızın tek bir tarif gelir benim aklıma. İnsan türünün erkek olmayanı… Bence en özet en net anlatımı budur. Yeterlidir. Başka söze hacet yok denecek kadar tamamlayıcıdır. Şimdi kulaklara ilk anda çok laborant bir yaklaşım gibi gelse de aslında kadını anlamanın ve insanoğlunun yolculuğundaki yerini tarif etmenin en kısa yoludur…  

Kadın kutsal metinlerden Sümer yazıtlarına; Ezoterik yazınlardan, ortaçağa; Fransız ihtilalin den, sanayi devrimi ile kentleşip gelişmesinde bir nitel sıçrama yapan toplumların yazılı sözlü aktarımlarına kadar; Hep erkekçe bir tarif ile iliştirilmiştir hayatlarımıza. Müspet hukuk – mevzuu hukuk ve tabii hukuk olarak yaşantımızı kavrayan kurallar silsilesinde bile durum böyledir. Elbette bu sonuç bizi şaşırtmıyor… Zira tanrıya da baba denir… O tanrı babadır… İnsanlık tanrı ana dememiştir…  

Erkek olmak doğumla beraber kazanılmış bir yetenektir aslında… Anlamakta güçlük çektiğim dimağımda kamaşmalar yaratan şey ise insan türünün bir cinsi ( erkek ) diğerini ( kadını ) nasıl bu kadar yok ve öteki sayabilmiştir? Bana kalırsa insanlık tarihinin en derin en acı soykırımı erkek egemen ataerkil bir düzende kadının böylesi yok sayılmasıdır. Bakınız dostlar tarih her anında en ileri en üst en olgun durumunu yaşamaktadır. Bundan bin yıl önce insanlık en ileri durumundaydı. Çok değil 150 yıl önce İngiliz kraliyet akademisi artık keşfedilecek hiçbir şey kalmamıştır diyordu. Be hey insan OĞLU bu günde aynı iddiadasın  

İlerisin gelişmişsin… Ama kadının sızısı hep aynı kalmış… Kadının kolektif acısı hep aynı… Erkeğin egemenliği ile her alanda negatif ayrımcılığı tadan. Hiç olmadı ucundan tadına baktırılan kadınlar… Bu insanoğlunun yaptığı en eski ve halen bitmemiş olan en derin soykırımıdır… Türünün diğer halkasını yok hükmünde görmek… Hitlere de Staline de Mussoliniye de Franco ya da rahmet okutur boyuttadır… Ve ne acıdır ki bu soykırımın da kadın neferleri vardır… Güce taparak hemcinsinin kırılmasına kör bakanlardır onlar…  

Erkek olmak doğumla beraber kazanılmış bir ayrıcalıktır aslında... Kadın olduğunda ise erkek egemen dünyada bir erkek aramak zorundasındır artık ve geriye sadece şansın kalmıştır... Şansın… Eğer şanslı isen iyi bir baba iyi erkek kardeşler iyi sevgili iyi bir eş ile kadın-insan gibi yaşayabilirisin... Ama talih senden uzaktaysa sadece kadınsındır artık. Evet insansındır da... Evet eşitsindir de… Ama unutturmazlar sana şunu…  

Kadın erkek eşittir ama erkek daha eşittir…  

Evet kadın erkek eşittir ama erkek daha eşittir… Bunu yaşamında hissetmeyen bir kadın var mıdır acaba? Velev ki kadın mezbahanesine dönmüş olan topraklarda…  

Kadın ve erkek arasındaki sevme biçimi hep ilgimi çekmiştir… Vardığım sonuçsa biraz ürkütücü ama gerçektir… Erkek kadını sevmez… Sevmiyor da… Çok mu kışkırtıcı çok mu militanca bir tavır oldu... Bakalım öyleyse… Neler görmemişiz…  

Erkek sevgilisini döver... Erkek karısını döver... ama erkek için ana kutsaldır…Anaya el kalkmaz… Erkek kadın çalışanını mobbingler... Erkek sekreterine sarkar, erkek tecavüz eder… Ama erkek aynı şeyi kendisine ait bir kadın için olduğunda cinayet işler… Erkek kız kardeşini döver... Erkek anasına yasak koyar, erkek komşu kızının, kız yeğenlerinin, yengelerinin etrafına duvarlar örer... Erkek kendi kızının bacaklarını kırar… Ama erkek diğer bütün kadınlara içinden geleni yapar…Yapamasa bile ister... Açıkça istemese iç geçirir..  

Ama erkek kadını sevmez…. Erkek kadının kendi hayatındaki durumunu sever…Bunun için her erkeğin annesi çok kıymetlidir en yüce kadındır da karısı bir türlü annesi gibi olamaz… Çünkü erkek bir tek anasında erkektir… Ve kadın ancak anne olunca bir kısım bir miktar ayrıcalığa kavuşur… Ama bu annelik evladına anneliğidir... Koca için yine kadın kadındır... Karıdır işte… Erkek kadını sevmez…Karısını sever… Erkek kadını sevmez… Sevgilisini sever… En çok annesini sever… Sonra kızı az…Oğlu çok kıymetlidir… Ama erkek kadını sevmez…  

Sonra ne mi olur? Tiyatro hiç bitmez….  

Yaşasın kadın hakları diye bağırır bir kısmı… Yeter diye öbürü…  

Biri tecavüz eder gelinine…  

Sonra takı merasimi başlar…  

Kocası ip alır …  

Kardeşi yağlar…  

Babasından geline bir sandalye takılır… Ayaklarının altına…  

Küçük kardeş kuyu alır…  

Kayınpeder toprak atar üzerine…  

Sonra erkek kadını sever…  

Annesini sever… Kızını sever…  

Ya Karısını… ?  

Onun üzerinde biber yetiştirir, domates yetiştirir rakısına meze eder…  

Rakıyı da yeni namuslu karısı getirir önüne koyar…  

Erkek kadını sevmez… Kadının hayatındaki yerini sever… Erkek yenilir bazen hayata kadın konuşur susmadan… Erkek olduğu yerde durur… Kadın gelişir… Sosyalleşir… Erkek bakar ki malına dili uzamış saçı uzamış kendisinden başka insan tanımış… Hemen kesim zamanı geldi der!!!  

Keser karısını…  

Polis ensesini sıvazlar…  

Gardiyan yatağını yapar…  

Erkek voltada bir fiyaka satar… Kolay mı? Karısını öldürmüş…  

Namus Ace'yle cırtsız temizlenmiş…  

Ama Ayşe teyzeye kötü bir haberim var…  

Kadınların çamaşırı temiz…Ömürleri cırt cırt ayrılıyor ek yerinden…  

Kadının adı var Ace'si yok…  

Erkek kadını sevmez… Bazı kadınların hayatındaki yerini sever….  

ÖZKAN KARADUMAN  

 
Toplam blog
: 10
: 697
Kayıt tarihi
: 10.03.11
 
 

İzmir'de yaşıyorum. Çeşitli dergilerde ve haber sitelerinde yazılarım yayınlanmakta. ..