Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Ocak '11

 
Kategori
Çalışma Yaşamı
 

Kadın ve yaşam kalitesi

Kadın ve yaşam kalitesi
 

SEVTAP YASİN


Bu sabah genellikle yaptığım gibi oğlumu okula yolladıktan sonra çayımı ve gazetemi aldım ve yeşilliklere bakan salon penceremin önündeki koltuğuma oturdum. 

20 Ocak tarihli Milliyet Gazetesi baş sayfanın çarpıcı ve insanın içini burkan ve kendini çaresiz hissettiren başlıklarının ardından 4. Sayfada bir haber dikkatimi çekti. Okuyup düşündüğümde tebessüm etmeden edemedim. İçimde tatlı bir sevinç, yanında sevgi, biraz da zafer duygusunu anlamanın tadı vardı. 

‘’Malatya’nın İsa Köyünde kadınlar birlik olup ceza yöntemi uyguladı ve kazandı. Cezadan bunalıp köydeki dayanışmayı aşamayacaklarını anlayan erkekler artık her işte kadınlarının yanında...’’ 

Önce ceza ve sonra yardım. 

Bir gün; 

Bir tek film seyrederek, oradan aldığı ilham ve çıkardığı ders ile yola çıkan, karar veren,  

75 yaşında bir tek kadın... 

Köyün bütün kadınlarını bilinçlendiriyor, onlara düşüncelerini aktarıyor, yöntem öneriyor ve hareketi başlatıyor. 

Amaç; paylaşarak hayatı sırtlamak ve hakça yaşamak. Erkeklerini eğitmek ve onların alıştıkları davranışları değiştirmelerini sağlamak. 

Sonuçta sabır, kararlılık ve dayanışma ile topluluk olarak yaşamlarını kolaylaştıran yeni bir alışkanlık kazandırıp yaşam kalitelerini arttırmak. Bunu başarmışlar ve güzel bir örnek yaratmışlar. 

Bugün Avrupa Birliği’ne giriş sürecinde Kadın kuruluşlarımız kadının eğitilmesi, Kadının kalkınması, kadının korunması adına projeler gerçekleştiriyorlar. 

Kadın yaratan, doğuran ve evladını yetiştiren varlık olarak toplumun yapısına etki eden bir birey. Ana olma özelliği, ona koruma, kotarma yetiştirme sorumluluğunu veriyor. Bu sorumluluk, içinde ve doğasında var olan sevgi ve şefkat duygusunun tetikleri ile canını siper edercesine çocuklarının refahı ve iyiliği için fedakarlıklar yapmasını sağlıyor. 

Bu doğal ve alışılmış bir tablo. 

Türk toplumu olarak hepimizin duygusal yapısını düşünürsek, bu durum bizim için daha da özel bir hal almakta. 

Çevremizde günlük hayat içinde karşılaştığımız yaşam hikayelerinde başarılı olmuş, mucizeye imza atmış kahramanlara baktığımızda böyle kişiliklerin arkasında; istekleriyle aile içi kararları etkilemiş anneler karşımıza çıkıyor. 

En şehirli ailede bile çocukların eğitimi konu olduğunda: Annenin hayali en modern en iyi yetiştiren okul, bunun yanında çocuğun spor, sanat v.b faaliyetlerle beceri kazanması ve zengin bir birikim kazanması hedefinde iken, babaların rolünde ya bu durumu imkanlar dahilinde kabul etmek ya da çoğu orta halli aile de rastladığımız; Gerek var mı?, kaç para ayıracağız? Daha ucuzu olmaz mı? Gibi duruşlar oluyor. 

Bugün toplumumuz içinde isim yapmış ünlü olmuş gerek iş adamı ve gerekse sanatçı ve sporcu örneklere baktığımızda hep bir annenin ellerinden tutup götürüşü var. Aynı, tarihimizde bize öğretildiği şekli ile Mustafa’nın annesi Zübeyde hanımın oğlunu mahalle okulundan alıp ‘’Benim oğlum askeri okulda okuyacak’’ demesi gibi... 

Bu örnekler ışığında, eğitim projelerimizde toplumsal kalkınmamızı sağlayacak en etkili yol beklide kadınlarımızın bilinçlenmesine destek olmak ve eğitim olanakları konusunda hayallerinin gerçekleşmesini sağlayacak imkanlar sağlayabilmek. 

Toplumumuzda ‘’Anne’’ ailesi, çocuğu ve nesli için en iyisini isteyen bir birey. 

Kadınlarımızın evlerinin koşullarından, iş yaşamı koşullarına ve çocuklarıyla hayatlarını paylaşabilme koşullarına kadar doğasına uygun, ihtiyaçlarına cevap bulur şartlarla desteklenmesi hem daha sağlıklı bireylerin yetişmesini, hem de toplumun refah seviyesinin yükselmesini kolaylaştıracaktır. 

Belki de burada atılması gereken ilk adım kadının anneliğinin, şefkati ve sevgisinin, düşünme gücünün, vizyonunun, zekasının önemsenmesidir… 

 

 

 
Toplam blog
: 8
: 638
Kayıt tarihi
: 15.01.11
 
 

Ankara doğumluyum. 1959 ODTÜ İşletme bölümünde eğitimi ile iç içe psikolojiye olan ilgi, davranış bi..