Kadına şiddet

Dünkü sohbetimizin ana konusu 'KADINA ŞİDDET'ti, yüzyüze samimi konuşan sınırlı sayıda insan düşüncelerini yazılarak yayınlanamayacak kadar açık konuşurlar işte bu nedenle yüzyüze sohbet kimi zaman yazı ortamından daha önemlidir ve kimin ne dediği orada kalmalıdır. Ancak her isteyen kendi yorumunu yazabilir.

İnsanlık tarihiyle var olan ve sanırım insanlık tarihiyle son bulacak şiddet olgusu her ne nedenden olursa olsun insanlığın ayıplarından biridir. 

Şeriatta da (recm heyetin verdiği kararın uygulaması olduğundan) bir şahsın tek başına birine ceza verme hakkı yoktur, medeni kanunda zaten dayakla ceza diye bir yöntem yoktur, işkence suçtur.

En özet haliyle güçlünün güçsüze uyguladığı darp olarak  ifade edilebilecek, geçmişte (ailede, okulda) çocuğa ceza olarak verilemesi meşru görülebilen şiddet artık red edilirken; kadına uygulanan şiddet devam etmektedir.

İster oransal artış olarak kabul edilebilsin ister daha yeni gün yüzüne çıkıyor kabul edilsin her haliyle artık KADINA ŞİDET medyanın gündeminde sürekli yer almakta ve kamuoyunca açık açık tartışılmaktadır. 

Ana problem kadına darp eden şiddet uygulayan erkeklerin (iktidarsızlığın kamuflajı, günlük hayattaki korkaklığını bastırmak, aile için otorite amacı, sadistlik veya bizzat kadının kökten tahriki gibi) hangi nedenle hareket ettiklerinin araştırılması gerektiğidir. Gerekçeler belirlenmeden çözüm üretmek mümkün değildir.

Ancak birlikteliğin tanımı hangi hukuki çerçevede olursa olsun hiçbir kimse bir diğerinin malı olmadığından en uç durumlarda bile ne yaparsa yapsın dayak cezası verilemez bu durum insani olmadığı gibi partnerini döven hayvan zaten yoktur. Yani dayak hayvani değil, insani en düzeysiz mantıksız reflekstir.

Taraflardan biri birliktelik hukukuna veya genel mantığa aykırı bir durum oluştursa bile aile meclisine, mahkemelere başvurulmalı veya o birliktelik terk edilmelidir.

'Kadına Şiddet' kökten kınadığım bir davranıştır.